Türküm, doğruyum deyince hepinize andımız çağrıştı değil mi? Hani şu Danıştay kararına rağmen hala okullarda söyletilemeyen andımız var ya! İşte bugünkü konumuz o değil, ondan söz etmeyeceğim. Benim söz edeceğim konu zeki, akıllı, çalışkan, başarma arzusu ve inancına sahip, insanlığa hizmeti adeta ibadet sayan Türk insanının imkan ve şartlara sahip olduğunda nelere kadir olduğunu gözler önüne sermektir.

            Sağlık Bakanımız ilk günlerdeki inandırıcılığını da inisiyatifini de kaybetti. Artık eskisi kadar güven veremiyor. O açıklamalarına devam ededursun karı koca iki Türk dünyaca kabul gören corona aşısını buldu. İşte benim bu başlıkla anlatmak istediğim tam da budur. Ulusça Uğur Şahin ve Özlem Türeci ile ne kadar gurur duysak azdır.

            Uğur Şahin’in BBC Televizyonuna verdiği mülakatın videosunu izledim. Kendinden emin, düzgün bir aksan, akıcı bir İngilizce ve güven veren ifadelerle sorulara net cevaplar verdi. BBC dünyanın en saygın TV kanalı, öyle propaganda amaçlı haberleri ekranlarına taşımaz. Nitekim ne Putin’in aşıyı bulduk sözlerine ne de sayın Koca’nın ilacı bulduk açıklamalarına itibar etmedi. Uğur Şahin’e ise dakikalarca canlı olarak ekranlarını açtı. Öte yandan Şahin ve eşinin buldukları aşının güvenilirliği yetkili makamlarca %90 olarak tespit edildi. Tabi çalışmalar da tam olarak sonuçlanmış değil bu oranı daha da yukarı taşımak mümkün. Hemen üç gün sonra bir ABD firmasının da %92 güvenilirlikte bir aşı geliştirdiği açıklandı. İnsanlık için büyük hizmet.

            Peki kimdir Uğur Şahin ve Özlem Türeci çifti? Uğur Şahin aslen İskenderunlu, 4 yaşında Almanya’ya göç etmiş. Babası Türkiye’den Almanya’ya çalışmaya giden ilk guruptan ve Ford fabrikasında çalışmaya başlamış. İki yıl sonra ailesini de yanına almış ve aile artık Almanyalı olmuş. Uğur ilkokula orada başlamış ve Alman tedrisatına göre eğitimini almış, liseyi, üniversiteyi, ihtisası hep Almanya’da tamamlamış, profesör olmuş. Özlem hanım ise aslen Rize Fındıklılı ama o Almanya’da doğmuş. O da eşi gibi tıp profesörü ve araştırmacı, çalıştıkları yerde yolları kesişmiş ve hayatlarını birleştirmişler. 2008 yılında BioNTech araştırma şirketini birlikte kuruyorlar ve tıbbi araştırmalar yapıyorlar. Zamanla firma büyüyor ve yüzlerce kişinin çalıştığı kurumsal bir yapıya dönüşüyor. Şirketin bugünkü piyasa değeri 20 milyon avro dolayında. BioNTech Corona virüs salgını başladığında hemen aşı çalışmalarına başlar, belli bir aşamaya geldiklerinde ise ABD’li Pfizer ilaç firmasıyla ortak bir projeye dönüştürürler.  

            Hepimiz karı koca bu iki Türk’ün başarısıyla gurur duyduk ama bu aşının büyük boyutta üretimini gerçekleştirecek Pfizer firmasının başında da bir Türkiyeli var. Pfizer’in CEO’su Albert Bourla da bir Osmanlı torunu. 500 küsur yıl önce İspanya’da engizisyondan kaçan Sefarad Yahudilerine kucak açan Osmanlı, aileyi Selanik’te iskan ediyor ve Mustafa Kemal’in komşusu oluyorlar. Hainlerin Selanik’i tek kurşun atmadan Yunanlılara terk etmesi üzerine ailenin bir kolu İstanbul’a göç ediyor, diğer bir kol ise bir süre Yunanistan’da kaldıktan sonra ABD’ne göç ediyorlar. İstanbul’a göç eden aile Burla Biraderler adıyla Türkiye’ye ilk kez büro makinaları, elektrik süpürgesi, radyo ve benzeri elektro mekanik cihazları ithal eden şirketlerini kuruyorlar. Şu anda da Koç ailesinin ortakları. Arçelik’in %17 hissesi onlara ait. ABD vatandaşı olan ikinci, üçüncü göbek kuzenleri olan Albert Bourla ise bugün Pfizer’in başındaki kişi ve evinin en görünür bir yerinde büyük dedelerinin komşusu ve çocukluk arkadaşı Atatürk’ün resmi asılı.

            Evet! Uluslararası başarı elde eden bilim insanlarımızla, gurur duyuyoruz. Aziz Sancar, Uğur Şahin, Özlem Türeci, Canan Dağdeviren, Nasa’da, slikon vadisinde, Harward’da, MİT’de ve daha birçok araştırma kuruluşunda başarıdan başarıya koşan bilim insanlarımızla gurur duyuyoruz. TÜBİTAK’ın kapağını bile açmadığı projelerle uluslararası ödüller kazanan gençlerimizle gurur duyuyoruz. Biz gurur duyuyoruz dünya alkışlıyor bundan da mutlu oluyoruz.

            Peki biz ulusça bundan gurur duyuyoruz da şu sosyal medyada neler oluyor? Bir resim çıktı piyasaya. Şalvarlı, yırtık çoraplı, gecekondu mekanlı, Alman toplumu ve kültürüyle uyumsuz bir görünüm arz eden dandik bir resim. Yok efendim! Uğur Şahin’in aile fotoğrafıymış. Akıllı bir göz hemen bunun sahte olduğunu anlayıverir. Ne umulur böyle bir paylaşımdan onu anlayabilmiş değilim. Kim bilir? Belki de reytingden reklam geliri alıyorlardır. Neyse ki doğru fotoğraf da çıktı ortaya.

            Kimileri de inançları, siyasal tercihleri üzerinden fütursuzca kendilerine paye çıkarmaya çalıştı. Yok efendim! Müslümanları aşağılayanlar şimdi bir Müslümanın bulduğu aşıyı nasıl vurduracakmış. Yok efendim! Alevinin yemeği yenmez diyenler nasıl şimdi aşı olacaklarmış. Yok Efendim! Uğur Şahin Tuncelili bir Aleviymiş. Yok Efendim! 12 Eylül faşizminden kaçmış, Alman vatandaşı olmuş falan, filan. Külliyen yalan ve külliyen maksatlı, toplumu ayrıştırıcı, haince paylaşımlar. Ne yazık ki nereden türediği belli olmayan bu paylaşımlar, iyi niyetli kişilerce de farkında olmadan repost ediliyor. Yazıktır, günahtır! Böyle bir buluştan ulusça gurur duyacağımıza bu bölücü, ayrıştırıcı, hepsi birbiriyle zıt olan paylaşımlar niye yapılır?

            Resmi kaynaklardan, memleketi, Almanya’ya ne zaman göç ettiklerini, Özlem hanımın orada doğduğunu yukarıda size naklettim. Doğrusu budur gerisi lafı güzaftır. Açıkçası burada inanç bilgisi olmadığı gibi bizi de zerre kadar ilgilendirmiyor. Zira bizim inancımıza göre, insanların en hayırlısı insanlığa hizmet edendir. Dünyayı kasıp kavuran, bir milyondan fazla kişinin ölümüne sebep olan, birçok kişiyi, öksüz, yetim bırakan, evlat acısı yaşatan, açlığa, sefalete ve işsizliğe mahkum eden, zor durumda bırakan bu hastalığı sonlandıracak aşıyı bulmaktan daha hayırlı bir hizmet olabilir mi? Bizi ilgilendiren dini, mezhebi, inancı, siyasal eğilimi değil insanlığa yaptığı hayırlı hizmetidir. Türk olması ise sadece gururumuzdur. Tabi bizi gururlandıran bir başka olay ise, BBC’deki mülakatın sonunda buluşu nasıl kutladınız? Sorusuna çay içerek cevabını veriyor. İngiliz spiker “İngiliz halkı buna çok sevinecektir” deyince verdiği cevap da bizi gururlandırmıştır: “çay içerek kutlamak Türklerin geleneğidir” 

            Türk insanı, doğrudur, zekidir, akıllıdır, çalışkandır imkan sahibi olduğunda neleri başarabileceği de ortadadır. Bana göre Uğur Şahin ve Özlem Türeci çifti 21. Yüzyılın Madam ve Mösyö Küri’sidirler. Aziz Sancar’dan sonra Nobel’i tıp dalında ülkemize kazandırmaya da adaydırlar.

            Kalın sağlıcakla…