Önceki gün, Gazeteciler Cemiyeti yönetimi olarak, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban'a bir kutlama ziyareti gerçekleştirdik.

Belediye'nin yeni binasını da, ilk defa bu ziyarette görme fırsatı buldum. Bulmaz olaydım mı diyeyim, görmez olaydım mı? İnanamadım, yuhh dedim. CHP'li bir belediye başkanı olarak görevini yerine getirirken, burada günlerini, gecelerini geçirecek olan Semih Balaban için de üzüldüm. Ne kadar görev aşkı da olsa, diğer yandan da her gün insanın ayakları geri geri gider bu binaya gelirken. Gerçekten abartmıyorum, bu binayı görenler anlayabilir beni ancak.

Otoparkta arabanızdan indiğinizde, geniş bir park alanı ve sol tarafta büyük bir rölyef karşılıyor sizi. Rölyef evet büyük ama, burada Atatürk nedense küçük olarak resmedilmiş. Olsun, biz onun dünyaya sığmayan büyüklüğünü çok çok iyi biliyoruz nasılsa. Yunusemre Belediyesi binasının içerisine adım attığımda bir yandan zaman tünelinde geçmişe yolculuk yapmış gibi oldum, diğer yandan da sanki Topkapı Palace Otel'e girmiş gibi hissettim. Tam bir otel lobisi. Kocaman bir masa, işlemeli oymalı bir koltuk, koltukta oturan personel minnacık kalmış. Bekleme tarafı ise o kadar rahat koltuklar ki, sabah gel akşama kadar vakit geçir. Işıl ışıl parlıyorlar, süslü püslü, altın rengiyle bezeli. Daha girişte, altın varaklar karşılıyor sizi. Otelde yerleşeceğim odaya işlemlerimi yaptırıyor gibi bir hisse kapıldım.

Neyse, ziyarete geldim ya başkanlık katına çıktım asansörle, modern bir şekilde.

Başkan Semih Balaban'a ziyaretçi trafiği çok yoğun, malum yeni seçildi, kutlamak için gelenlerle dolu odası. Makam odasının kapısı açık. İçeriye girdiğimde gözlerim kamaştı. Nereye oturayım, nerede daha rahat ederim bir an onu düşündüm. Birkaç koltuk takımı, oymalı, varaklı. Kocaman bir çini soba. Büyük büyük sehpalar. Tavanda yine altın sarısı metal süslemeler. Çini vazolar büyük büyük, varaklı. Kendimi sanki böyle kıymetli eşyalarla dolu bir odaya girmişim de yanımda da küçük çocuğum var, aman ona çarpmasın, buna dokunmasın tedirginliği. Vallahi bu hisler içerisindeyim. Çoğu insanın evini döşerken, belki maddi imkanlardan alamayacağı ya da bu çok mu klasik, tarihi eser gibi kalır diyeceği eşyalarla dolu. Gözüm, bir kavuk ve bir kaftan aramadı değil, bu odayı tamamlardı. Bir kılıç bir kalkan belki vardı ama, o kadar eşyanın arasında görememiş olabilirim.

Neyse, Başkan Balaban'ın makam masasının önündeki koltuğa oturdum, baktım ki bir bel yastığı. Meğer, bunlardan çokmuş makamda, eski başkan için. Semih Başkan konuşuyor, anlatıyor, bir yandan onu dinliyorum ama bir yandan da salonun diğer tarafında kalan koltuk takımlarını inceliyorum. Sanki Dolmabahçe Sarayı gibi. Sonra bir anda aklım Beştepe'ye gidiyor, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne. Burası böyleyse, orası nasıldır diyorum. Aklımda deli sorular. Kısacası, Yunusemre Belediyesi binasında varaklanmadık yer kalmamış. Semih Başkan, konuşmasının bir bölümünde belediyenin borcunu söylediğinde, dilimi yutacaktım, bu varaklar keşke gerçek altından olsaydı da satılıp bu borçlar ne güzel denirdi diye bile düşündüm.

Hani bazen diyoruz ya, "Gülüyoruz ağlanacak halimize" diye. Hah işte durum aynen bu şekilde. Ne gerek var bu kadar ihtişama, gösterişe, har vurup harman savurmaya. Bir taraftan tasarruf tedbirleri de, diğer taraftan bol kepçeden harca, bu kadar borç yap. Şimdi bana, o eşyalar eski başkanın özel eşyaları diyenleriniz olabilir ama, bu makam onun şahsi makamı değil. Seçimle gelenin oturduğu bir makam. Sen burayı kendi zevkine göre de bu kadar ihtişamlı dekore edemezsin. Bu binayı daha modern bir şekilde yapmak varken, bu tarz yapamazsın. Sen o koltuktan kalktığında yerine oturacak kişiyi böylesi bir çalışma ortamına mecbur kılamazsın. Daha da ötesi, vatandaşın verdiği paralarla yapılan binayı bu şekilde yapamazsın.

Semih Başkan, "Şu anda bir kuruş para harcayamam" diyor yeni bir dekor için. Mecburen sanki başka birinin kıyafetini giymiş de eğri durmuş gibi bir ortamda şu an Başkan Semih Balaban. Belki o çok fazla takılmıyor, hizmet aşkıyla yeni bir yapılanmanın, planlamanın, nasıl hizmet edebilirimin derdinde. Sadece, fazla ışıltıdan biraz gözleri yoruluyor olabilir. Tekrardan kendisini kutluyor, başarılar diliyorum Semih Başkan'a. Çıktığı yol zorlu olabilir ama, yıllardır çeşitli kademelerde görev yapmanın getirdiği birikimiyle ve görevini layığıyla yapacak isimlerle kuracağı ekibinin de desteğiyle üstesinden gelir inşallah diyorum.

Eğer bir gün yolunuz düşer de Yunusemre Belediyesi'ne giderseniz, ne yazmak istediğimi, yazmak isteyip de yazamadıklarımı siz daha iyi anlayacaksınız. Biraz hesap biraz kitap, Biraz izan biraz vicdan herkese lazım diyorum.