Ege Bölgesi'nin incisi Manisa, sadece üzümü ve mesir macunu ile değil, yöresel kahve kültürüyle de dikkat çekiyor.
Özellikle Osmanlı döneminden günümüze uzanan bir gelenek, Manisa mutfağını ve sosyal hayatını süslemeye devam ediyor: Cilveli Kahve. Bu kahve hem lezzeti hem de öne çıkan bu kahve, kentte önemli bir yere sahip. Peki, Cilveli Kahve’nin hikayesi ne? Gelin, bu eşsiz geleneği size yakından tanıtalım!

Cilveli kahvenin hikayesi
Manisa’nın ünlü Cilveli Kahvesi , Osmanlı döneminde şehzadeler için özel olarak hazırlanırken, zamanla gelinlik kızların evlenmek istedikleri erkeklere duygularını anlatmasının yolu haline gelmiş. Rivayete göre gelinlik kızlar gönüllüyse kahveye çifte kavrulmuş badem ekleniyor; bu küçük dokunuş, karşı tarafa sessiz bir “evet” mesajı anlamına geliyor.
Eğer kahve normal şekilde sunulursa, kızın gönlü olmadığı anlaşılıyor ve baba kızına sormadan teklifi reddedip kızlarını isteyen kişiye vermiyor.
Yani cilveli kahve geçmişin izlerini taşıyan ve anlamlı bir hikayesi olan Manisa’nın simge lezzetlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Cilveli kahvenin hazırlanışı
Kahvenin hazırlanışı da ayrı bir özen gerektiriyor. Bademler bakır tavada kavruluyor ve dövülerek susam tanesi boyutuna getiriliyor. İsteğe göre tatlı veya acı badem kullanılıyor; çok az tarçın ve muskat ekleniyor. Hazırlanan karışım, kahvenin köpüğünün üzerine serpiştiriliyor ve fincana eşsiz bir aroma katıyor. Ancak bademlerin fincanın dibine çökmemesi için çifte kavrulmuş olması şart!
İkram sırasında bademler, fincanın yanına bırakılan çay kaşığıyla yenir ve ardından kahve içilir. Cilveli kahvenin bu özel sunumu, her zaman olduğu gibi “Kırk yıl hatıra bedel” olarak anılıyor.

Manisa’nın geleneksel kültüründen gelen Cilveli Kahve, sadece bir içecek değil; aşkın, kültürün ve tarihî ritüelin birleştiği bir simge. Her fincan, geçmişin izlerini bugüne taşıyor ve Manisa’yı ziyaret edenlere unutulmaz bir lezzet deneyimi sunuyor.





