Bu aralar hepimizin yapabildiği gibi benim de tek aktivitem arkadaşlarımla kahve içip sohbet etmek… Onlarla yaptığım sohbet ya da gündem de ne varsa aslında köşe yazımın konusunu oluşturuyor.

Son günlerde gördüğüm ve yaptığım sohbetlerde de bazı konu başlıklarının insanları çok fazla yorduğunu gördüm. Gelecek kaygısı, güvenlik ve belki de herkesin kanayan yarası olan aile.

İnsanları dinlemek, onları dinlerken yaşadıkları şeyleri anlamaya çalışmak, hayatlarının o kırılma noktalarını duymak bazen insanı şaşkına çeviriyor. Oysa dışarıdan her şey ne kadar da sorunsuz ve toz pembe gözüküyor.

Arkadaşlarımı dinlerken, birbirimize belki de en ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda sanki büyük bir çaba sarf ederek birbirimizden uzak duruyoruz. Oysa ne kadar çok ortak noktaya sahibiz.

Ataerkil bir toplum olduğumuz için, aile içi ilişkilerde ne çok sorunla karşı karşıya kalıyoruz.

Ne yazık ki ülkemizde erkeklerin hataları görmezden gelinirken, kadınlar hata yaptığında ondan kötüsü olmuyor…. Böyle bir ülkeyiz maalesef ki, en ufak bir şey de aşağılanıyor, kırılıyor, dökülüyoruz. Hata yapma payın bile yok. Hele biraz sesin çıkan bir bireysen, “Aa öyle şey denir mi? Ne kadar ayıp” deniliyor.

Bugün kadınlar susuyorsa, cevabı çok basit aslında: Erkek egemen dediğimiz aile yapısında… Kadınlar hep susmalı ve kadınlar ne anlar ki değil mi?

Ülkemizde kadınlar, karanlıkla çocukken o temel yapı dediğimiz ailelerinde tanışıyor. Aileler kız çocuklarına susmayı, sindirilmeyi, görmezden gelinmeyi öğretiyor. Kız çocukları sürekli narin ve korunması gereken varlıklar olarak görülürken, erkeklerde tam tersi oluyor. Kadınların savunulmaya ve korunmaya ihtiyacı yoktur. Herkes bir birey olarak kendini gayet savunabilir ve koruyabilir. Erkekler de aynı şekilde. Yani erkekte kadında eşittir.

Nazikliği, nezaketi, naif olmayı sadece kadından bekleyen insanlık, yine her şeyi kadından bekliyor. Yemek yapmasını, çocuk bakmasını, çalışmamasını ve daha nice sayabileceğim şeyleri kadınlardan talep ediyorlar. Kadınların hiçbir alanda var olmalarına dayanamıyorlar ve onları silmek için yollarına taşlar koyup engel oluyorlar. Yani kadın hep susmalı ve sinmeli…

Bu anlattığım şeyler Türkiye’nin gerçeği. Görmezden gelmeyin, görmezden geldikçe, sustukça bütün her şey üst üste yığılır, hiçbir şeyi toparlayamayız. Bu yüzden bir an önce iki yüzlü davranan insanlık sıfırlanıp fabrika ayarlarına dönmeli!