Bizim ülkede insanlar,
En büyük baraj.
En uzun köprü.
En büyük havalimanı.
En yüksek gökdelen.
En büyük liman.
En büyük hastane.
En büyük adliye sarayı gibi
Mühendislik ve mimarlık gerektiren
İnşaat işleri ile övünüp durur.
" EN’LER” ile mantıksız bir şekilde
Övünç duyarız!
En büyük inşaat işlerini yapmayı beceririz de
En güzel,
En iyisi,
En doğru, işlerde nal toplarız!
Ülke insanı olarak
“EN BÜYÜKLER” İLE övünme TAKINTIMIZ VAR.
Örneğin, Türkiye’de kulüp taraftarları
3 büyük dediğimiz
Fenerbahçe.
Galatasaray.
Beşiktaş, futbol takımlarıyla övünür,
Bunun sonucunda birbirimize sevgi gösterisi olarak,
“ EN BABA DÖNER BIÇAKLARI” ile saldırırız
Hakikat şudur ki, Bizim en büyük dediğimiz
3 BÜYÜKLER,
Katrilyon borçlar ve sportif yetersizlikte
Avrupa da en küçük işlem görür!
“EN BÜYÜK” göreceli kavramdır.
İktidar yanlıları Cumhurbaşkanımızı,
“EN BÜYÜK”, Dünya lideri görürken.
Dünya aleminin,
Bu büyüklüğün farkına varmaması KÖRLÜKTÜR!
Görmeyenin gözüne, gözlük.
Eline sözlük!
Geçmişte
ORTA ASYADA Kİ PAGANLIK YAŞAMIMIZDAN
Olsa gerek.
“ EN BÜYÜĞE”, tapınma, “EN BÜYÜĞÜ” yaratma
İç güdümüz genlerimize işlemiş!
Oysa
Yeryüzünde en büyük ANAYASAYI.
En büyük eğitim ve sağlık sistemini
En büyük, “GENOM” projesini,
En büyük “DİRİM BİLİMİNİ”,
En büyük tarımı
En büyük ekonomiyi vb.vb. yaratma derdimiz hiç olmamış.
1000 odalı, en büyük saray inşa etmişiz.
İçerisine en büyük “ ORTAK AKLI “ koymamışız.
En büyük hediye uçağı almışız,
En büyük ayıp olduğunu kabul etmemişiz.
En büyük yüz kızartıcı olaylardan biri olan
RÜŞVET bizde rutin işlerden biri haline gelmiş.
En büyüğümüzden, en küçüğümüze kadar
KAN KIRMIZI olmuşuz!
Benden, selam olsun Bolu beyine!
Kısacası,
Çimento, toprak, çakıl, tuğla, demir, çelik ile
Yapılan inşaat işlerini en büyük işler olarak görmüşüz de
Güher & Süher Pekinel Kardeşler gibi
Sanatçıları, büyük sanatçı olarak görmemişiz!
DNA onarımı çalışmasıyla Nobel kimya ödülü alan
Türk bilim adamı Aziz Sancar’ı, onarımdan ötürü terzi sanmışız!
Eh,
Betonlaşan bir bedenin ve donmak üzeri olan
Kafasından ne beklenir?
“ Görsel en büyüğe şartlanmış beyinlere, ileri teknoloji
Mikroçip taksan nafile.
Uzaya kendi uydularımızı, kendi yazımlarımızla ve
Ürettiğimiz roketlerle göndermediğimiz sürece
“EN BÜYÜKLER KULÜBÜNE “ giremeyiz.
En büyükler ile övünecek isek
İş’e “ATATÜRK’Ü “ anlamak ile başlayalım.
Türkiye’yi “ İstanbul havalimanından” göklere uçuracak
“ ATA UÇAĞIDIR”