Hikmet Oray Yalçın’la Kiev’i dolaşmak keyif verdi. Rehberliği çok iyiydi. Uzun süre kaldığı için görülmesi gereken her yeri gezdirdi. Ukrayna Kiev’de sanat ve kültür ileri seviyede. 

Kiev Üniversitesi 1834 yılında kurulmuştur ve Avrupa’nın önemli üniversitelerinden birisidir. Bunun dışında Kiev’de 99 Yüksek Okul bulunmaktadır. Müze sayısı da 25’ tir. Bunları toparladığımız zaman Kiev’in Kültür kenti olması kaçınılmaz olmuş. Kentin çeşitli bölge ve semtlerinde, ağırlıklı olarak Andrevski caddesinde bulunan cafe, bar, restoranlarda sokak ressamlarına rastlamak mümkün. Opera binaları her daim sanat severlerin hizmetinde bulunuyor. Toplamda 1650 kişilik kapasiteye sahip olan Kiev Opera Binası, 1800 lü yılların ortasında yapılmaya başlanılmış ve tamamlanması ise 1901 yılında olmuştur. Opera vb gibi alışkanlıklarınızın olaması gerekmeksizin yapıyı incelemek ve gezmek için bile gidebilirsiniz. 

  

Özellikle Ukrayna sanatçılarına çok sahip çıkan ve önem veren ülkelerden birisi. Şehirde Gogol’ dan çok fazla eser bulmanız mümkündür. Özellikle Gogol Ukrayna için önemli isimlerin başında geliyor. Hayatı da bir o kadar enteresan. 

Hikmet Oray Yalçın beni yönettiği çikolata ve bisküvi fabrikasına da götürdü. 500 kişi çalışıyor. Ukrayna’da serbest ulaşım başladığından beri çalışanların ücretleri 3 ay içinde tavan yapmış. 200 dolara maaş alanların bir kısmı Polonya ve Çekoslovakya’ya gidince Ukrayna Kiev’de maaşlar 600 dolara fırlamış. Bu durumdan en çok Türk firmaları etkilenmiş. Neyse Hikmet Oray Yalçın’la beyaz önlüklerimizi giyip üretim bölümlerini gezdik. İlk defa çikolata ve bisküvinin nasıl yapıldığını görmüş oldum. Hikmet Oray Yalçın bu konuda bilgiler sundu. Taze taze çikolata gofret yedik. Uyrayna’nın başkenti Kiev şehri 430 – 460 yılları arasında kurulmuş. 2,5 – 3,5 milyon arasında değişen bir nüfusu bulunuyor. Şehir merkezinde yaşayanlar 2,5 civarındadır fakat çevresiyle birlikte bu rakam 3,5 a ulaşılıyor. Yaş dağılımı olarak genç bir kenttir. Cafeler ve caddeler dinamik bir yapıda. Örnek vermek gerekirse Viyana gibi yaşlanmış ve çökmüş bir ruh hali yok. Özellikle Sosyalist dönemden kalan birçok bozulmayan mimarisi bulunuyor. Eğer ki Belgrad, Prag, Berlin, Budapeşte gibi şehirlere gittiyseniz devlet tarafından yapılan toplu konut binaları hep aynı mimariyi canlandıracaktır gözünüzde. 

  

Kiev in ortasında geçen Dinyeper Nehri kenti ikiye bölüyor ve “Eski Kiev” ile “Yeni Kiev” i oluşturuyor. Aynı zamanda bu nehir aslında tarihsel açıdan da şehri ikiye bölüyor. Eğer benim gibi kışın Kiev’ e gitmişseniz ve nehirde buz tutmuş ise görülmeye değer manzaralar yakalayabilirsiniz. Ukrayna Kiev’e THY ile gittik. Gerçekten havayollarımız bir tane. Onu da yazacağım.