Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Ankara Hacı Bayram-ı Veli Camiinde, ‘Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi’ konulu Cuma hutbesi tartışmaları beraberinde getirdi. Erbaş’ın hutbede “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesi. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz, bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim” şeklindeki sözleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da gündemindeydi.

Erdoğan şöyle dedi:

Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin bir kurumudur. Ve başkanımız bir açıklama yaptı. Bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin, yürüttüğü görevin yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Kendini bu sıfatlarla tanımayanlar için söz konusu ifadeler sadece bir görüşten ibarettir. Burada şu gerçeği çok net görmemiz lazım. Ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken biri varsa Diyanet işleri Başkanlığıdır. Ve Diyanet İşleri Başkanımız da herhangi bir konu dini noktada olduğunda çıkar hutbelerinde, nasihatlarinde gerekse kendilerini ziyarete gelenlere anlatma yetkilidir. Kalkıp bu Ankara Barosu'nun yetkisinde olan bir konu değildir. Herkes yerini haddini bilecek.

Ankara Barosu’nun açıklaması başta olmak üzere, üsluplar şahıs ve kurumu aşıp kasıtlı bir hal almıştır. Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı, devlete saldırıdır.

Faşizmin en ilkel halini yansıtan bu yaklaşımların ülkemizdeki varlığı, demokrasi, çoğulculuk ve inançlara saygı gibi şeylerin hala yerine oturmadığını gösteriyor. Halkçılık adına millet düşmanlığı, eşitlik adına sapkınlığı yücelten bu kişilerin adımları ifşa olmaktadır.

Editör: TE Bilişim