Geçtiğimiz hafta bayramdı, okurlarımla buluşamadım. Tüm dostlarımın, okurlarımın geçmiş Bayramını kutlarım.
Önceki haftaki yazımda Aşık Veysel'in bir şiirinden bir bölümü başlığıma taşımış onun üzerine yazmıştım. Bazı okurlarımız aradılar, Aşık Veysel'i hiç tanımamış olmalarından söz ederek meğerse şiirlerinde ne kadar anlamlı ve düşündürücü ifadeler bulunduğunu söylediler.
Düşünmek ve düşündüğünü ifade edebilmek için illa ki filozof olmaya, mektep, medrese bitirmeye, sıra sıra diplomalar almaya, kariyer yapmaya gerek yok. Biraz sağduyuya sahip olmak, düşünmek, muhakeme etmek ve onu ifade edebilmek yetiyor. Hele hele isimlerinin önüne koca koca ünvanlar yazıp da düşünemeyen, zırvalayan diplomalı cahilleri gördükçe insan düşünen insanların kıymetini daha da iyi anlıyor.
Gazetemiz bayramda yayınlanmış olsaydı, beni arayarak Aşık Veysel'i bir kere daha anmaya vesile olan dostlarımın hatırına ondan bir dörtlük daha alacaktım köşeme. Geçmiş de sayılmaz, onu bir kez daha hatırlayalım:
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın…
Düğün olur, bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın…
Bu bayramda da bizleri unutmayan, hatırlayan, telefonla, mesajla, e posta ve sosyal medya hesaplarından, bayramımızı kutlayan tüm dostlara teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız.
Bayram geçti, tekrar ülke gündemine, dünya gündemine döndük. Ne yazık ki, bayramda terör dur durak, tanımadı. Ne trafik terörü, ne de vahşi terör can almaktan vaz geçmedi. Üstüne bir de hazin bir helikopter kazası eklendi, Allah şehitlerimizden ve trafik terörüne kurban verdiklerimizden rahmetini esirgemesin.
Bayram geçti ama ülkede değişen bir şey yok. Gene birisi çıkıp gündemi belirliyor, gündeme hakim olmak gibi bir kaygıları olmayan beceriksiz muhalefet de o yapay gündemin peşine takılıp gidiyor.
Efendim… Suriyeli mültecilere vatandaşlık hakkı verilecek hatta onlara TOKİ'den konut verilecekmiş. Yahu bu bilinmeyen bir şey değil ki! Kaç yıldır bu zaten söylenip duruyor, hatta her seçim öncesi, Suriyelilerin sahte seçmen yazıldığı söylentileri de çıkıyor. Bugüne kadar muhalefetin bu konuda ciddi bir önerisi, karşı duruşu, alınmasını istediği tedbiri ya da çözümü var mıydı? Vallahi! Muhalefet sosyal medyadaki muhalefet kadar bile başarılı olamıyor.
Efendim gündemde bir de sözleşmeli öğretmen konusu var. Milli Eğitim Bakanı açıkladı, Güneydoğudaki öğretmen açığı sözleşmeli öğretmen ile kapanacak, bunlar 5 yıl süre ile tayin talebinde bulunamayacakmış. Muhalefetten tık yok, yahu bu resmen ben teröre teslim oldum demektir. Devlet olarak bölgede görev yapan öğretmenlerimi koruyamıyorum, tayin taleplerini önleyemiyorum demektir. Şimdi ne olacak? Yıllardır tayin bekleyen, pazarcılık, çöp toplayıcılığı ve daha türlü çeşitli yollarla geçimini sağlamaya çalışan işsiz öğretmen adayları, canları pahasına üç katı maaşa tav olacaklar.
MHP kendi gündemini kendi belirliyor, onların ne ülke ne de dünya meseleleriyle fazla bir alakaları yok. Son olarak, Manisa ili de kapandı. Ne diyelim, demokrasinin olmadığı yerde siyaset de yapılmaz. Dostumuz Meral Akşener hanımefendi hala oradan ne umut ediyor bilemiyorum?
Devletin resmi organı Anadolu Ajansı terörist başı vekili Bahoz Erdal'ın öldürüldüğünü duyurdu. Devletin en tepesi dahil haberi teyit edemiyor. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, kendisine bağlı Anadolu Ajansının haberinin doğruluğunu söyleyemiyor. Devletin resmi ajansı teyit edilemeyen bir haberi nasıl duyurur? Dahası Devletin tüm istihbarat birimleri seferber olmuşken üç günde bu haber nasıl teyit edilemez? Sahi istihbarat var mı?
Soranlara, bayramdan sonra merkez sağda hareketlenme olacak diyorduk, kıpırdanmalar var ama bu kez de tatil moduna girdi siyaset dünyası. Yahu biz DYP'yi kurduğumuzda 45 derece sıcakta güneşin altında, tarlanın başında üye yazıyorduk, ne rehavettir, vurdumduymazlıktır bu? Biraz silkinin kendinize gelin, millet size umut besliyor.
Bayram sonrası şimdilik bu kadar, merkez sağdaki gelişmeleri haftaya yazacağım. Kalın sağlıcakla