Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Diyanet Akademisi Başkanlığı Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi’nde konuştu.

Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem aday din görevlileri mezuniyeti dolayısıyla konukları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylesine güzel bir atmosferde, böyle anlamlı bir program münasebetiyle gönüllerimizi kavuşturan Rabbime hamd ediyorum. Diyanet İşleri Başkanımıza ve Diyanet yönetimine de bu güzel buluşma için ayrıca teşekkür ediyorum. Bugün Diyanet teşkilatımız ve din görevlilerimizin mesleki eğitimi adına gerçekten önemli bir merasim yapıyoruz. Aslında uzun yıllara sâri bir emeğin ve projenin meyvesini almanın mutluluğunu hep birlikte yaşıyoruz” dedi.

İslam’ı Türk’ten, Türkü de Din-i Mübin-i İslam’dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Son dönemde Türkiye karşıtı kimi çevreler tarafından aynı amaca hizmet eden çift kulvarlı bir kampanya yürütüldüğünü görüyoruz. Bunlardan ilki, lümpen faşistlerin gündeme getirmeye çalıştığı 'İslamsız Türklük' tanımlarıdır. Milletimizin İslam’a ve Kur’an’a hizmetle geçen bin 300 yıllık şanlı tarihi bu şekilde yok sayılmaya çalışılıyor. Böylece milletimizi ayakta tutan, milletimize asli kimliğini kazandıran tarihi, kültürel ve beşeri değerleri tahrip edilmek isteniyor” dedi.

 İslam’ın gaza ruhunu taşımayan bir Türklük tanımının ve projesinin aslında Türk milletini müzeye kaldırma, folklorik bir öge haline getirme teşebbüsü olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada gaye milletin mayasını bozmak, dışarıdan sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek, mümkünse teslim almaktır. Kampanyanın ikinci kulvarında ise farklı maskeler altında sahnelenen 'şeriat' düşmanlığı vardır. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir. İnanıp inanmamak, yaşayıp yaşamamak elbette bir tercih meselesidir ama dinin emirlerine dil uzatmak başka bir konudur. Dahası her iki tartışmanın da Kelime-i Tevhit'ten habersiz, 'elifi görse mertek zanneden' cahil cühela kesimlerce köpürtülmesidir. Düşünebiliyor musunuz bu ülkenin hukuku savunmakla görevli olan kimi baroları çıkıyor, Kelime-i Tevhit lafzının yazılı olduğu bayraktan rahatsız oluyor, hatta son derece edepsiz ifadelerle suç duyurusunda bulunabiliyor. Bu ülkenin kendini sanatçı diye tanımlayan kimi şahsiyetleri, inancını dosdoğru yaşamaktan başka gayesi olmayan milyonlarca vatandaşımızı gerici, yobaz, mürteci diyerek tahkir edebiliyor. Bu ülkenin en büyük siyasi partisinin genel başkanı, çocuklara din eğitimi verilmesine 'Orta Çağ zihniyeti' deme gafleti gösterebiliyor. Milletimizin evlatlarına mukaddes kitabını, peygamberini, inanç değerlerini öğretmesi karşısında bunları adeta hafakanlar basıyor. Bu tür menfi örnekleri daha uzatmak mümkündür. Yaşadığımız her hadisede şu acı verici duruma daha fazla şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı.

"MODERNLİĞİ VE İLERLEMEYİ BİR GARDIROBUN İKİ KAPAĞI ARASINA HAPSETTİLER”

DEAŞ’ın bombacıları yakalandı DEAŞ’ın bombacıları yakalandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Maalesef, ülkemizde özellikle tek parti dönemiyle başlayan, daha sonra vesayet dönemlerinde artan “kimliksizleştirme” politikaları, bu toprakların nasıl vatan kılındığını bilmeyen, milletimizi millet yapan hasletlere bigâne olan, Türkiye’ye dair hiçbir tasavvuru, hiçbir emeli, hiçbir endişesi olmayan zihni ve kalbi sömürgeleştirilmiş bir güruh ortaya çıkarmıştır. Bu güruhun ayırıcı vasfı, cehaletinden kaynaklanan kibridir, nobranlığıdır, kendi insanına karşı hiçbir had-hudut tanımamasıdır. Bunlar bir kez olsun içinde yaşadığı toplumu; tarihi, inancı, kültürü ve kutsallarıyla anlamaya hiç uğraşmadılar. Bunun yerine Anadolu insanına başkalarının penceresinden bakarak aşağılamayı tercih ettiler. Hatta çoğu zaman özendikleri ve özendirildikleri batı kadar bile, kendi insanını tanıma gayreti göstermediler. Millete ait tüm kadim değerleri “gerilik emaresi” olarak gördüler. Giydiği kılık-kıyafetine göre insanımızı ayırdılar, ötekileştirdiler. Modernliği ve ilerlemeyi bir gardırobun iki kapağı arasına hapsettiler” şeklinde konuştu.

 “CEHALETİN KONFORUNU, BİLGİNİN ZAHMETİNE TERCİH ETTİLER”

 Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Önyargılarını kırmaya cesaret edemedikleri gibi; aynı havayı, toprağı, çevreyi paylaştıkları toplum kesimleriyle fikri, sosyal ve kültürel birliktelik geliştirmediler. Cehaletin konforunu, bilginin zahmetine tercih ettiler. Atalarımız, 'İnsan bilmediğinin düşmanıdır' demişlerdir. Bunlar da bilmedikleri, dahası anlamaya tenezzül dahi etmedikleri insanlara, değerlere ve sembollere karşı kör bir husumet beslediler. Türkiye’de sayıları az da olsa kimi çevrelerde 'şeriata' yönelik sergilenen pervasızlıkların temelinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı vardır. Ülkemizde en azından bir kesimin içinde bulunduğu cehalet karanlığında giderek daha fazla boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz. İnşallah el ele verip, sizlerin de samimi çabalarıyla milli bünyemize tehdit teşkil eden bu cehalet karanlığını yırtıp atacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

Din görevlilerinin kendilerini camilerle ve Kur’an kurslarıyla sınırlamalarının asla düşünülemeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, imam-hatiplik veya müezzinliğin sadece namaz vakitlerinde icra edilen bir vazife olmadığını, İslam’da tarih boyunca da hiçbir zaman böyle olmadığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmam demek, aynı zamanda içinde yaşadığı halkın önderi ve parmakla gösterilen örnek şahsiyeti demektir. Toplumu irşat vazifesi başta olmak üzere tebliğ, tebyin ve temsil görevinizi hakkıyla yerine getirmek her birinizin asli sorumluluğunuzdur. Buradaki her bir kardeşim çok iyi biliyor ki hayat boşluk kabul etmez. Sizin bıraktığınız her boşluk ya sosyal medya şarlatanları, ya FETÖ vari terör örgütleri, ya 5’inci kol elemanları, ya zehir tacirleri, ya marjinal yapılar, ya küresel güçlerin teşvikiyle yaygınlaşan sapkın ve sapık akımlar, ya da emperyalistlerin içimizdeki aparatları tarafından mutlaka doldurulacaktır. Yakın tarihimizde bunun pek çok örneğine bizzat şahitlik ettik” diye konuştu.

“ÜLKENİN EN PARLAK EVLATLARINI TERÖRE, ŞİDDETE, CEHALETE KRUBAN VERDİK”

Ülkenin en parlak evlatlarının teröre, şiddete, cehalete ve Batı özentisi müstevlilerin senaryolarına kurban verildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İstikbalimizin teminatı olan nice gencimizin hayatının uyuşturucu, kumar, fuhuş ve alkol batağında karardığını gördük. Kalem tutması gereken gençlerimizin ellerine silah tutuşturdular. Kimi zaman kandırdıkları, kimi zaman zorla dağa kaçırdıkları gençleri, kendi insanına, kendi ülkesine düşman ettiler. Yaklaşık 40 yıldır milletimizin başına musallat olan PKK belasının, geri planında ihmal edilmişlik, geri kalmışlık ve cehalet vardır. DEAŞ’lı canilerin istismar alanı dinimizin mukaddes kavramlarıdır. Çağımızın haşhaşileri FETÖ’cüler, dini kavramların arkasına saklanarak yıllarca insan devşirmişlerdir. 15 Temmuz, hoca kılıklı bir sahtekârın, ülkemize ne kadar büyük bir zarar verebileceğinin en son örneğidir. Böyle bir facianın tekrar yaşanmasına müsaade edemeyiz. Tek bir evladımızın dahi ihanet şebekeleri ve terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz. Aydınlık yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin alkol, uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklarla kendilerini heba etmesine seyirci kalamayız” açıklamasını yaptı.

Hangi kökene, meşrebe, mezhebe, siyasi görüşe ve hayat tarzına sahip olursa olsun hiçbir insanın din konusunda yanlış, yanlı ve önyargılı bir anlayışla kuşatılmasını temenni etmeyeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Başta siz kardeşlerim olmak üzere hepimiz, iki cihan serveri Aleyhissalâtü Vesselam’dan aldığımız emaneti, yarınlara taşımakla mükellefiz. Sizlerden ilminizin zekâtını, bildiklerinizi aktarmakla bırakmayıp, hayatınıza da tatbik ederek vermenizi bekliyorum. Evet, mezuniyetlerinin akabinde ülkemizin dört bir yanında göreve başlayacak olan aday din görevlilerimizin, vazifelerini işte bu yüksek şuurla ifa edeceklerinden en ufak bir şüphe duymuyorum. Siz kardeşlerimin, milletimizle geliştireceğiniz samimi, yakın ve halisane ilişkilerle, Efendimizin örnek ahlakını yaşayarak yaşatacağınıza yürekten inanıyorum” diye konuştu. İHA

Kaynak: İHA