Manisa'da yaşanmış ilginç olayları derlediğimiz yazı dizisine bir kölelik davası ile devam ediyoruz...
Manisa, Osmanlı döneminde sadece sarayları ve kültürel zenginlikleriyle değil, sosyal yaşamıyla da dikkat çeken şehirlerden biriydi. 17. yüzyılda bu kentte yaşayan insanlar, hem günlük hayatın hem de hukuki düzenin karmaşıklığı içinde yaşıyorlardı.
Sicil kayıtlarında yer alan ilginç bir olay ise köleliğin sadece ekonomik bir ilişki olmadığını, aynı zamanda sosyal bir çatışma alanı da oluşturduğunu gösteriyor.
Köleler ve Manisa’nın Sosyal Hayatı
O dönemde köleler, sahiplerinin mülkiyetindeydi ve bir mal gibi alınıp satılabiliyor, miras yoluyla varislere geçebiliyordu. Ancak sicil kayıtları, bu sahiplik hakkının çoğu zaman tartışmalı olduğunu gösteriyor. Köleler, bazen başka birinin eline geçtiğinde mahkemelerden çıkacak kararı beklemek zorundaydı.
Manisa’da Dört Kez El Değiştiren Köle
Manisa’nın Dilşikar Mahallesi’nde yaşayan El-hac Mustafa bin El-hac Resul adlı kişi, kölesini başka birinin yanında görünce dava açtı.
Ancak olay burada bitmedi: Köle, asıl sahibinden sonra dört kez el değiştirmişti. Her seferinde alıcılar, köleyi kendilerinden önceki kişiden aldıklarını öne sürerek mahkemeye çağrıldı.
Nihayet, mahkeme köleyi gerçek sahibine geri verdi ve bu kez, köleyi satın alan herkes parasını geri almak için birbirine dava açtı.
Köleler Sadece Şehirde Mi El Değiştiriyordu?
Sicil kayıtları, bazı kölelerin Manisa’ya başka şehirlerden getirildiğini de ortaya koyuyor. Ancak bu kölelerin gerçekten satılmak için mi getirildiği yoksa kaçırıldığı konusu belirsiz. Dönemin şartlarını fırsat bilen kişiler, bu belirsizliği kendi avantajlarına çevirebiliyordu.
Azat Edilen Köleler ve Itıknameler
Azat edilen kölelere el yazısıyla ya da sözlü olarak verilen “ıtıkname”ler, onların özgürlüklerini güvence altına alıyordu. Eğer bu belge verilmezse ya da azat eden kişi vefat ederse, köle haklarını mahkemede arayabiliyordu. Kimi zaman azat edilmiş köleler, yazılı belge olmasa bile şahitler aracılığıyla hakkını talep edebiliyordu.
Kadın Köleler: Cariyeler
Erkek köleler kadar kadın köleler de yaşamın bir parçasıydı. Cariyeler, uygun koşullar oluştuğunda azat ediliyor ve özgür bir hayat kurma şansı yakalıyordu.
Manisa sicil kayıtlarındaki bu olay, sadece Osmanlı döneminde köleliğin hukuki ve sosyal boyutlarını değil, aynı zamanda dönemin insan ilişkilerini, sahtekârlık ve adalet mekanizmalarını da gözler önüne seriyor. Bu olay, geçmişin karmaşık sosyal dokusunu anlamak için eşsiz bir kaynak niteliğinde.