Kahramanmaraş’ta medyana gelen depremin görüntüleri izleyenleri dehşete düşürdü. Depremde bazı görüntülerde, toprak zeminin adeta deniz gibi dalgalanması, işin uzmanlarınca ‘Zemin sıvılaşması’ olarak açıklandı. Ovalık arazilerde yapılan binaların, zemin sıvılaşmasından daha fazla etkilendiğine ilişkin açıklamalarda bulunan Manisalı jeoloji mühendisi Ali Aykut Ece, Manisa’nın tamamında bu tür yapıların fazla olduğuna dikkat çekti. Ece, “Bunun Alaşehir’i, Sarıgöl’ü, Merkez’i, Demirci’si, Yunusemre’si, Şehzadeler’i yok. Manisa’da da ovalık kesimlerin tamamında böyle bir risk vardır. Manisa’nın tamamı için geçerli bu söylediklerim. Ovalık kesimdeki yapıların tamamı için risk var. Yeraltı suyu seviyesinin yüzeye yakın olduğu özellikle kumlu zeminlerde bu sıvılaşma gerçekleşir. Onun üstüne yapılacak yapılarda da zemin etüdü doğru yapılmazsa sonuçları ağır olur.” dedi.

Burhan AKDEMİR

Manisalı jeoloji mühendisi Ali Aykut Ece, Kahramanmaraş depreminde de etkili olan zemin sıvılaşmasının yıkıcı etkilerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Deprem anında zemin sıvılaşması olayının, bölgedeki yeraltı sularına ve zemin karakterine bağlı olduğunu ifade eden Ece, Manisa’nın tamamında bu riskin bulunduğuna dikkat çekti.

Ece sözlerini şöyle sürdürdü: “Manisa’da da ovalık kesimlerin tamamında böyle bir risk vardır. Manisa’nın tamamı için geçerli bu söylediklerim. Ovalık kesimdeki yapıların tamamı için risk var. Bunun Alaşehir’i, Sarıgöl’ü, Merkez’i, Demirci’si, Yunusemre’si, Şehzadeler’i yok. Deprem olduğu anda ‘Dur ben Alaşehir’i vurayım da başka yerleri es geçeyim’ demiyor. Ege Bölgesi’ndeki Salihli, Alaşehir ve eski Manisa ovası en verimli yerler tarım açısından. Ama şu anda tüm tarım arazileri imara açıldı ve binalar dikildi.”

‘YA 2 -3 KATLI BİNA, NE OLACAK?’ ÖNGÖRÜSÜNDE BULUNURLARSA SONUÇLARI AĞIR OLUR

Yeraltı suyunun yüzeye yakın olduğu yerlerde sıvılaşmanın olabileceğine değinen Ece, “Yeraltı suyu seviyesinin yüzeye yakın olduğu özellikle kumlu zeminlerde bu sıvılaşma gerçekleşir. Onun üstüne yapılacak yapılar da zemin etütleri yapılırken, zemin etütlerine bu konuya yönelik uyarı varken, işin statiğini, statik projesini çözenler bunu dikkate almazsa, ‘Ya 2 -3 katlı bina, ne olacak?’ öngörüsünde bulunurlarsa sonuçları ağır olur. Sadece projeciler değil, müteahhitler de bu işin içinde. Onlar da savsaklarsa ağır sonuçlarla karşılaşırız.” dedi.

GÜZELYURT ÖRNEĞİ

Manisa’da ovaya yapılan yapıların çokluğunu örneklerle açıklayan Ece, şöyle devam etti: “Güncel siyasi politikalar nedeniyle veya belediye meclislerindeki abilerimizin, büyüklerimizin kendi rantları uğruna bu yaşandı. Güzelyurt kaç yıllık mahalle? Hadi 20 yıllık diyelim. Buralar bağ bahçeydi. İnsanlar tulumba ile su çekiyordu. Tulumbayla su çekilecek kadar yukarıdaydı yeraltı suyu. Her bağda bir tulumba vardı. Burası ovalık bir bölge. Burası yapılaşmalara açıldı. Şöyle bir şey de var. Tekniklerini, yöntemini, oluşabilecek depremin ivme değerini, hesaba katıp bilimsel anlamda yaklaşılırsa projeye ona göre de çözüm üretilir. Ama standart tip projeyi, kalkıp da Güzelyurt’ta, Muradiye’de uygularsan, uygularken de zeminle projeyi birbirine bağlamazsan, sonucunda büyük yıkımlar olur.

MEZAR SATIN ALIYORUZ

25 yıllık jeoloji mühendisi olduğunu dile getiren Ece, 2012 yılından bu yana sürekli deprem konusunu gündemde tutmaya çalıştığını söyledi. Depremin popüler bir olay olmadığını kaydeden Ece, “Deprem bir beladır. Bu yüzen de kimse bunu sürekli gündemde tutmak istemez. Sürekli gündemde tutulursa, buna yönelik çözümlerin de üretilmesi lazım. Bu çözümler de üretilemediği için, kazanç odaklı bakıldığı için gündemde tutulmuyor. Vatandaş olarak bizlerin de suçu var. Falan müteahhit yapıyorsa sağlamdır algısı var. Yok öyle bir şey. Şüphe duyacaksın. Mezar satın alıyoruz. Kendi mezarlarımızı satın alıyoruz. Yaptığımız iş bu. Başka bir şey değil.” ifadelerini kullandı.

‘GETİRME BENİ ORAYA, İMZALA O PROJEYİ’ DENİLEN BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ

Deprem öncesi yapılması gerekenlerle ilgili söylenecek çok şeyin olduğunu belirten Ece, “Söylenecek çok şey var. Ancak söylemekle bir yere varamıyoruz. Öngörülerimiz var. Hepsini dile getiriyoruz. Popüler bir konu olmadığı için dikkat çekmiyor. Ne siyasiler, ne vatandaş, ne projeci, ne müteahhit, ne ilgili belediyeler, hiçbirinin umurunda değil. Belediye başkanının aşağıdaki memura telefon açıp, ‘Getirme beni oraya, imzala o projeyi’ denilen bir ülkede yaşıyoruz. Ne söylersek söyleyelim bir işe yaramıyor.” şeklinde konuştu.

ZEMİN SIVILAŞMASI NEDİR?

Zemin sıvılaşması ya da zeminde sıvılaşma yeraltı su seviyesi altındaki tabakaların geçici olarak mukavemetlerini kaybederek, katı yerine viskoz sıvı gibi davranmalarıdır. Sıvılaşma, deprem gibi dinamik yüklemeler altında, gevşek daneli zeminlerde (kumlu-siltli zeminler) görülen bir olaydır. Genellikle, yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu yerlerdeki yakın zamana ait olan sıkışmamış kum ve siltlerin sıvılaşma potansiyeli yüksektir. Bunun yanında akarsuların yığdığı kumlar, boyutlarındaki düzgünlük nedeniyle sıvılaşma potansiyeline sahiptirler. Yeraltı su seviyesinin yüzeye 10 m den daha yakın olması da sıvılaşma tehlikesini arttırır. Buna karşılık yer altı su seviyesinin 20 m’den daha derinde ve sıkı zeminlerde sıvılaşma potansiyeli azdır. 

Editör: Onur Yılmaz