Coğrafya kaderdir. Hiçbir insan annesini, babasını, doğduğu yeri seçemiyor. Güzel ülkemin doğusunda çatışma, her gün şehit haberleri varken gülmek gelmiyor içimden. Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşıyoruz ama zor zamanlardan geçiyoruz. Güzel ülkem yangın yeri oldu resmen…
Ve bu kaderi ülkemin tüm coğrafyalarına yaşatmak isteyenler var. Analar, babalar, eşler, kardeşler ağlıyor. Hele geride kalan çocuklar… Onların vebalini hangi kahramanlık öder?
Renkleri, dilleri hatta dinleri farklı diye kimse üzülmesin. Acı çekmesin. Hepsi can. Sen, ben yok. Biz varız. Birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacımız var.
Biz, hepimiz TÜRKİYE'YİZ.
Rahmetli ananem derdi; ‘'Kimse bu dünyadan yaşattığını yaşamadan gitmez''. Hayatta herkes yaşıyor yaşattıklarını kimi farkına vararak, kimi varamadan, hayat bunu gösteriyor.
Zor zamanlardan geçiyoruz. Yaşadıklarımız, tüm acılar kâbus olmalı. Ben bu kâbustan uyanmak istiyorum artık, herkes uyanmalı.
Bugün 1 Mart, yaklaşan bahar tüm dünyaya, ülkemize, barış, demokrasi getirsin. Kimse acıdan, savaştan beslenmesin.
***
Bir anne olarak yazmadan duramıyorum. Keşke yazarak tüm acıları, çaresizlikleri, haksızlıkları geçirebilsek…
Kayseri'de 18 yaşında gencecik bir kız, babasının silahıyla canına kıydı. Güzel ülkemin bitmeyen, tükenmeyen taciz ve tecavüz vakalarına bir yenisi daha eklendi. Üstelik bu olay biz anne babaların güvenerek çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmeni tarafından okulda yaşanmış. Beynim durdu, kanım dondu resmen… Hem öğretmen, hem baba olan biri nasıl yapar bu caniliği ?
Cezalar caydırıcı olmalı. Eğitimli insanlar bile bunu yapıyorsa demek ki önce, İNSAN olabilmenin gerekleri gibi dersler verilmeli. Hayvanlar bile kendinden küçüğe, çocuklara zarar vermezken İNSAN olabilmek en önemli meziyet bu zamanlarda.
Bireyselden başlayarak, her insanın önce erkeğiyle, kadınıyla bir toplumu tüm cinsiyetlere önce İNSAN gözüyle bakmasını sağlayacak eğitim verilmeli.
***
Sevgili dostlar, 1 Mart 2014'te ilk kitabım Köksüz Hayatlar'ın ilk imza günü ve lansmanını yapmıştık. İki yıl geçmiş, zaman Su misali akıp gidiyor. Her şeyin, her insanın hayatımızda bir nedeni var.
Yazı yazmakta benim hayattan zevk alma nedenim.
Haidt mutluluk konusunda; ‘'Mutluluk doğrudan bulabileceğimiz, elde edeceğimiz ya da erişebileceğimiz bir şey değildir. Uygun koşullar sağlamalısınız ve beklemelisiniz. Bu koşullardan bazıları içinizde mevcuttur, örneğin kişiliğinizi oluşturan parça ve düzeylerin tutarlılığı gibi''demiş.
Bense; ufak şeylerden mutlu olabilen bir kadınım, kalbim hızla çarpmadan, heyecan ve mutluluk olmadan yaşayamam.

Ve sanırdım ki; kalbimi çarptıracak, heyecanlanmama neden olacak o şeyler hep başkalarında, hep o suretlerde...

Yanılmışım ... Öyle sanmışım...
Mutlu olmak için koşullar senin elinde...

Mutluluk; kendi emeğini, ürettiğini, yazdıklarını kitap halinde görmekmiş.

Heyecan; yılların emeğini eline aldığında, geleceğe kalıcı bir miras bıraktığında yaşanıyormuş.
İki yıl önce, 1 Mart 2014'te raflarda yerini almıştı Köksüz Hayatlar. Aynı gün Manisa Anemon Otel'de ilk imza günümüz ve tanıtım lansmanını yapmıştık. Zaman öyle hızlı aktı ki; 1 Mart'ta doğan bebek Köksüz Hayatlar artık emeklemeye güzel haberler vermeye başladı.
Köksüz Hayatlar geleceğe emin adımlarla yürüyecek kalıcı izler bırakarak. Çok yakın zamanda ikinci yılımızı güzel haberlerle kutlayacağız.
Umarım okuyan herkesin kalbinde mutluluk kökleri salsın Köksüz Hayatlar...

Sevgi ile kalın