Haber: Eren EKİNCİ

Merkez Efendi Devlet Hastanesinde görevli Üroloji Doktoru ve Araştırmacı Fahrettin Er, Manisa'daki Sultan ve Muradiye Camii'lerinde Osmanlı İmparatorluğu'na ait birbirinden değerli padişah tuğralarının yer aldığını belirterek, bu tuğraların gün yüzüne çıkması gerektiğini söyledi. Kendisi gibi birçok Manisalının da bu tuğraların gün yüzüne çıkmasını istediğini dile getiren Er, Manisalıların tarihlerini ve geçmişlerini geri istediğini dile getirdi.

İSLAM dininin ibadethaneleri olan camiler, her ülkede ve her şehirde göz alıcı mimari tarzlar ve süslemelerle inşa edilirler. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, toplumun sosyal ve kültürel bakımdan gelişmesinde önemli rolü bulunan müesseselerden biri de camidir. Tamamen vakıflara bağlı olan camiler, mimari yapı olarak dini eserlerin başında gelirler. İbadet, eğitim, kaza (yargı), ve sura gibi toplantıların yeri olarak inşa edilen câmilerin ifa ettiği hizmetler, küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Osmanlı'nın dünyadaki en büyük güç olduğu dönemlerde inşa ettiği camilerin izleri Manisa'da da görülmektedir. Şehzadelerin Şehri Manisa'da da birbirinden güzel ve tarihi değeri çok yüksek olan camiler yer almaktadır. Manisalı Araştırmacı Doktor Fahrettin Er'in Manisa'daki camiler ile ilgili ortaya attığı iddia ise oldukça çarpıcı. Er, Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahlarının camilere yerleştirdiği altın işlemeli tuğraların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kararıyla toplatıldığını, bazılarının ise gizlendiğini dile getirdi. Manisa'daki en önemli iki Selatin Cami olan Manisa Sultan ve Muradiye Camilerinde gizlenmiş vaziyette ve tarihi değeri paha biçilemez tuğraların yer aldığını söyledi. Araştırmacı Doktor Fahrettin Er, bu tuğraların gün yüzüne çıkarılması gerektiğini dile getirerek Manisalıların tarihini, geçmişini ve miraslarını geri istediğini söyledi.

OSMANLI'YI HATIRLATIYOR DİYE KANUNLA YASAKLANDI
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin eski dönemlerinde Rize Milletvekili olarak görev yapan Ekrem Rize, Osmanlı İmparatorluğu'nun Türklüğü yok ettiğine inandığından, Türkiye Cumhuriyeti'nde Osmanlı'dan hiçbir iz kalmaması için 1057 sayılı yasayı meclise sunuyor. Yasada, ?Türkiye Cumhuriyeti dahilinde bulunan bilumum bütün resmi ya da özel binaların üzerindeki tuğra ve methiyelerin kaldırılarak yerine Cumhuriyet armasıyla Cumhuriyet'in kabul edildiği tarihin yazılması..." şeklinde ibareler yer alıyor. Mecliste kabul edilen bu yasayla Türkiye genelinde camilerde bulunan tarihi tuğralar ya sökülüyor ya da üzeri kapatılarak saklanıyor. Geçtiğimiz yıl İstanbul Üniversitesi giriş kapısında yapılan restorasyon çalışmaları sonrasında bu tuğralardan birisi gün yüzüne çıktı. Manisalı araştırmacı Fahrettin Er, elde ettiği verilere göre Sultan ve Muradiye Camilerinde de tarihi değeri yüksek olan altın işlemeli tuğraların yer aldığını söyledi. Tuğraların kaldırılması ile ilgili bilgi veren Er, "1927 yılında bir kanun yayınlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan resmi ve milli binaların üzerlerindeki tuğra ve methiyelerin kaldırılması ile ilgili bir kanun. Bu kanun ile camilerde ve tarihi binalardaki tuğralar, Osmanlı'yı hatırlattığı gerekçesiyle kaldırılıyor. Aynı dönemde, dönemin Manisa Valisi yine Osmanlıyı hatırlattığı gerekçesiyle Mesir Festivali'ni de yasaklıyor, 1952 yılına kadar. Manisa'daki iki eşsiz cami olan Sultan ve Muradiye Camileri, selatin camileridir. Yani hanedan tarafından yapılmışlardır. Bu sebeple burada devleti temsil eden arma mutlaka olmak zorundadır. Manisa Sultan Cami ve Manisa Muradiye Cami'deki armalar gizlenmiştir. Camiye baktığınız zaman o mimariye ait olmayan taşlar görüyorsunuz. O taşların altında Osmanlı şahlarının inanılmaz değeri olan tuğraları yer almaktadır. Ben sizin aracılığınızla bir kampanya paylaşmak istiyorum. Tarihimi ve geçmişimi geri istiyorum kampanyası. Ecdadımızın eserleri gün yüzüne çıkmalıdır" diye konuştu.

"TARİHİMİ VE KÜLTÜRÜMÜ GERİ İSTİYORUM"
Sultan Cami hakkında bilgiler veren Er, "Manisa ilklerin şehri olarak tarihi değeri yüksek binalara sahiptir. Bunlardan birisi de Manisa Sultan Camii'dir. Bu bina Kanuni'nin annesi Yavuz Sultan Selim'in eşi Kırım Hanı Mengli Girayın kızı Ayşe Hafsa Sultan'ın 1522 yılında yapımına başlattığı bir binadır. Halk arasında Mesir Camii olarak da bilinen bu cami, Manisa'nın en eski geleneğine (Mesir Festivali) ev sahipliği yapmaktadır. Bu caminin özelliği selatin cami olmasıdır. Hemen karşıda da 3'üncü Murad'ın yaptırdığı başka bir selatin cami vardır. Dolayısıyla Türkiye'de bir meydanda 2 tane selatin cami olan tek il Manisa'dır. Bu caminin bir başka önemli özelliği ise ana kapısının üzerinde 4 satırlık tarihi harp levhasının- caminin kitabesinin- üzerinde duran yeşil mermerdir. Bu camide hiç kullanılmayan bir mermerdir bu. 1927 yılında çıkarılan bir kanunla Osmanlı Devleti armalarının Türkiye Devleti'nde kaldırılması emrolunur. Kaldırılamayanların, kaldırılamayacak kadar değerli ve binayla bütün olanların ise örtülmesi söylenir. Bu sebepten Manisa Sultan Cami ve Muradiye Camii'deki çok değerli ve altın işlemeli devlet armaları örtülerek gizlenmiştir. Ben Manisalı bir araştırmacı olarak buradan bütün yetkililere, anıtlar kuruluna, vakıflar bölge müdürlüğüne, Manisa il kültür müdürlüğüne, üniversitemizin tarih bölümündekilere sesleniyorum; Tarihimi ve kültürümü geri istiyorum. Buradaki tuğranın açığa çıkarılmasını istiyorum. Zira İstanbul Üniversitesinin kapısı üzerinde Sultan Abdulaziz'in tuğrası vardır. 2014 yılında yapılan çalışmalarda bu tuğra çıkarılmış ve halkımıza sunulmuştur. Şehzadelerin şehrinde yaşayan bir Manisalı olarak geçmiş tarihimizi ve geçmiş miraslarımızı geleceğe taşımak için geri istiyorum. Bu da benim en doğal hakkım diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

TURİST SAYISINI ARTIRACAK
Sultan Cami'de saklanan tuğra hakkında, o dönemlerde yaşayan ya da atalarından hikayeler dinleyen insanlarla iletişim kurduğunu dile getiren Er, daha önce Sultan Camii'deki tuğranın küçük bir kısmını gördüğünü belirterek, "O mermerin üstünde küçük bir oyuk var. Oraya merdiven yardımıyla çıkıp göz ucuyla bakarsanız tuğrayı görebilirsiniz. Manisa'da bu tarz tuğlalardan 40 tane sökülmüş ve Manisa müzesinin deposunda yer alıyor. Kayıt altındadır. Söküldüğünde binaya ve en önemlisi tarihe zarar verecek olanlar ise münasip bir malzemeyle örtülür diyor kanun. Zaten mimari mantıkla incelerseniz bu camide hiç kullanılmamış bir mermerdir o. Ecdadımız zaten oraya mermer kullanacak olsaydı, o mermeri bulurdu. Muradiye Camisi'nde çerçeve özenle yapılmış. Yatay şekilde müthiş bir arma gizlenmiş. Sultan Camiisi'nden daha büyük bir kitabe yer alıyor orada. Mimar Sinan, son eseri olan Muradiye Cami'yi, 95 yaşındayken yapıyor. 3'üncü Murad'ın emriyle yapılıyor. Bu tuğraların gizlenmesi, saklanması çok abes. Bahsi geçen camiler turist yoğunluğu çok olan camiler. Ben inanıyorum ki, bu tuğralar gün yüzüne çıktığında Manisa'ya gelecek olan turist sayısı da artacaktır. Umarım bu konuyla ilgilenirler" dedi.

1500'lü yıllarda yapılan bu camilerin nasıl bir tarihi, ya da belge ve göreselleri barındırdığı ise ayrı bir merak konusu oldu.
Editör: TE Bilişim