Sevgili dostlar, geçen hafta çok hastaydım seslerim dahi çıkmıyordu. O nedenle yazımı yazamamıştım. 

Bu hafta kaldığımız yerden devam. Hem de daha güçlü. 

Güçlü olmayı ben istemedim bu hayatta inanın. 

Ama hayat öyle acılarla, öyle kişilerle sınadı ki beni şımaracak, sırtımı dayayacak kimse kalmayınca güçlü oldum ben. 

Her şey düzgün olsun, herkes memnun olsun derken öyle yormuşum ki kendimi. O kadar üşütmüşüm ki… artık vücudum organlarım tepki vermeye başladı. 

Önce seslerim kısıldı. Belki de konuşmadan anlaşılmak istiyordu artık. O kadar boğaz tüketmişim ki yıllardır duymak isteyene fısıltın bile yetiyormuş. 

Sonra kulaklarım tıkandı. Yıllardır tıkamışım kulaklarımı duymak istemediklerime… maalesef ki hayat duyuruyor sana duyman gerekenleri. 

Sağ olsun doktorum açtı kulaklarımı. 

Artık yıllardır ben yokken bile konuşulanları duyuyor kulaklarım. Ne çok şey varmış duymam gereken. Ne hor kullanmışım bu vücudu, her yere koşmuş, hep başkaları için yormuşum. 

Kulaklarım açılınca iç sesimi ruhumu duymaya başladım. 

Ruhum artık kendin için yaşa diyordu. 

Hayatındaki her şey zamanı gelince bırakır seni. 

Herkesin bir zamanı var bu hayatta süresi dolan ayrılıyor yanından. 

Yoğun bakıma ve sonsuzluğa yalnız gidiyorsun bunu unutma ve ona göre yaşa bu hayatı. 

*** 

Ve hoş geldin Şubat, 

Yeni bir yıl , yeni bir ay olarak bize güzellikler getir. 

Toprağa can suyu verdiğin gibi bize de tazelik yenilikler getir. 

Bırakın sizi karartan motivasyonunuzu düşüren her şeyi kocaman bir nefes alın ve başlamanın gücünü kullanın. 

Yeni ay, yeni haftada her şey çok güzel olsun. 

Sevgi ile kalın…