Pazar günü Sosyete Dürümcüsü Mehmet ile uzun süre gitmediğimiz Foça'daydım. Eskiden Fikret Taşçı haftanın bir-iki günü beni Eski Foça'ya götürürdü. Sonradan Fikret Taşçı kendi dünyasına kapandı, yeni dostları ile gezmeye başladı. Olsun, ben bu tablolarla yaşamımda çok karşılaştım. Hava güzel olunca Foça yolunda trafik yoğunluğu ile karşılaştım, girişte polis aramasından geçtim, ama sonunda vardım.
DOSTLARI GÖRDÜM
Belediyenin altında Faik'in yerine uğradım. Faik, Mehmet'le bana çay ve kahve ikram etti. Fikret Taşçı'nın da kulaklarını çınlattık. Deniz mevsimi gibi Foça sahili dolup taşmıştı. Ortalık cıvıl cıvıldı. Manisalı dostlarla karşılaştık. Doktor Kadri Kocabaş ve eşi Nilgün hanım dostları ile deniz kenarında sohbet ediyordu. Bir ara Alp Gül'ü gördüm, yanıma geldi, babası Helvacı Nihat camiye gitmiş, O'nu bekliyordu. Sonra Nihat abiye, eşi ve oğlu Alp ile balık yerken rastladım, "Nihat abi, Maşallahın var" dedim. "Oğlum sayesinde" dedi.
FOÇA'YA BAKIŞ
Foça (Phokaia) adalarında yaşayan foklardan adını alan Phokaia, Aiollar tarafindan MÖ 11'inci yüzyılda kurulmuş. 13'ncü yüzyılda Çaka Bey tarafından alınmış. 1455'te ise Osmanlı Padişahı II. Mehmed büyük fetihten sonra Foça'yı alarak Osmanlı topraklarına dahil etmiş. Bu gibi medeniyetlere ve topluluklara merkez oluşturduğu için Foça önemli bir arkeolojik merkez haline gelmiş. 1953 yılında başlayıp günümüze kadar aralıksız devam edip gelen kazılarda Helenistik döneminden kalan tiyatro, Athena Tapınağı ve Kutsal Alanı, Liman Kutsal Alanı ile Pers Anıt Mezarı ortaya çıkarılmış. Foça'da çok uzun zamandan beri yapılan festivaller son yıllarda ayrı bir boyut alarak uluslararası düzeye taşındı. 2004 yılından günümüze kadar yapılan festivaller artık Uluslararası Foça Festivali olarak biliniyor. İzmir de doğal kalmış ilçelerden biri Foça. Taş evleri mevcut. Sadece yazın değil, kışın gelen turist sayısı da oldukça fazla. Belediye Başkanı Gökhan Demirağ'ın da gayretli ve başarılı çalışmaları Foça'yı ayrıcalıklı, aranır ve sık ziyaret edilir bir merkez haline getirmiş.
KULAKLARI ÇINLATTIK
Biz de Sosyete Dürümcüsü Mehmet ile denizin kenarında bir masa kurdurduk. Mahmut ve Kamil deniz ürünlerinden oluşan bir menü sundu. Burada da Mahmut ile birlikte yine Fikret kardeşimin kulaklarını çınlattık. Anlaşılıyor ki Fikret paraları cebe indirdi, Eski Foça'dan elini ayağını çekmiş, dostlarını da bir kenara koymuş. Dost acı söyler, "Fikretçim kendine gel, bu ülke yaşanmaya değer".
KORKMADAN YAŞAYACAĞIZ
Foça, bahar mevsimiyle bir başka güzelleşmiş. Teröre meydan okuyarak günlük yaşamımızı korkmadan sürdüreceğiz. Devletimiz güçlü. Her şeyin üstesinden gelir. Ben Foça'yı gördükten sonra ‘İş hayatında durgunluk var' tellallığı yapanlara inanmamaya başladım. Dönüşte Foça kavşağına çıkmak için 1 kilometrelik kuyrukta bekledim. Allah Mehmet'ten razı olsun, güzel bir Pazar günü geçirmeme yardımcı oldu.