BİLGİ birikiminin fazlalığı sebebiyle kendisine ‘Hoca' sıfatı verilen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun Manisa ziyaretlerinde üstüne basa basa kullandığı Şifa Şehri benzetmesini Eski AK Parti Milletvekili ve TBMM Sağlık Komisyonu'nda yıllarca görev yapmış ve günümüzde Şifa Merkezi işleten Doktor Muzaffer Yurttaş ile konuştuk. Yurttaş Evliya Çelebi'nin ‘Dağlarından yağ, ovalarından bal akar' dediği şehrin Manisa olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu ile dünya tarihine isimlerini kazımış padişahların yetiştiği Manisa'nın şehzadelerin şehri olarak seçilmesinin tesadüfi olmadığını ve stratejik olarak çok önemli bir şehir olduğunu anlattı. Manisa'nın şifa yönünden zengin bir olduğunun ne Manisalılar tarafından ne de Türkiye vatandaşları tarafından bilinmediğini ifade eden Yurttaş, 476 yıllık gelenek olan Mesir festivalinin de amacının unutulduğunu söylüyor. Mesir macununun şifa veren bir ilaç olduğunun unutulmaması hatta daha iyi anlatılması gerektiğini vurgulayan Yurttaş, bu konuda belediyelere, Manisa Valiliği'ne, Turizm ve tanıtım ile gıda, tarım hayvancılık müdürlükleri gibi birçok kurum ile beraber vatandaşlara büyük bir görev düştüğünü ifade etti. ‘Şifa sadece reçete ile verilen ilaçlar değildir' diyen Doktor Muzaffer Yurttaş ile Şifanın Başkenti Manisa konulu röportajımızı siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.
"HALKIMIZ DEĞERLERİNİN FARKINDA DEĞİL!"
Eren Ekinci: Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu, Manisa ziyaretlerinde daha önce Fidan Şehir benzetmesini kullanırken son ziyaretinde üstüne basa basa Şifa Şehri benzetmesini kullandı. Fakat Mesir Festivali dışında Manisa ve şifa kelimeleri pek yan yana gelmiyor. Sizce Manisa şifa şehri olduğunun farkında mı?
Muzaffer Yurttaş: "Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu Manisa'yı en ziyaret ettiğinde Manisa'mız için fidan şehir benzetmesini kullanıyordu. Manisa'nın Osmanlı İmparatorluğu'na yönetici yetiştiren bir şehir olduğunu vurgulamak için bu benzetmeyi yapmıştı. Bu tanım Şehzadeler Şehri Manisa'ya uyan bir tanımdı. En son ziyaretinde ise Manisa için Şifa Şehri benzetmesini kullandı ki bir sağlıkçı olarak bu tanımlama benim daha çok ilgimi çekti ve hoşuma gitti. Maalesef halkımız bu değerlerinin farkında değil. Başbakanımızın dikkat çektiği bu noktayı Manisalıların, üniversitesinden belediyelere, valiliğinden sağlık Arge birimlerine kadar herkesin Şifa Şehri teriminin altını doldurmaya çalışması gerektiğini düşünüyorum. Benim de 20 yıldan fazla doktor olarak görev yapmış bir sağlıkçı ve 5 yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi Sağlık Komisyonu'nda görev yapmış, milleti mecliste temsil etmiş bir vekil olarak bu konu ile ilgili pek çok çalışmam oldu. İnşallah daha da olacak. Manisa'nın şifa dağıtan bir şehir olduğunun altını doldurmak için gayret sarf edeceğim."
"MESİR MACUNU BİR İLAÇTIR, BU UNUTULMAMALI"
Eren Ekinci: Bildiğiniz gibi önümüzdeki günlerde 476 yıllık bir tarihiyle Türkiye'nin en köklü geleneklerinden olan Uluslararası Mesir Festivali yapılacak. Mesir geleneğinin doğuşunda şifa dağıtmanın olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki sizce Mesir macununun tedavi sağlayan bir ilaç olduğu, festival ile popülerleşerek unutuluyor mu?
Muzaffer Yurttaş: "Bildiğiniz gibi 476 yıllık asırlara meydan okuyan Mesir geleneğimizin doğuşunda, Merkez Efendi, Hafsa Sultan'a mesir macunu yaparken bunu sıradan bir şeker ya da tatlı olarak değil bir şifa aracı olarak yapmıştır. Yani mesir bir ilaçtır. Ben özellikle mesir macununun şifa ve enerji verici yönüne dikkat çekilmesi gerektiğine inanıyorum. Fındık için aganigi reklamı ile kazandığı değer ve fiyatındaki artış apaçık ortadır. Manisa da mesirin şifa yönünü ve bunun bir ilaç olarak tedavi edici özelliğinin olduğunu ön plana çıkarabilirse sağlayacağı faydaların daha da artacağına inanıyorum. Mesir geleneği şu anda sadece geçmişten gelen, tarihsel özellikleri olan, Sultan Camii'nin avlusundan saçılan popüler bir gelenek olarak görülüyor. Bu yanlıştır. Eksik olan yönü mesirin tedavi edici ve kuvvet verici özelliğinin ön plana çıkmamasıdır. Festival devam etmeli. Mesir geleneği sürmeli ama bu festival ile birlikte Mesir macunumuzun tedavi edici özelliği anlatılmalı ve bir ilaç olduğu da vurgulanmalıdır."
ŞEHZADELERİN EĞİTİMİ İÇİN MANİSA'NIN SEÇİLMESİ TESADÜF MÜ?
Eren Ekinci: Hz. Muhammed'in (sav) söylediği rivayet edilen ‘İstanbul'u fetheden komutan ne güzel komutandır' hadisi sonrasında İstanbul'u fethettiği için Fatih unvanını alan Fatih Sultan Mehmet ve adaleti ile dünyada adından söz ettiren Kanuni Sultan Süleyman'ın da aralarında bulunduğu bir dönem, dünya tarihine isimlerini altın harflerle yazdıran Osmanlı padişahlarının yetişmesi için Manisa'nın tercih edilmesi tesadüf müdür? Manisa'nın kentte yetişen şehzadelere ne gibi katkıları olmuştur?
Muzaffer Yurttaş: "Osmanlı'nın 17 Şehzadesi Manisa'da yetişmiş bunların 7 tanesi Padişah olmuştur. Osmanlı, hiçbir şeyi rastlantısal olarak yapmamıştır. Ülkeye yönetici olacak, İmparatorluğun başına geçecek devlet adamlarının Manisa'da yetiştirilmesi alelade değil stratejik olarak yapılan araştırmalar sonucunda belirlenmiştir. Şehzadelerin yetişeceği şehri tespit ederken iklimiyle, suyuyla, havasıyla, insanıyla, tabiatıyla şifa veren bir şehir olmasına özellikle dikkat etmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet gibi Kanuni Sultan Süleyman gibi Dünya tarihine isimlerini kazımış, büyük roller üstlenmiş padişahların yetiştiği şehir Manisa'dır. Bunların yetişmesinde Manisa'nın birçok özelliği etkili olmuştur. Bunlardan birisi de şifa şehri oluşundan dolayıdır. Osmanlı'nın o dönemlere göre strateji geliştirme ve bilimde ne kadar ileri olduğunu anlatmak için şu örneği verebilirim; Osmanlı bir yere bir hastane yapma girişiminde olduğunda bu kararları masa başında vermemiş, gezerek gözlemleyerek yapmıştır. Bir hastane yapılacaksa kuzuyu 5-6 parçaya bölerek şehrin değişik noktalarındaki gölge yerlere asıyorlar. Bir hafta bekletiyorlar. En sonunda bozulmamış ya da kurtlanmamış olan en sağlam yer neresiyse hastaneyi oraya yapıyorlar. Yani Osmanlı'nın Manisa'yı Şehzadeler şehri olarak seçmesindeki neden asla tesadüfi değildir."
"TÜRKİYE'DE ŞİFA TURİZMİNİN YAPILMASINA EN ELVERİŞLİ İL MANİSA'DIR"
Eren Ekinci: Konuşmamızın başında şifa turizminden bahsetmiştik. Mesir macunu bunlardan biriydi. Şifa turizmi için başka örnekler verebilir miyiz?
Muzaffer Yurttaş: "Türkiye'de şifa turizminin yapılmasına en elverişli il Manisa'dır. Dünyada kaplıca turizmine doğru bir yöneliş olduğunu gözlemliyoruz. Çek Cumhuriyet'inde bulunan kaplıcaları ile ünlü Karlovy Vary'e gittim. Atatürk'ün de gidip şifa aradığı bu kente ben de gittim ve gözlemlerde bulundum. Ama Manisa'mızda çok daha sağlıklı, mineral bakımından daha zengin kaplıcalara sahip olduğuna inanıyorum. Urganlı'da, Turgutlu'da, Salihli'de, Demirci'de, Köprübaşı'nda ve Kula'da kaplıcalarımız var ve bunlar hiç kazı yapılmadan yerden kendileri çıkan doğal kaplıcalardır. Bu ayrı bir şifadır. Şimdi Alaşehir civarında Jeotermaller bulundu. Bu jeotermaller eklem ve romatizma rahatsızlıklarına faydalı pek çok minerali de içeren özelliğe sahiptir. Şifa şehri Manisa'nın bir başka şifa yönü de kaplıcalarıdır. Fakat kaplıcalarımızı da yeterince tanıtamıyoruz. Manisalı vatandaşlarımız Afyon'a giderek oradaki kaplıcalardan şifa bulmaya çalışıyor. Afyon'a gitmesinler demiyorum ama Manisa'mızın kaplıcaları şifa saçarken ve yanı başımızda dururken başka illere gitmelerinin nedeni yeterli tanıtım ve tesisimizin olmamasından kaynaklanıyor. Bunun tanıtımını ve girişimlerini belediyelerimiz, valiliğimiz, vatandaşlarımız, el birliği ile yapmalıyız."
"EVLİYA ÇELEBİ DE MANİSA'YI İŞARET ETMİŞTİR"
Eren Ekinci: Evliya Çelebi'nin ‘Dağlarından yağ, ovalarından bal akar' dediği ilin Manisa olduğunu sıklıkla dile getirdiğinizi biliyoruz. Bazı kesimler bu kentin Aydın olduğunu söylüyor. Neden Manisa konusunda ısrarcı olduğunuzu öğrene bilir miyiz?
Muzaffer Yurttaş: "Milletvekili olduğum dönemde Aydınlılar ile zaman zaman yaptığımız görüşmelerde ‘Dağlarından yağ ovalarından bal akan şehir Manisa'dır' dediğimde onlar Aydın olduğunu söylerlerdi. Dağlarından yağ akar deniyor, Türkiye dağlarında bulunan 160 milyon zeytin ağacının 20 milyonu Manisa dağlarında bulunmaktadır. Manisa sofralık zeytin üretiminde Türkiye'nin birincisi, zeytinyağı üretiminde ise ilk üçte yer alan bir kenttir. Ovalarından bal akar sözü için de Aydınlılar incir diyor, biz üzüm diyoruz. Üzümün faydalarını yıllarca anlattık, başlı başına bir eczanedir. Hem zeytinyağı hem de üzüm ile birlikte Manisa, dağlarından yağ ovalarından bal akan gerçek bir şifa şehridir. Vatandaşımız bu durumun da farkında değil. Farkında olmadığı için Türk insanı 250 gram üzüm tüketirken bizim üzüm sattığımız İngiltere ya da Almanya günde 1 buçuk kilo üzüm tüketiyor. Komşumuz Yunanistan zeytinyağını kişi başına 20 Litreye yakın tüketirken biz ise 2-3 litre anca tüketiyoruz."
"MANİSA'NIN DELİSİ DEĞİL VELİSİ ÇOKTUR"
Eren Ekinci: Ege Bölgesi'ndeki birçok şehre sağlık hizmeti sunan Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi için Manisa'nın tercih edilmesi hakkında neler söyleyeceksiniz?
Muzaffer Yurttaş: "Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk Akıl Hastaneleri'nden birinin Manisa'ya yapılması da tesadüfi değildir. Demek ki Manisa'da insan ruhuna iyi gelen bir takım etkenler bulunuyor ki Manisa ruhsal problemleri olan hastalara da şifa oluyor. Bazı vatandaşlar, Manisalı olduğumuzu söyleyince tımarhane sizde gibisinden şaka yapmaya çalışırlar. Ben de onlara şu cevabı veririm; Manisa'da ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin yapılmış olması delisinin çok olmasından değil velisinin çok olmasındandır. Yani Manisa'da ruh hekimi olarak bilinen ve insanların maneviyatına dokunabilen alimlerin fazla olmasından kaynaklanmaktadır.
Röportaj: Eren Ekinci

Editör: TE Bilişim