Son iki haftadır muhalefete ilişkin yazdıklarım muhalefet kanadından bazı arkadaşları rahatsız etmiş. Soruyorlar "hırsızın hiç mi suçu yok?" diye. Bilirsiniz meşhur Nasrettin Hoca fıkrasıdır.
Bir gün Nasrettin Hocanın evine hırsız girer, ne var ne yok götürür. Sabah kalktığında Hoca durumu görür komşularına anlatır. Her kafadan bir ses çıkmaktadır:
-"Hoca bu kadar derin uyunur mu?",
- "Kapının kilidini sağlam tutsaydın",
- "Sana kaç kere söyledik kapıya bir köpek bağla diye" derler ve uzar gider, Nasreddin Hocaya suçlamalar devam eder. Nasrettin Hoca iyice sinirlenir ve patlar:
-"Yahu komşular, hırsızın hiç mi suçu yok?"
Elbette haklılık payı vardır ama biz kimseye suç yüklemiyoruz. Görünen köy kılavuz istemez. Biri de çıksa "hırsızın hiç mi suçu yok?" diye soracağına şurada şu ifadelerin yanlış, hatalı, maksatlı, şu hususta muhalefet görevini ziyadesiyle yaptı desin.
Tam iki yıl önce bu günlerde "Muhalefet Sanattır, Meziyet İster" başlıklı bir yazı yazmıştım. Sosyal Medya iki yıl önceki bir anın diye koydu önüme. Tekrar, tekrar okudum. Virgülüne kadar bugün için de geçerli. Üzerinden iki seçim geçti, 7 Haziranda halk vizeyi verdi, ama beceremediniz, iktidarın ekmeğine yağ sürdünüz. 1 Kasımda da madem beceremiyorsunuz verdiğim yetkiyi geri aldım dedi.
Salı günleri T.B.M.M'de gurup toplantıları olur, ziyaretçi girişleri de kalabalık olur. Dün aynı zamanda tecavüzcülerin affına ilişkin kanun teklifinin de görüşmeleri başlayacaktı. Baktım Meclisin Dikmen kapısı civarında bir hareketlilik vardı, sayıları iki yüz kadar CHP kadın kolları örgütlerinden ellerinde pankartlarla vatandaşlar vardı. Yanlış okumadınız sadece iki yüz. Neredeyse gösterici sayısı kadar da polis vardı. Sayın Kılıçdaroğlu da gurup toplantısında bu gurubun karşısında esti gürledi, verdi veriştirdi. Yahu! CHP'nin 81 ilde ve ilçelerinde kadın kolları örgütleri var,on binlerce üyesi var. Her ilde en az 8-10 tane kadın derneği var, bu tasarıya karşı çıkan yüzlerce sivil toplum kuruluşu var. Ciddi bir organizasyon yapılsa on binlerce insan o meclisin önüne yığılır, demokratik tepkisini gösterir, ama nerde? Bunu başarabilecek bir muhalefet anlayışı maalesef göremiyoruz.
Öğlene doğru, teklifin AKP tarafından komisyona geri çekildiği haberi düştü ajanslara. Bir dostum aradı "Sümeyye kadar olamadılar" diyerek muhalefeti eleştirdi. Öyle ya muhalefet vazifesini layıkıyla yapamayınca muhalefet görevi de iktidar kanadına düşmüş. Bir başka dostumuz da gene sosyal medya hesabından "Babası kızını üzmez" diyordu. Ben aynı kanıda değilim. Bu teklifin geri çekilmesinin sebebinin, Sümeyye Erdoğan'ın başkanı olduğu dernek adına yaptığı açıklama olduğunu düşünmüyorum. AKP gurubunda da bu teklife karşı olan, nispeten bizim gibi düşünen küçümsenmeyecek sayıda milletvekili olduğunu biliyorum. Bunlar ya oylamaya katılmayacak ya da ret oyu vereceklerdi. AKP bunun ileride gurup içinde bir çatlağa dönüşmesinden korktu ve teklifi geri çekti. Öyle veya böyle, bu geri adım bile muhalefetin başarısıyla değil, iktidarın kendi inisiyatifiyle oldu, ne diyelim?
İnsan ister istemez, iktidarın iktidar gibi muhalefetin de muhalefet gibi olduğu günleri özlüyor. Mecliste en etkili sunumlar ve muhalefet, bütçe görüşmeleri ile Hükümet programı müzakerelerinde olurdu. Hem muhalefet hem de iktidar çok iyi hazırlanır bütün kozlarını oynardı. Vatandaş da televizyonun karşısına geçer, dikkatlice izler notunu da verirdi. O müzakerelerde Demirel'in, Ecevit'in, Erbakan ve Türkeş'in hitapları hala hafızalardadır. Tarihe geçen birçok söz de o müzakerelerde söylenmiştir. "Elektriğin komünisti olmaz", "Kadayıfın altı kızarıyor" gibi. Özal döneminin muhalefeti de yabana atılır değildi. Öncesinde Cindoruk, sonrasında Demirel lime lime ederlerdi iktidarı.
14 yıllık AKP iktidarında 15. Bütçe müzakerelerini önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğiz. Gül, Erdoğan, Davutoğlu ve Yıldırım'ın kurduğu birçok Hükümetin de müzakerelerini izledik. Şimdi sorarım size? Hafızalarda kalan tek bir muhalefet sözcüsünün hitabı var mıdır? Benim tek bir tane vardır. O da geçtiğimiz yıl Sayın İlhan Kesici'nin CHP gurubu adına yaptığı konuşmadır. Keyifle izletmesini bilmiş, konuşmasını fıkra ve anekdotlarla süslemiş, üstelik hiçbir sataşma ve polemikte bulunmadan, muhalefet nasıl yapılır göstermiştir.
Bu muhalefetle bu iktidar daha çok yol alır. O yüzden kim ne derse desin, biz ısrarla ve inatla yeni muhalefet talebimizi sürdüreceğiz. Bu sadece bizim talebimiz değil halkın da talebidir. Yeni muhalefet, yeni iktidarın da habercisi olacaktır. Kalın sağlıcakla