Söze nereden başlayacağımı bilmiyorum… Birini öldürmenin her yeri yanlış, hangisini önce konuşmalı? Hangi cümleyi kullanırsak derdimizi anlatabiliriz, bilemedim!

Kendini eğitime, eğitmeye adamış bir öğretmen “öğrencisi” tarafından öldürülüyorsa, ne cümle kurarsak kuralım konuyu izah edemeyiz.

“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!” sözü, sadece söz olarak mı kalmalıydı?

Evet, ülkemizde eğitimin bir niteliği kalmadı. Eğitim bitti.  Öğretmenin değeri yok, itibarsızlaştırıldı… Velinin kuklası, öğrencilere eğlence malzemesi oluyor ya da liyakatsiz yönetim tarafından ağır mobbinge maruz kalıyor.

Eğer yukarıda bahsettiklerim olmuyorsa, öğretmenler şiddet görüyor, öldürülüyor.

Hain teröristler tarafından öldürülen Aybüke ve Necmettin öğretmenlerimizden sonra İbrahim öğretmen öğrencisi tarafından öldürüldü. Birkaç gün öncede Samsun’da Saadet öğretmen eşi tarafından katledildi. Şimdi bunları hangi cümlelerle anlatabiliriz ki? Geride kalan ailelerini, öğrencilerini, sevdiklerini hangi cümleler teselli edebilir? Sadece kupkuru bir başsağlığı dilemek, çözüm getirir mi yaşananlara? Artık herkesin taşın altına eline koyması gerekmiyor mu?

**

Öğretenin değil, her şeye “peki” diyenin, suya sabuna dokunmayanın, velilerin egolarını tatmin eden kişilerin tercih edildiği bir ülkede yaşıyoruz.

Her geçen gün niteliksiz hale gelen seviyeye bir de güzel ülkemize doluşturulan yabancıların verdiği zarar eklendi.

İnsanların artık, kriteri “nitelikli eğitim” değil. Artık velilerin kriteri şu: “Çocuğumun başına bir şey gelmeden okula gitsin gelsin, can güvenliği olsun.”

**

Peki, sormak istiyorum sizlere…

Bir ülkede öğretmenliğin değersizleştirildiği bir ortamda yeni nesiller yetiştirilebilir mi? Ebeveynlerinin ilgisiz olduğu çocuklar, sadece okulda yetişkin birer bire haline getirilebilir mi?

Eğitim ticari bir araç haline getirildiği zaman, nitelik aranabilir mi? Her türlü haksızlığa ve şiddete maruz kalan eğitimcilerin olduğu bir toplumda, idealist ve kaliteli eğitimciler bulunabilir mi? Ebeveynlerin okulları gösteriş platformuna dönüştürdüğü ortamlarda, sadelik ve nitelik gibi temel değerler ön plana çıkabilir mi? Eğitim ve fırsat eşitliğinin sağlanmadığı toplumlarda, adalet ve aidiyet kavramları gelişebilir mi?

Bundan sonra kaç öğretmen prensiplerini koruyup idealist olur? Kaçı korkusuzca yoluna devam eder? Kaçı bu şartlarda kalır?

Gelin itiraf edin, hiçbiriniz bu toplumda çocuklarınıza mutlu, huzurlu ve adil bir gelecek kurabileceğinize inanmıyorsunuz.

Ve bir şey daha söyleyeyim, hiçbiriniz doğruya doğru yanlışa yanlış demeyeceksiniz! Anca “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deyip kafanızı kuma gömersiniz.

Uyuyorsunuz, uyumaya devam edin. Eğitime, öğretmene sahip çıkmayan, öğretmeni aşağılayan, itibarsızlaştıran, öldüren bir toplum asla ilerlemeyecektir.