Dünyanın en iyi zeytinyağları, Ege Denizinin berrak ve ılıman sularından karadaki tepelere doğru ve o tepelerden de denize doğru esen ılık rüzgarların tesiri altında kalan yamaçlardaki zeytinliklerden elde edilen yağlardır. Ülkemizin de en iyi yağları Ezine'den başlayıp, Ayvalık'ta son bulan, kaz dağlarının müthiş oksijenini arkasına alan körfez yağlarıdır. Edremit körfezi içine sokulan Yunanistan'ın Midilli adası da kaz dağlarının esintisinden nasibini alarak Yunanistan'ın en lezzetli yağlarını üretir. Bizde de Küçükkuyu, Altınoluk, Ayvalık, Gömeç ve Burhaniye Pelitköyde ülkenin en lezzetli yağları üretilir.
Zeytine ve yağına bu güzelliği, aromatik nefaseti ve organoleptik değerleri katan kuşkusuz oksijen deposu olan Kaz dağlarının esintisi ve Ege denizinin ılıman rüzgarlarıdır. Ege denizi kıyılarından güneye doğru inildikçe Fethiye'ye kadar olan bölgede ve Bafa gölü başta olmak üzere iç göllerimizi çevreleyen yamaçlarda da nispeten benzeri lezzetleri yakalayabilmek mümkündür. Gemlik körfezi ve Marmara kıyılarında ise yağlık zeytinden çok sofralık zeytin üretimi ağırlıktadır. Akdeniz'e çıktığımızda ise denize dik inen Antalya Falezlerinden sonra Mersin, İskenderun ve Hatay bölgesi de yağ zenginidir, oradan da Suriye kıyılarına inilir. Akdeniz'in ortasındaki Girit adası ise ayrı özellik taşır, zira Girit hem Ege rüzgarlarını alır ve hem de güneyinden Afrika rüzgarlarına açıktır. Girit dünyada kişi başına en fazla zeytinyağı tüketilen yerdir ve orada kalp damar hastalıkları en alt seviyededir.
Bin yıllardır Anadolu'da var olan zeytin ve zeytinyağı üretimi ve kültürü, mübadeleden sonra Ayvalık'a yerleşen Midillililer ve Egenin her tarafına dağılan Giritliler sayesinde daha da gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Artık ülkemizde de zeytincilik sadece bir ziraat değil bir kültür haline gelmiştir. Menüsünde zeytinyağlılar diye bir bölüm bulunan tek mutfak da Türk mutfağıdır.
Zeytinin özellikle Ege bölgesinde kıyıya yakın yamaçlarda verimli ve yoğun olduğundan söz etmiştim. Bunun tek istisnası Akhisar'ımızdır. Akhisar yakın geçmişte Gemlik ve Trilyeden farklı olarak kendine has Uslu zeytiniyle tanınıyordu. Yağlık zeytin yönünden fakirdi. Tariş Genel Müdürlüğüm döneminde Akhisar kooperatifimizin öncülüğünde hem yağlık zeytini teşvik etmek hem de zeytinciliği modern usullerle yapılmasını sağlamak için bir eğitim seferberliği başlatmıştık. Eğitimlerin sonunda yüzlerce çiftçilerimize diplomalarını Akhisar'da düzenlenen törenle bizzat kendi elimle vermiştim. Bu çalışmalar meyvesini verdi, Tütün Kanunundan sonra meşakkatli tütün üreticiliğinden beklentilerini karşılayamayan yüzlerce çiftçi arazilerini zeytinliğe çevirdi. Bugün Kırkağaç'tan Saruhanlı'ya kadar olan bölge adeta zeytinciliğin merkezi haline geldi, üretim seviyeleri de neredeyse körfezi yakaladı. Akhisar zeytinyağı da körfez yağları kadar olmasa bile yavaş yavaş marka değeri taşımaya başladı. Ben bile denk gelirse yemeklik yağımı bölgeden doğrudan üreticiden temin ederim.
Durup dururken bu zeytinyağı muhabbeti de nereden çıktı? Diyenleriniz olabilir. Tarım Bakanlığı yılda birkaç kez hileli, tağşişli, sağlığa zararlı ve gıda kodeksine uymayan ürünleri tespit eder ve imalatçı firmaları ilan eder.
Maalesef geçen hafta yayınlanan listede çok sayıda Akhisar firması var. Bu hem Akhisar'a hem de çilekeş üreticimize ihanettir, markalaşma yolunda olan Akhisar yağcılığına sekte vurmak demektir. Neyse ki; tespit edilen kusur sağlığa zararlı cinsten değil, tağşiş. Tağşiş ürüne farklı madde katkısı anlamına geliyor, yani Akhisar'ın halis zeytinyağı içine, ayçiçeği, kolza, pamuk çekirdeği yağı gibi farklı tohum yağları karıştırılmış. Bu da tabi ki ürünün lezzetini ve kimyasını değiştirdiği gibi has Akhisar yağının imajını da zedeliyor, tüketicinin aldatılması da cabası.
Tariş ortakları yağlarını kooperatiflere teslim ederler, kendi ihtiyaçları kadarını da ellerinde tutarlar. Ortak olmayanlar ise bölgedeki kontinülerde yağlarını sıktırırlar dilerlerse sıkım bedeli kadarını bırakırlar kalanını da ya satarlar ya da kendilerine saklarlar, dilerlerse de tamamını bırakıp parasını alırlar. İşte bu ürünlerin hangi firmalarca ambalajlanıp, şişelenip, hangi marka altında piyasaya sürüldükleri, ürünün muhtevası biraz şüphelidir. Ciddi ve markalaşmış firmaları tenzih ederim ama kısa yoldan para kazanmak isteyen merdiven altı firmaların faaliyetleri de Tarım Bakanlığınca tespit edilip ilan edilmiş durumda. Akhisar'da sektör birden bire ve hızlı bir şekilde büyüyünce maalesef bu tür işler de engellenemiyor.
Akhisar zeytinyağının imajını düzeltmek için başta oda ve borsalarımız olmak üzere hepimize sorumluluk düşüyor. Birincisi küçük üreticilerin Tariş'e ortak olmaları sağlanmalı, piyasa düzene kavuşturulmalı ve üretici kaptı kaçtı firmaların elinden kurtarılmalıdır. İkincisi ise Akhisar Ticaret Borsası, Ziraat Odası, Tariş ve ilçe tarım müdürlüğü ortak bir komite kurarak bu tür sahteciliklerin önüne geçecek bir eylem planı hazırlamalıdırlar. Bu komite aynı zamanda Akhisar zeytinyağı tanıtım komitesi olarak da çalışıp zedelenen imajı düzeltecek etkinliklere imza atmalıdırlar.
Önümüz Kurban Bayramı. Tüm okurlarıma şimdiden, mutlu, huzurlu, sağlıklı bir bayram dilerim. Cephedeki askerlerimize, terör mücadelemizdeki asker ve tüm güvenlik güçlerimize mücadele azmi ve esenlikler dilerim, Allah yardımcıları olsun, hepimizin bayramı kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.