Türkiye Cumhuriyeti eski Başbakanı Ahmet Davutoğlu,  yeni parti çalışmaları için geldiği Manisa’da ‘Manisa Dostları Platformu’ adı altında düzenlenen toplantıya katıldı. Bir düğün salonunda yapılan toplantıda emniyet ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi aldığı görüldü, toplantıya katılan kişiler üst aramasının ardından salona alındı.  Toplantıya eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra AK Parti’den istifa eden eski milletvekilleri Abdullah Başçı, Ayhan Sefer Üstün, Selçuk Özdağ , İzmir eski milletvekili İbrahim Turhan, AK Parti’nin Ankara eski İl Başkanı Nedim Yamalı, AK Parti’nin eski İstanbul İl Başkanı Selim Temurci katıldı. Ayrıca CHP’nin eski milletvekillerinden olan İhsan Özkes de  katılanlar arasında yer aldı.  Yoğun ilgi gören toplantıya Manisa siyasetinden ve sivil toplum kuruluşlarında da katılımlar oldu. AK Parti’den milletvekili adayı olup istifa eden Şule Tunalı, Saadet Partisi’nin eski il başkanlarından Metin Bulduk katıldı.

Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu toplantının yapılacağı salon önünde alkışlarla karşılandı. Ahmet Davutoğlu ve eşi Ankara’dan getirilen güvercinleri birlikte gökyüzüne saldı.

Toplantıda konuşması yapmak için kürsüye gelen Ahmet Davutoğlu, uzun süre alkışlandı. Davutoğlu, kentin şehzadeler şehri olduğunu hatırlatarak, “Bugün biz de Manisa’ya bir fidan dikmeye geldik. Allah sağlam toprağa sağlam fidanlar dikmeyi nasip etsin. Barış Harekatında şehit olan askerlere rahmet diliyorum. Onlar da Suriye’de barış fidanı dikmek için yola çıktılar. Suriye bizim doğal uzantımız olan kardeş bir toprak. Asırlarca bir arada yaşayan Halep Gaziantep’ten ayrılmıştır. İsimleri bile aynı olan şehirler onlarca yıl birbirlerine tel örgülerin ardından bakmıştır. Bu sınırlar bizi birbirimizden ayıran sınırlar olmamalı. Elimize imkan geçtiğinde o zaman AK Parti iktidarında en önemli hedeflerden birisi o suni sınırları kaldırmaktı. Ocak 2003’te düşman ve dış güçlerin bu topraklara gelmesini istişare etmek üzere Şama gitmiştim. Şimdi bunlar unutturulmaya çalışıldı. Suriye ile ilişkileri üst düzeye çıkarmak için büyük çaba sarf ettik. Ne zaman Suriye’nin sıkıntısı olsa yanında durduk. Lübnan savaşı yaşandığında Lübnan ve Suriye arasında uçurumları aşmaya çalıştık. Milyonlara kez taraflar arasında gittik geldik. Suriye ile Irak birbirlerine savaş ilan etmek üzereydi. Irak ve Suriye arasında barış olsun diye onlarca kez seyahatte bulunduk. Ortadoğu halkları arasında bir hançer saplanmasın diye. Birileri bunlardan rahatsız oldu” dedi.

"HERKESİ VİCDAN-I MUHASEBEYE ÇAĞIRIYORUM"

Ahmet Davutoğlu, Suriye ile hep birlikte çalışma içinde olduklarını hatırlatarak,  iç savaşın başladığı dönemde de çeşitli tavsiyelerde bulunduğunu söyledi. Görev yaptığı süre içinde güvenli bölge kurulması önerisini savunduğunu kaydeden Davutoğlu, “Aradan geçen uzun süreden sonra barış pınarı operasyonu ile güvenli bölge tezi gündeme geldi. Dün varılan anlaşma inşallah doğru uygulanır. Özellikle Kamışlı ve Münbiç ve Kobani’de de hayata geçirilir. Ama bütün bu politikalar bir devlet ahlakı ile ifa edilir. Ama bugünlerde birileri o günleri eleştirmek istediğinde Davutoğlu dönemi diyor, o günleri övmek istediğinde ise AK Parti hükümeti diyorlar. Herkesi vicdanı muhasebeye çağırıyorum. O gün özgür Suriye ordusu desteklenmelidir diye düşündüğümüzde bizi suçlayanlar bugün şehit olan Suriyelilerin hakkını ödeyemezler” diye konuştu.

“SORULAN HER SORUYA CEVABIMIZ VAR”

Medyada iki grubun hakim olduğunu savunan Davutoğlu, iki grubun da kendisini suçladığını dile getirerek, “Her ikisine de sesleniyorum. Özgür ve hür basın ile nerede isterlerse tartışmaya hazırız. Ama öyle bir tablo var ki aylardır konuşuyoruz. Akşam yorumcular bizim ne söylediğimizi yorumluyor ama bir tanesi de çağırıp sorsak diye cesaret edemiyorlar, yürekleri yok. Bizim her soruya cevap verecek yüreğimiz de cesaretimiz de var. Şimdi omuz omuza verme vakti. Bundan sonra sorulan her soruya cevap vereceğiz. Bundan sonra yapılan her eleştiriyi dinleyeceğiz ve gerekli cevapları vereceğiz. Barış Pınarı operasyonu sonrasında inşallah ülkemize ve Suriye’ye hayır getirir. Ama birincisi ateşkes dendi, bütün güvenli bölge içinde etkin bir sivil yönetim kurulmalı. Biz burayı buradaki kardeşlerimizle birlikte YPG’den de Suriye rejiminden de daha iyi yönetebiliriz denilmeli. Sivil yönetimde Kürtler, Araplar aynı mecliste olmalı. Kimse Türkiye’ye dönüp siz Kürtlere karşı savaştınız suçlamasını yapamamalı. Yerel unsurlardan oluşan güvenlik yapısı kurulmalı. Kobani’de, Münbiç ve Kamışlı’da nasıl bir yapılanma olacağı açık bir yüreklilikle konuşulmalı. Türkiye aleyhine yapılan saldırılara karşı aynı etkinlikte bir kamu diplomasisi birimi oluşturulmalı. Bunlar yapılabilire en azından güvenli alanda kalıcı bir düzen sağlanabilir” diye konuştu.

“O MEKTUP YÜZ KARASIDIR”

ABD Başkanı Trump’ın gönderdiği mektubu ‘yüz karası’ olarak niteleyen Davutoğlu şöyle devam etti:

“Bu mektup derhal ABD’ye misli ile iade edilmelidir. Hiçbir şey bu mektubun devlet arşivinde bulunmasını meşru gösteremez. Operasyonu Türkiye kendi iradesi için yapmıştır. Şimdi yapılması gereken ilişkiler iyi ise ABD’ye resmen başvurarak mektubu geri çekmeleri istenmelidir. Olmamış kabul edilmelidir. Bu devlet bu millet her türlü çileyi çekebilir, her türlü çileye katlanır. Ama zillete asla katlanamaz. Biz dün bunları konuşurken mektuptan rahatsızken Trump bir açıklama daha yaptı. İki küçük çocuk birbiriyle kavga ederse bırakın kavga etsinler’ dedi. Türkiye bir terör örgütü ile eş anlamlı kabul edilemez. Çocuk ifadesini böyle aziz millete karşı kullanılamaz. Bu aziz Manisa sultanları yetiştirirken ortada ne Amerika vardı, ne Washington vardı. Bizler onurumuz için yaşarız. Mektup tvitt değildir, üstünde ABD mührü vardır” diye konuştu.

“İHANETLE SUÇLANDIK”

Ahmet Davutoğlu, “sadece ben değil birçok arkadaşımız AK Parti içinde yanlış giden hususları vurguladı, hiçbir değişim olmadı. Hepinizin takip ettiği şekilde bir manifesto yayınlandı. Hep yanlış giden hususları arz etmeye çalıştık. Hiçbirimizin zihninde AK Partiye zarar vermek, siyasi polemik yapmak niyeti yoktu. Bütün bu çağrılarımıza partinin yetkilileri ve Cumhurbaşkanı cevap vermiş olsaydı elimizden gelen bütün katkı ile AK Partiyi ayakta tutacak görüşlerimizi ifade ederdik. Ama ihanet, bölücülük, proje dendi. Bu da yetmedi en sonunda ihraç istemiyle disipline verildi. Çok yüreğim yandı, yüreğim acıdı. Ama beni daha fazla üzen iktidarda 17 yıl kalmış partinin gönderdiği metindeki hatalar, Türkçe bozukluklarıydı. Doğru yapılan her adımı destekleriz, ülkemiz için elimizi taşın altına koymak gerekirse koyarız. Ama doğru görmediğimiz zaman görüşlerimizi açık şekilde belirtiriz” dedi.

“TOPLUMUN HER KESİMİYLE İSTİŞARE HALİNDEYİZ”

Davutoğlu şöyle devam etti: “Türkiye’nin her kesiminden geçmişte farklı siyasi görüşlere hakim olduğumuz dostlarımız da dahil olmak üzere Türkiye’deki her toplum kesimi ile istişare ediyoruz. Bütün enerjimizi yeni hareketin doğru temelde hayata geçirilmesi için herkesle istişare yapıyoruz. Ama tabi bizimle konuşmaya yüreği olanlardan. Bazı yakın dostlarımız dahi tüm söyledikleriniz doğru ama bizi bir müddet mazur görseniz diyorlar. Ama millet bizi mazur görecek mi? Gelecek nesillere idealimizdeki ülkeyi değil de gençlerin yurtdışına gitmek için çaba sarf ettiği bir ülke bırakırsak geleceğimiz  bizi mazur görecek mi? Karamsarlık ve korku yerine ümit ve heyecanı ayağa kaldıracağız. Yeni bir siyaset dile geliştireceğiz. Dışlamayan, hakaret etmeyen bir yapı olacağız. Yeni bir siyaset vizyonu geliştireceğiz” dedi.

“HATT-I SİYASET YOKTUR, SATH-I SİYASET VARDIR, SATIH İSE TÜM VATANDIR”

Kutuplu siyasetin Türkiye’ye fayda getirmeyeceğini savunan Davutoğlu, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile birlikte iki kutuplu siyaset döneminin başladığını dile getiren Davutoğlu, “iki kutuplu siyaset Türkiye’yi dar boğaza sokar. Biz bu daralmış siyasetin önünü açacak şekilde ilkeli bir siyasi vizyonu hayata geçireceğiz. Arayışımız budur. Parti programı bu vizyonu yansıtacak. Ortak aklı, demokratik katılımı teşvik eden bir tüzük olacak. Hiç kimse dışlanmayacak. Bütün kesimlere hitap eden yeni bir yapılanmanın peşindeyiz. Ama ilkelerimizde sabit ve ayaklarımız zemine basıyor olacak. Biz buraya bir fidan ekmeye geldik. Bu fidanın zihni, ahlaki ve siyasi kökleri tarihin derinliklerindedir. Hatt-ı siyaset yoktur, sath-ı siyaset vardır, sath ise tüm vatandır.” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim