Son günlerde sosyal medya üzerinde günde olan Kula Volkanları ve çevresi, yaklaşık 15 bin yıl önceki volkanik etkinlikler sonucunda oluştu. Bu alandaki sönmüş küçük volkanlar, farklı dönemlerde püskürmeler yapmış ve lav akıntıları çevreye yayılmıştır. Bu özelliği nedeniyle bölgeye Roma İmparatorluk döneminde yaşamış Yunanlı tarihçi, Strabon tarafından “Yanık Ülke” (Katakekaumene) adının verildiği bilinmektedir.
İlgili Haber: Kula Divlit Volkanik Park Özellikleri
Peki, sönmüş gibi görünen bu eski volkanlar hâlâ aktif olabilir mi? Bölgenin tektonik yapısı ve volkanik geçmişi, Kula Volkanları’nı hem doğa meraklıları hem de jeoloji araştırmacıları için cazip bir destinasyon hâline getiriyor.
Volkanik Tepeler ve Yaylalar
İzmir-Ankara yolu boyunca görülebilen en etkileyici volkanik tepeler Sandal ve Kara Divlit olarak öne çıkıyor. Kula ilçe merkezinden başlayıp Demirköprü Barajı'nın batısına kadar uzanan bu volkanik alan, 600–700 metre yüksekliğindeki bir yayla üzerinde konumlanıyor. Bölge, kuzeyde Gediz Nehri ve güneyde Alaşehir-Salihli Grabeni ile çevrili olup, volkan konileri graben kırıkları boyunca düzenli bir biçimde sıralanıyor.
Volkan konileri, graben kırık sistemine paralel şekilde kuzeybatı-güneydoğu yönünde dizilmiş ve tipik çatlak “fissür” volkanizması özellikleri taşıyor.
Maar ve Piroklastik Volkanlar
Kula’daki tüm volkanlar “maar” tipi olup, koniler “sinder” ve “spatter” özellikleri gösterir. Yaş ve aşınma derecelerine göre bazı koniler daha iri kraterlere sahipken, genç koniler nispeten küçük kraterlerle dikkat çeker. Lav, lapilli, cüruf ve çeşitli büyüklükteki volkan bombalarıyla oluşan koniler, çevresinde siyah bazaltik lav akıntıları bırakmıştır.
En genç volkan konileri güncel koni görünümünde olup halk arasında “Divlit” olarak adlandırılır. Bazı koniler çift kraterli olup, araştırmalara göre Kula volkanitleri üç ayrı evrede etkin olmuştur: Burgaz, Elekçitepe ve Divlittepe volkanitleri.
Tektonik Hareketler ve Jeolojik Zenginlik
750 metre yüksekliğindeki Divlit Yanardağı, Gediz Oluğu üzerinde yer alır ve Ege Bölgesi’nin doğudan batıya uzanan en büyük tektonik çukurlarından birini oluşturur. Bölgede oluşan ilginç yeryüzü şekillerinde volkanik faaliyetler, tektonik hareketler, akarsu ve atmosfer olayları bir arada rol oynamıştır.
Kaplan ve Sandal köyleri ile Kula’nın kuzeyindeki volkan konileri, lav platoları, lav akıntıları ve peribacalarıyla jeolojik açıdan büyük öneme sahiptir. Salihli’den Demirci’ye uzanan yolda ise baraj gölü kıyısında “Çakallar Tepesi” ve “Küçük Divlit” gibi iki volkan konisi, bölgeye eşsiz bir görsel panorama kazandırır.
Kula Volkanları Tekrar Patlayabilir mi?
Bugüne kadar yapılan araştırmalar, Kula Volkanları’nın günümüzde sönmüş olduğunu göstermektedir. En genç koniler yaklaşık 4-5 bin yıl önce aktifti ve bölgede günümüzden kalma insan ayak izleri bulunmuştur.
Jeologlar, mevcut veriler ışığında bölgedeki volkanların tekrar aktif olma ihtimalinin çok düşük olduğunu belirtiyor. Ancak, tektonik yapının hareketli olması nedeniyle bölge jeolojik olarak hâlâ dikkatle izleniyor.
Manisa’da Magma Odası Bulundu: Püskürtebilir
Türkiye'nin en genç volkanlarının yer aldığı Kula ilçesinde yer kabuğunun farklı derinliklerinde 8 magma odası keşfeden bilim insanları, yüzeye yakın olan en büyük magma odasının deprem gibi etkenlerle püskürme riskinin bulunduğunu belirledi.
Jeoloji ve jeofizik alanında uzman bilim insanlarıyla çalıştıklarını vurgulayan Prof. Dr. Karaoğlu, şu bilgileri verdi:
"Bu TÜBİTAK projesi farklı jeofiziksel yöntemlerle söz konusu magma odalarının belirlenmesi açısından Türkiye'de ilk, dünyada sayılı çalışmalar arasındadır. Çalışmalar sonucunda burada pek çok magma odasının varlığını tespit ettik. Şu anki sonuçlarımıza göre 8 adet irili ufaklı magma odası var. Bunlar kimisi 5-6 kilometre boyutlarında kimisi 30 kilometreye kadar ulaşan magma odaları mevcut. Bu magma odaları ağırlıklı olarak yüzeyden 15 kilometre derinlikte bulunuyor, 30 kilometre derinliğe kadar bu magma odalarını izliyoruz. Ancak özellikle bu bölgedeki jeotermal sistemi de ısıttığını düşündüğümüz bir magma kütlesi var. Bu büyük magma kütlesinin yüzeye 5 kilometre derinlikten yukarıya doğru yükseldiğini, sokulduğunu tespit etmiş durumdayız."
En son 4 bin 700 yıl önce püskürmüş
Bölgenin yaklaşık 2 milyon yıldır aktivitesi bilinen volkanik bir alan olduğunu, pek çok volkanik koni ve lav kalıntılarına ev sahipliği yaptığını aktaran Karaoğlu, bölgedeki en son volkanik aktivitenin ise günümüzden 4 bin 700 yıl önce gerçekleştiğinin bilindiğini aktardı.
"Tespit ettiğimiz magma odalarının duruşu, pozisyonları, dizilişi, yüzeye yakınlıkları değerlendirildiğinde bunların yeniden faaliyete geçmesi ve püskürmesi mümkün görünmektedir." diyen Karaoğlu, bölgede aktif fayların da olduğunu, depremlerin magmayı tetikleyebileceğini, volkanik faaliyetleri başlatma riski bulunduğunu kaydetti.