Milyonlarca memur ve memur emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi sonrası sendikalarla hükümet arasında sağlanan anlaşmaya tepkiler geldi.
Büro-İş Manisa Şube Başkanı Salih Kozan, yapılan düzenlemeyi “sefalet zammı” olarak nitelendirdi. Kozan, sendika temsilcilerinin kendi çıkarlarını düşündüğünü öne sürerek, “Kendi ceplerinizi doldurma pahasına memurun alın terini sattınız” ifadelerini kullandı.
Toplu Sözleşme Tepkisi: “Memurun Hakkı Pazarlık Masasında Yok Sayıldı”
Büro-İş Manisa Şube Başkanı Salih Kozan, Memur-Sen ve Kamu-Sen’in memurların haklarını hiçe bir anlaşmaya imza attığını belirten açıklamalarda bulundu.
Başkan Salih Kozan yaptığı yazılı açıklamasında, “2026-2027 Yılları arası memur ve emeklileri ilgilendiren 8.toplu sözleşmeye üye gönderen Memur-Sen ve Kamu-Sen' e… Sizler, Yüksek Hakem Kurulu’na koşarak üye gönderirken memur ve emekliyi düşünmediniz de kendi ceplerinize girecek olan toplantı başına günlük üye başı 5.266 TL huzur ücretini mi konuştunuz.” diyerek tepkisini dile getirdi.
“Sefalet Zamlarını Kabul Etmiyoruz”
Büro-İş Manisa Şube Başkanı Salih Kozan, yapılan düzenlemeyi “sefalet zammı” olarak nitelendirdi. Başkan Kozan, “4 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisi olmak üzere doğrudan 6,5 milyon aileleriyle birlikte 25 milyon kişiyi ilgilendiren 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme Tiyatrosunun son perdesi. Hakem Kurulu’nun 2026 yılı için 11+7 ve 1.000-TL, 2027 yılı ilk altı ayı için +1 puan ekleyerek 5+4 olarak karar vermesi ile kapandı. Bu sefalet zamları altında 2026 yılı Ocak ayı için en düşük memur maaşı 52 Bin 725-TL, En düşük memur emeklisi maaşı ise 25.164-TL olacak. Emekçiler için yine hüsran, yine kayıp. Tiyatro diyoruz. Çünkü; 4688 sayılı Kanuna göre Ağustos ayında bitmesi gereken Toplu Sözleşme sürecinde roller baştan memur ve emeklisi aleyhine belirlenmiştir. 8. dönem Toplu Sözleşmede dikkat çeken hususlardan birisi önceki dönemlerden farklı olarak ilk kez hükümetin Hakem Kuruluna başvurmasıdır.” şeklinde konuştu.
Hakem Kurulu’na Eleştiri: “Noter görevi görüyor”
Kozan, Toplu İş Sözleşmesi sürecinde ilk kez hükümetin Hakem Kurulu’na başvurduğunu belirterek kurulun tarafsızlığının tartışmalı olduğunu söyledi.
Başkan Kozan şu ifadelere yer verdi:
“Hükümetin başvurduğu ve üyelerinin çoğunluğunu atadığı Hakem Kurulunun,2027 yılının ilk altı ayına 1 puan eklemesinden, kurulun kamuoyunda güvenilirliğinin ve tarafsızlığının tartışılmasının önüne geçilmek istendiği anlaşılmaktadır. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Hakeme ne bizim ne de kamu görevlilerinin zerre miktar inancı da güvenci de yoktur.” diyerek hakeme gitmeyeceklerini, hükümetin gitmesi gerektiğini söyleyerek hükümete yol göstermiştir. Ali Yalçın, önceki dönemlerden farklı olarak gelecek tepkilere karşı aslında taktik değiştirmiştir. Hakem Kuruluna inanmadığını belirten Memur-Sen ve Kamu-Sen arka bahçesi oldukları siyasi iktidar tarafından verilen talimatlar gereği “TIPIŞ TIPIŞ” kurula üye göndererek kurulun toplanması gereken çoğunluğu sağlamıştır.”
“Kamu Çalışanları Artık Bu Sömürüye Dur Demelidir”
Açlık ve yoksulluk sınırına dair rakamlarını hatırlatan Kozan, tüm kamu çalışanlarını mücadeleye çağırdı:
“1 Milyondan fazla üyesi olan Memur-Sen ve 560 bin üyesi olan Kamu-Sen başta kendilerine üye olan, Ağustos sıcağında Ankara’ya getirdiği on binlerce üyesi olmak üzere milyonların geleceğini, alın terinin karşılığını insafsız Hakem Kuruluna teslim etmiştir. Bir de toplantı başına günlük üye başı 5.266 TL huzur ücreti alacaklar. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun 2025 yılı Ağustos ayı için açıkladığı rakamlara göre açlık sınırı 28 bin 444 TL, yoksulluk sınırı ise 87 bin 910 TL olmuştur. AKP iktidarının uydurma düşük enflasyon oranlarını açıklayan TÜİK, faiz, bütçe, vergi, yandaş ve yancı sendika işbirliği ile oynanan Toplu Sözleşme müsameresi ile yıllardır bilinçli bir şekilde uygulanan politikalar sonucu bugün çalışan memur yoksulluk sınırının altında, emeklisi de açlık sınırı altında maaş alarak sefaletle mücadele etmektedir. Kamu çalışanları artık bu sömürüye dur demelidir. Başka bahara ertelenecek ne zamanımız ne de halimiz kaldı.”
