Anneannem çok okuyan bir kadındı, Demirci’nin de ilk kadın desinatörüydü. Çizdiği desenlerden dokunan halılar hala evlerimizi süsler. Tablo gibi duvara asılan halıları ise bugün müzayedeye çıkarılsa herhalde binlerce dolara alıcı bulurdu. Sanıyorum onun bu okuma alışkanlığı, babası Hacı Müftü İbrahim Hakkı Efendiden geliyordu. Romanlar kadar ilmi ve dini eserler, menkıbeler de okurdu. 

            Yassıada mahkemesi sonrasında babam 4 sene iki ay hapse mahkum olunca bizim de Karşıyaka’da anneannemin yanında zorunlu ikametimiz başlamıştı. Boş zamanlarımda anneannem eski yazı kitaplardan bana peygamberler tarihini ve çeşitli menkıbeleri okurdu. Hz. İbrahim, Hz.Yusuf, Hz.Davut, Hz.Yunus, Hz.İsa, Hz.Musa ve daha birçok peygamberlerin hikayelerini, Peygamber Efendimizin hayatı ve savaşlarını, dört halife devrini, ben de keyifle dinler dersler çıkarırdım. Peygamberlerin hayatları ve hikayelerinde sıkça Kenan Diyarı diye bir yerden söz edilirdi. Merak ederdim neresidir diye. Anneannem de Ortadoğu’nun Akdeniz tarafıdır diyerek yanıtlardı ama gene de gözümde canlandıramazdım o yaşta. Levanten ve Musevi komşularımız vardı. Hepsiyle iyi geçinirdik. Kendi kutsal günlerinde tebrikleşmek de adettendi. Hele bayram günlerinde komşular en şık kıyafetlerini giyerler kutlamaya gelirlerdi, biz de onlara ev yapımı baklavalar, kurabiyeler ikram ederdik. Henüz o tarihlerde İsrail Doğu Kudüs ve Filistin topraklarını işgal etmemiş, Ortadoğu da kan gölüne dönmemişti. 

            Sonraki yıllarda İsrail işgali geldi, BM kararlarına rağmen sırtını dayadığı A.B.D’nin kanatları altında genişledikçe genişledi. Filistin kentlerinin dibine Yahudi yerleşim birimleri inşa ederek başta Rusya olmak üzere dünyanın dört bir yanından Yahudi göçmen taşıdı. Bizim komşularımızın, okul arkadaşlarımızın çoğu gitmedi, çünkü onlar Engizisyon zulmünden kaçıp Osmanlı’ya sığınan Sefaradların torunlarıydı ve Türkiye Cumhuriyetine minnet duyuyorlardı. Ancak onlar da fazla dayanamadılar, yükselen siyasal İslamcılık, darbeler, hoşgörüsüzlüğün artması onları da kopardı çok sevdikleri ülkelerinden. 

            Büyüyüp, olgunlaşıp, düşünme, analiz etme, karar verme yetilerim geliştikçe bu meselelere daha fazla kafa yordum. Kenan Diyarı tam olarak neresidir öğrendim. Neden bütün peygamberler aynı coğrafyaya gönderilmiştir? Bu soru da kafamı iyice kurcalar hale geldi. Gerçekten bu topraklar İsrail oğullarına vaat edilmiş midir? Araştırdım öğrendim. 

            Kenan Diyarı, Hatay ilimizin güneyinden başlayıp Mısır’ın sahil kesimine kadar uzanan, Şeria nehrinin batısında kalan topraklardır. Bu bölge günümüzdeki İsrail, Filistin ve Lübnan toprakları ile Ürdün, Mısır ve Suriye'nin kıyı kesimlerini kapsar. 

            Kenan diyarında binyıllarca muhtelif kavimler yaşamıştır. Bölgeye adını veren Kenanlar Hz. Nuh’un oğlu Sam’ın soyundan geldiği söylenen Sami (Arap) Irkına mensup bir kabiledir. Fenikeliler denizci bir kavimdiler ve bölgenin kuzeyinde (bugünkü Lübnan) yerleşmişlerdi. Bölgedeki en kalabalık halk ise Gazze şeridi ve yukarısında yerleşen, Hint-Avrupa kökenli denizci bir kavim olan Filistlerdi. Nitekim Romalılar bölgeyi Philistin (Palestin, Filistin) olarak adlandırmaktaydılar. Bölgede Sami Irkından farklı kabilelerle birlikte daha sonraları Hz.İbrahim’in soyundan geldiği söylenen İbraniler de yerleşmişlerdir. Hz. İbrahim Basra’da Ur kentinde doğmuş, Harran üzerinden Kenan diyarına göç etmiştir. Hz. İbrahim Kral Nemrut ve putperestlerle de mücadele etmiş Allah’ın birliğini aşılamıştır. Hz.İbrahim dininin birçok ritüeli bugün Müslüman ve Yahudiler arasında da yaygındır. Bölgede bu kadar karmaşık yapıdaki halklar zaman içinde İbrahim dininden de Tanrının birliğinden de uzaklaşmışlar, Allaha şirk koşmuşlar, sapkınlığa varan davranışlar sergilemişlerdir. Bu sebeple Allah’ın gazabına uğramışlar ve birçok kavim helak olmuştur. Kuran’da bunu işaret eden birçok ayet mevcuttur. Her seferinde Allah bölge halkını terbiye etmek üzere Peygamberler göndermiştir. Bir türlü iflah olmayan bölge halklarına bu kadar çok Peygamber gönderilmesinin ve vahiy indirilmesinin sebebi de budur. 

            Hz. İbrahim’in torunlarından İshak (a.s) oğlu Yakup (a.s) bölge halkını tekrar Allah’ın birliğine davet etti. Diğer adı İsrail olan Hz.Yakup’un soyundan olanlara Beni İsrail yani İsrailoğulları denilmeye başlandı. Yakub (a.s) neslinden birçok peygamber geldi: Yusuf, Harun, Davud, Süleyman, Zekeriya, Yahya, Musa ve İsa (a.s) 

            Yahudiler bu toprakların Allah tarafından kendilerine vaat edildiğini iddia ederler. Oysa Kuran’da bunun teyidi yoktur. Kuran’da Kenan diyarından da söz edilmez, vaat edilen toprakların neresi olduğuna dair işaret de yoktur. Kaldı ki vaat edilen topraklar Yakup’un soyuna (Beni İsrail) değil Hz.İbrahim’in torunlarına vaat edilmiştir. Hristiyanlığın kurucusu Hz. İsa da bu soydandır, bu soydan Müslümanlar da vardır. Demek ki yüce Allah Hz. İbrahim’in soyundan gelen Müslüman, Yahudi, Hristiyan tüm bölge halkının bir arada ve barış içinde yaşamasını emretmiştir. Osmanlı’nın hükümran olduğu dönemde Allah’ın bu emri harfiyen gerçek olmuştur. Bu barışı bozanlar ise, Kudüsü şgal eden İngilizler ve Yahudiler olmuştur. 

            Semavi dinlerin kutsal kitapları Allah’ın emirleridir ve Peygamberlere vahiy yoluyla indirilmiştir. Oysa Yahudiler bunu Allah’ın emri olarak değil ahit (akit) olarak kabul ederler. Yahudiler Allah’ın emirlerine uymamışlardır, ahit olarak kabul ediyorlarsa bile ahde vefa göstermemişlerdir. Öyleyse kendi inançlarına göre vaat edilen topraklara da hak kazanmamışlar demektir. Nitekim inanışa göre, 400 yıl boyunca Mısır’da esaret yaşadıktan sonra İsrailoğullarını Filistin’e götürmek isteyen Hz.Musa’yı Sina Yarımadası’nda 40 yıl dolaştırdıktan sonra Tanrı, yolculukta yaşadığı zorlukları aşarken hikmetini sorguladığı için, Musa’ya “Kutsal Toprakları göreceksin ama oraya girmek sana nasip olmayacak” demişti. Musa’dan sonra gelenler de Allah’ın emirlerine uymadılar ve ceza da gördüler. Eğer Yahudiler Allah’ın yolundan sapmasalar yüce Allah aynı soydan Hz.İsa’yı aynı halklara peygamber olarak gönderir miydi? 

            Yarın Kudüs meselesinin bugününü, Trump’ın akla ziyan kararını ve siyasal yönlerini analiz edeceğiz. Kalın sağlıcakla…