SES Manisa Şube Başkanı Figen Pehlivan Demirel'in açıklaması şöyle;

Son bir kaç haftadır gündemimize oturan COVİD (Corona Virüs)aslında 3-4 ay önce Çin de kendini göstermişti. Salgın belirtileri Çin'den başlayıp sınırları aşarak Avrupa'ya ve oradan tüm dünyaya yayılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından PANDEMİ olarak açıklanan hastalığa karşı bizim ülkemizde sanki bize hiç uğramayacak gibi rahat davranıldı. Geldiğimiz süreç ve daha sonrası yaşanacaklar gerekli adımlar atılmazsa bir felakete sürüklendiğimizin göstergesidir.

Özellikle Avrupa ülkelerinde uygun önlem alınmazsa yaşanan can kayıplarının nasıl olduğunu görüyoruz. Hem ülke çapında hem de ilimizde maalesef ki benzer şekilde sürece müdahale edilecek önlemler alınmamaktadır. Daha salgının ilk günlerinde Türk Tabipler Birliği ve SES sendikamız hem merkezi düzeyde hem de illerde yöneticilere gerekli uyarıları yapmış ve önlemlerin alınmasını talep etmiştir. İlimizde İl Sağlık Müdürlüğü, Merkez Efendi Devlet Hastanesi Başhekimliği, CBÜ Hafsa Sulatan Hastanesi Başhekimliği ile görüşülmüştür. Şehir Hastanesi yönetimi randevu talebimizi karşılamamıştır.

Sağlık Bakanlığından başlamak üzere merkezi ve yerel olarak tüm sağlık yöneticileri maalesef ki bu sürecin yönetiminde idari anlamda da yetersiz kalmıştır. Pandemi kurulları, iş güvenliği kurulları zamanında oluşturulup işlevli hale getirilememiştir. Ayrıca yönetimlerce alınan kararlar, uygulanacak yöntem ve planlamalarla ilgili şeffaf bir süreç işletilmediği için sağlık emekçileri büyük bir korku ve kaygı ile baş başa bırakılmış , soruları yanıtsız kalmıştır. Hastanelerde hasta kabulüne bile

sınırlama getirilmemiştir. Hele Aile sağlık merkezleri hiç düşünülmemiş ve koruyucu önleri almak işe oradaki çalışanlara bırakılmıştır. Bu da işyerlerinde hem çalışanlar hem de hizmet alanlar içerisinde bulaşa neden olmuştur.

Daha ilk günden beridir süren kişisel koruyucu ekipman(cerrahi-N95 maske, siper, gözlük, boks önlüğü, tulum,vs) eksikliğimiz devam etmektedir. Maksimum 4 saat kullanılması gereken maskeler 8-12 saat kullanılmak üzere çalışanlara dağıtılmakta. Üstelik son günlerde bağış adı altında kurumlara gelen malzemeler merdiven altı üretim dediğimizi yöntemle üretilmiş, denetimlerden geçirilerek uygunluğu alınmamış, malzemeler çalışanlara dağıtılmaktadır. Bu malzemeler bulaş riskini daha da artmaktadır. Ayrıca bu kişisel koruyucu ekipman dağıtılırken çalışanlar arasında ayrımlar

yapılmaktadır. Özellikle taşerondan geçme temizlik görevlisi, hasta bakıcılara, veri elemanlara bu malzemeler bile neredeyse hiç verilmemektedir.

Sağlık emekçilerinin çalışma saatlerinin düzenlenmesine çok geç karar verilmiş kronik hastalığı olan ve risk grubundaki arkadaşlarımız hala çalıştırılmakta yada yıllık izinler kullandırılmaktadır, idari izinli sayılmamaktadır.

Daha sayılabilecek pek çok olumsuzluğa rağmen sağlık emekçileri görevlerinin başında hizmet sunmaya devam etmektedir. Bu süreçte ilimiz de de sağlık emekçisi arkadaşlarımızda COVİD pozitif olgular görülmüştür. Canla başla bu hizmeti veren biz sağlık emekçileri de elbette hem kendi sağlığı hem halkın sağlığı için gerekli önlemlerin alınıp bu süreci mümkün olduğunca en az zararla atlamak istiyoruz.

COVİD bize aslında şunu göstermiştir; Sağlık Sistemimiz bu tür bir saldırıya hazır değildir.

Sağlık kurumları karı hedef alan işletme mantığı ile yürütülmekte, halkın sağlığını ve sağlık emekçilerinin sağlığını öncelikleyen bir yapıda değildir. Kapatılan SSK ilaç fabrikalarına, Sümerbank

 (maske, bone, önlük üretmek için)gibi KİT'lere ne kadar ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır. Bu süreç sağlık sistemimizi yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini göstermektedir.

Daha fazla kayıplar yaşanmadan , daha güvenli hizmet sunmak ve halkın sağlığını da korumak için taleplerimizin vakit kaybetmeden yerine getirilmesini istiyoruz;

Tüm sağlık emekçilerine güvenilir ortamlarda üretilmiş yeteri kadar Kişisel Koruyucu Ekipman dağıtılmasını,

Bütün sağlık çalışanlarının testten geçirilmesini

İş yerlerinde dağıtılan yemekler hijyenik ve besleyici olmasını,

Kurumlarımıza ulaşım için servisler ayarlanmasını, evlerine gidemeyecek sağlık emekçileri için konaklama yerlerinin ayarlanmasını

Çalışma saatleri 12 saati geçmeyecek şekilde planlayıp personel sayısı arttırılmasını

Sağlık çalışanlarının giyinme odalarına florasanlı ışık konulmasını

Sağlık iş kolunun riskli birim kabul edilip yıpranma payları düzenlenmesini, tüm sağlık

emekçilerinin ek ödemelerinin 3600 üzerinden yapılmasını,

Özellikle bulaşan olan arkadaşlarımıza iş kazası ve Meslek hastalığı raporlarının düzenlenmesini

Alınan kararlar ve hasta olan sağlık emekçileri ile ilgili bilgi verilmesini ve şeffaf davranılmasını istiyoruz.

Biz sendika olarak işyerlerinde olumsuzluklara müdahale ederken bir yandan da merkezde ki hastanelerde yoğun bakım ve acil servisler de çalışan arkadaşlarımıza uzun çalışma sürelerinde azda olsa katkı sunacak atıştırmalıklar, yiyecekler dağıtıyoruz

1 nisan çarşamba günü ilk kaybımız olan İstanbul Tıp Fakültesinde Prof.Dr. Cemil Taşçıoğlu nezdinde tüm kaybettiğimiz sağlık çalışanlarımız adına CBÜ Hafsa Sultan Hastanesi önünde ve diğer işyerlerinde çalıştığımız birimlerde 1dk. saygı duşumuzu yaptık. Üzülerek görüyoruz ki kayıplarımız ve hasta arkadaşlarımızın sayısı giderek artıyor.

Biz sağlık emekçileri bu süreci hem çalışarak, hem eksikliklere karşı mücadele ederek hem de dayanışarak yaşıyoruz.

SES'imizi duyurmak ve geleceğimize sahip çıkmak için gerekli önlemlerin alınması öncelikli talebimizdir.

Biz yaşatmak için yaşamak istiyoruz..."

Editör: TE Bilişim