Ekran karşısında her ikisi de,

Birer uslu çocuk gibiydiler.

Anne ve babaları, " sakın yaramazlık yapmayın "diye

Sıkı, sıkı tembihlemiş, paydos zilinin çalmasını bekliyorlardı!

Oysa biz,

Birbirine tebeşir, silgi atan, nanik yapan,

Hababam sınıfı ruhu taşıyan öğrencilerinin itişip kakışmasını

Beyhude yere bekledik, durduk.

Çünkü;

Kozmopolit İstanbul'u ancak ve ancak

Radikal, devrimci, delivari eylemler kurtarır!

Mesela, boğaz köprüsünün iplerini kesmeye kalkmak,

Ya da, Galata köprüsünü salatalık gibi

Doğrayıp söğüş yapmak, aşk için Karagümrüğü yakmak gibi!

Mangal yellemeye devam eden ikili!

Sosyal tesislerde, rakı meselesine su katarak kafaları bulandırlar!

İçmeden sarhoş olduk!

Gördük ki,Binali seçilirse

Yakında kadınlar hamamı gibi

Kadınlar havuzu. Kadınlar denizi , kadınlar lokali gibi

Erkeklerin tecrit edildiği sosyal alan eklentileri ortaya çıkacaktır!

Ordu valisinin yarattığı Vip konusu,

BİP’ lenerek yalancılık konusuna evrildi.

İmamoğlu’nun, İstanbullardan özür dilemesini istedi, Binali bey.

Bazen özür kabahatten büyük olacağından

Sessiz kalma hakkını kullandı sayın Ekrem bey!

Binali bey

Kamyon şoförlüğü sayesinde;

“ ALAYINA DEĞİL KRALINA GİDER. KAMYONCUYUZ KOÇUM!

İSTANBUL BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ŞEKLİM YETER” Havası içerisinde

İstanbul şehir içi ulaşımında bir adım önde görünse de.

İmamoğlu;

“ ARABAM 4 TEKER, ŞEKİL DIŞINDA HER ŞEYİ ÇEKER TRİPLERİNDEYDİ”

Bu şekilleri ile

Her iki liderde, lafta İstanbul da ulaşımı çözebilir.

Lakin

Kendilerine ulaşılmayı asla çözemezler!

39 ilçeli İstanbul’un, 25 ilçesini alan iktidar,

Devletin iç işleri bakanlığı başta olmak üzeri

Tüm bakanlık ve ittifak ortağı ile hayali

Patnos’lu İmamoğlu üzerine yürümekte kararlı.

Nereden mi biliyorum?

Hikayeyi,  İmamoğlu’nun anlatmasından!

“ Bir gece ölen dedemin mezarı üzerinde bir ışık görülmüş.

Köylüler ne evliya adam. Kabrine nur indi!” diyerek mezara doğru gitmişler.

Meğer,

İnen nur ışığı değil, yandaş bir medyanın kamera ışığıymış!

İmamoğlu’nun, Patnoslu kökleri olduğuna kendilerini

O kadar inandırmışlar ki,

Büyük dedesinin mezar taşlarına kadar düşmüşler!”

Ne yalan söyleyeyim.

Binali ile İmamoğlu’nun,3 saat boyunca

Suya,  sabuna dokunmadan yaptıkları açıklamalar

" Ortada kuyu var, yandan geç" formatında geçti!

Her iki aday da, Kürt meselesinde;

“ Aşağıya tükürsen sakal, yukarıya tükürsen bıyık “ Modunda bitirdiler!

Nitekim,

“ Ne şiş yandı ne de kebap!”

Seyretmekten bin pişman, biri olarak

“ DAĞ FARE DOĞURDU” atasözü, köşeme mevzu bahis oldu!