Tarihin katman katman biriktiği topraklar vardır; adeta her taşı birer hafıza gibi geçmişten bugüne seslenir. Manisa’nın Akhisar ilçesi de işte böyle bir yer…

Bugün zeytiniyle, sanayisiyle ve hareketli çarşısıyla bilinen bu şehir, aslında binlerce yıllık bir geçmişin üzerine kurulu. Amazon kraliçesinden Bizans komutanlarına, Osmanlı beylerinden Cumhuriyet kadrolarına kadar pek çok dönemden izler taşıyor.

Görseller, okuma keyfini ve bağlamı arttırmak amacı ile yapay zeka aracılığı ile oluşturulmuştur.

Peki, Akhisar bu noktaya nasıl geldi? Eski adı neydi, hangi medeniyetler burada hüküm sürdü? Bu soruların peşine düştük…

Akhisar’ın Eski Adı Nedir?

Tarihçiler ve yerel kaynaklara göre Akhisar’ın en eski ismi Tyatirin. M.Ö. 14. yüzyılda Lidya bölgesine kadar akınlar düzenleyen Amazonlar’ın kraliçesi Myrine tarafından bugünkü Akhisar-Dikili hattında bazı yerleşim yerleri kurulmuştu.

Tyatirin de bu yerleşimlerden biri olarak tarih sahnesine çıktı. Bu isim, sonraları Helen kültürü içinde Polonya, Ohipko, Semiramis gibi farklı adlarla da anıldı.

M.Ö. 24 yılında büyük bir depremle yıkılan şehir, zamanla Bizans döneminde yeniden şekillendi. İmparator Konstantin’in etkisiyle şehre bu kez Aspro-Kastro adı verildi.

Yunanca’da “Beyaz Kale” anlamına gelen bu isim, Türklerin bölgeye gelişiyle birlikte bu ad Türkçeleşti: Aspro-Kastro, halk arasında "Ak-Hisar" yani bugünkü Akhisar adını aldı.

Akhisar Gezilecek Yerler Adala

Amazonların Gölgesinde Kurulan Şehir

Akhisar’ın tarihi sadece taşlara kazınmamış; aynı zamanda mitlere de işlemiş. Bazı antik kaynaklara göre şehir, ünlü savaşçı kadın topluluğu Amazonlar tarafından kuruldu. Efsaneye göre Amazonlar, güçlü ve bağımsız yaşam tarzlarını bu bölgede de sürdürmüş, savaş tanrıçalarına adanmış kutsal alanlar inşa etmişlerdi.

Kraliyet Kızı İçin Değişen İsim: Thyateira

Helenistik Dönem’de Seleukos Kralı I. Seleukos, karısının doğurduğu kız çocuğu şerefine şehrin adını Thyateira olarak değiştirdi. Bizanslı Stefanos’a göre θυγάτηρ, θυγατέρα (thugatēr, thugatera) sözcüklerinden türetildiği ve antik Yunanca'da “kız evlat” anlamına geldiği belirtilen bu isim, bir yönüyle Akhisar’ın sevgiyle kutsanmış bir şehir olduğunu da gösteriyor. Bu aynı zamanda dönemin kent yönetiminde kadınlara verilen önemin sembolik bir yansıması olabilir.

Lidya’dan Roma’ya: Paranın ve Ticaretin Merkezi

Akhisar, Lidya Krallığı döneminde ilk sikkelerin basıldığı bölgelerden biri olarak biliniyor. Altın ve gümüş alaşımından yapılan bu sikkeler, sadece yerel değil, uluslararası ticaretin de merkezinde yer aldığını gösteriyor. Roma İmparatorluğu zamanında ise Akhisar, hem askeri hem ticari bir üs haline geldi.

Kutsal Yedi Kilise'den Biri

Akhisar, Hristiyanlığın en eski dönemlerine de ev sahipliği yaptı. İncil'in Vahiyler bölümünde adı geçen Yedi Kilise’den biri burada bulunuyor. Kilise, dönemin ruhani merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. İncil’de adı geçen “İsabel” figürüne yapılan göndermeler, Akhisar’ın sadece coğrafi değil, dini anlamda da önemli bir konumda olduğunu ortaya koyuyor.

Tanrıçaların Armağanı: Çift Ağızlı Balta

Akhisar'da ele geçirilen birçok antik sikkede labris yani çift yüzlü balta sembolü yer alıyor. Bu sembol, hem Kybele kültü hem de Amazonlarla ilişkilendiriliyor. Arkeologlara göre labris, bölgenin tanrıçaya adanmış kutsal alanlarla dolu olduğuna işaret ediyor. Ayrıca bu figür, kadın savaşçıların şehirdeki etkisini destekleyen önemli bir delil olarak görülüyor.

Akhisar, sadece Manisa’nın değil, Anadolu’nun da tarihsel belleğinde çok önemli bir yere sahip. Mitolojiden Hristiyanlığa, Lidya’dan Roma’ya uzanan bu büyüleyici tarih, bugün hâlâ sokaklarında, kalıntılarında ve sembollerinde yaşamaya devam ediyor. Şehir, geçmişin izlerini bugünün insanına taşıyan bir açık hava müzesi adeta…

Muhabir: Manisa Kulis Haber