Süper Lig'in ikinci yarısı başladı. Müthiş bir Bursasspor'un lige dönüşünü seyrettim. Galatasaray-Sivasspor, Fenerbahçe-Eskişehirspor maçlarını da televizyondan takip ettim. Maçlarla ilgili Rıdvan Dilmen'in, Ahmet Çakar'ın programlarına da zaman zaman baktım. Takımların aldığı sonuçlar yerine hakemlerin hataları üzerine yapılan yorumları ibretle izleyerek, "Vay Türk futbolunun haline" dedim. Bu hafta Türk hakemleri bir kez daha idam sehpasına çıkarıldı, yaşananlar Merkez Hakem Komitesi Başkanı Kuddusi Müftüoğlu'nun görevden alınmasına kadar götürüldü. Sanki Türkiye liglerinde oynanan maçlarda bugüne kadar hakem hataları ile hiç karşılaşmamışız da, bugün bu hatalarla karşılaşıyoruz havasına bir anlam veremiyorum. Hakemlerin verdiği her karar geri al-ileri al metoduyla yargılanıyor. Hem de bunların çoğunluğunu eski hakemler yapıyor. Kendilerinin yönettiği maçlarda yaptıkları hataları hafızalardan silip, 3-5 kuruş için bunları yapmaları beni fazlasıyla üzüyor.

HAKEMLERE YAPILANLAR ÜZÜCÜ

Cüneyt Çakır'ın yönettiği Galatasaray-Sivasspor maçı ile Fenerbahçe-Eskişehirspor maçındaki penaltı kararları ön plana çıkarılıyor. Bu değerli hakeme eski yorumcular nasıl penaltı verilmesi konusunda bir tarif yapsalar da, maç yöneten hakemler ona göre düdük öttürse. Fenerbahçe-Eskişehirspor maçının hakemi Alper Ulusoy iyi bir yönetim tarzı gösteremedi. Bu maçta Fenerbahçe'nin ilk penaltısını göremedi. İkincisini de verdi. Herkes, "Böyle penaltı olur mu?" diye konuşuyor. Bana göre birincisi de penaltı, ikincisi de. Çünkü defans oyuncuları öyle bir hale geldi ki, ceza sahası içinde pehlivan güreşi tutar gibi rakip forvet oyuncularına karakucak sarılıyorlar. Bugüne kadar böyle pozisyonlara hep hakemler normal mücadele gözüyle baktıklarından işin dozajı öyle bir arttı ki, şaşırıp kalıyorsunuz. Gençler hatırlamaz, bizim zamanımızda Sadık Deda, Burdur Bölgesi hakemi vardı. Türkiye'de yönettiği her maçta ceza sahası içinde forvet oyuncularına yapılan her darbe sonucunda penaltı noktasını gösterirdi. Şimdiki gibi, "Bu darbeyle düşürülür mü, düşülmez mi?" diye yorumlar yapılmazdı. Gol pozisyonundaki futbolcu durup dururken neden kendini yere bıraksın? Darbenin azı fazlası olmaz. Bıraksın bakalım ne yapacak o futbolcu? Adam almış, tek başına ceza sahasına giriyor, defans oyuncusu da yerden arkadan rahatsız edici hareketleri öyle cüretkarca yapıyor ki, şaşırıp kalıyorum. Bunlara bugüne gelene kadar hep hoşgörüyle bakılması hakemlere öğütlenince ortaya adaletsiz yönetimlerin yolu açıldı. Sonra da bugün hakemlerimiz ne yapacağını şaşırır hale geldi.

HEM İSTİYORLAR, HEM ELEŞTİRİYORLAR!

4 Büyüklerin maçlarında sahaya titreyerek çıkıyor hakemler, futbolcularımız da bu psikolojideki maç yöneticilerini aldatmak için olmadık hokkabazlıklar yapınca, düdüğü nasıl çalacağını bilemiyorlar. Sezon başında tecrübeli hakemlerin hatalarını çeşitli yerlere çeken 4 Büyükler, genç hakemlere görev verilmesini istemediler mi? İstediler. Şimdi de bu hakemlerin hatalarını kabul etmiyorlar. Merkez Hakem Komitesi ne yapacak? Kim gelirse gelsin eldeki malzeme buysa, aynı hakemleri sahaya sürecek.
İNSANIN MAÇA GİDESİ GELMİYOR

Bugün artık maçlara gidecek seyirci bulamıyoruz. Tribünlerin hali ortada. Dün Manisa'ya kupa maçı için Galatasaray geldi, Akhisar Belediyespor ile oynamak için. Galatasaraylı ben bile 20.45'te oynanan çok maça gitmedim, içimden gelmedi, Bakanım Sümer Oral'ın, "Galasataray'ı yalnız bırakma" demesine rağmen…

Allah aşkına, bu kış kıyamet günü, bu saatte maç mı olur?