CHP’li Semih Balaban’ın açıklaması şöyle:

29 yıl önce bugün çok değerli bir kalemi, Araştırmacı Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’yu bizlerden kopardılar. Mumcu doğru haber alma özgürlüğümüzün garantisi gibiydi, Mumcu korkmadan, yorulmadan, boyun eğmeden yazdığı yazılar ve yaptığı araştırmalarla ilkeli gazeteciliğin vücut bulmuş haliydi, ne sakıncalı olmaktan korktu Mumcu ne de öldürülmekten. Yazdı, hep araştırdı, her yazısını belgelere dayandırdı ve sonunda diğer dostlarımız gibi, Bahriye Üçok gibi, Muammer Aksoy gibi, Abdi İpekçi gibi, Uğur Mumcu’yu da katlettiler ama bu ne ilkti ne de son oldu, Mumcu’dan sonra birçok aydınımızı daha, karanlık ellere kurban verdik, Turan Dursun bir sokak ortasında vuruldu, Ahmet Taner Kışlalı bombalı saldırıda öldü, Necip Hablemitoğlu evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Türkiye vatandaşları olarak bizler bu aydınlarımıza çok şey borçlu olduğumuzu ise bir gün dahi aklımızdan çıkarmadık. Ayrıca yıllar sonra, 24 Ocak 2001’de, Uğur Mumcu ile aynı gün katledilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı da bu vesileyle bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Bizler aydınlarımızın izinden gitmeye, laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye’yi kurmak için mücadele etmeye devam edeceğiz. Ne demişti Mumcu, "Ben Atatürkçüyüm... Ben, cumhuriyetçiyim... Ben lâikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım... Ben insan hakları savunucuyum... Ben, terörün karşısındayım... Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır."

Arkadaşlar 29 yıl sonra bugün aydınlarımızın uyarılarına kulak asılmayan bir Türkiye’de mücadele ediyoruz, bugün hala aydınlarımıza edilen zulme karşı da mücadele ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde önce aydın bir sanatçımız, Sezen Aksu’nun hedef gösterilmesine ve ardından yaşanan olaylara şahit olduk. Bir Cumhurbaşkanı düşünün ki yazdığı bir şarkı yüzünden bir sanatçıyı hedef gösteriyor, bir Cumhurbaşkanı düşünün ki ülkesinde yaşayan bir sanatçıyı “Dilini kopartırım..” diyerek tehdit ediyor. Bu ülkede, bu bayrak dalgalandığı sürece kimsenin düşünceleri, inançları, söyledikleri üzerinden böyle bir zulme uğramasına göz yummayacağız, bu ülkede aydınların hedef gösterilmediği, kişilerin değil fikirlerin tartışıldığı güzel günleri hep birlikte kuracağız.

Ancak aydınlara, sanatçılara, gazetecilere böylesi baskılar varken hala gururla, onurla bu mesleği yapmaya çalışan arkadaşlarımıza da yapılan zulümler bugüne kadar yetmemiş olacak ki Sedef Kabaş bir televizyon programında söylediği tek bir cümle yüzünden tutuklandı. Bu akıl alır gibi değil, bu hangi vicdana sığar bilmiyoruz ancak bizim bugün vicdanımız sızlıyor. Buradan iktidar güçlerine sesleniyoruz, tutuklamakla, tehditle, hedef göstermekle bizleri korkutacağınızı, sindireceğinizi, vazgeçireceğinizi düşünüyorsanız daha çok beklersiniz.

Türkiye artık bu zulümden, bu baskılardan, bu tehditlerden, bu ayrıştırıcılıktan sıkıldı, Türkiye artık birlik, beraberlik içinde, huzurlu günlerin hayalini kuruyor, geçim derdinin böylesi arttığı bugünlerde AKP iktidarı seçmenini elinde tutmak için gözü dönmüş bir şekilde hamlelerini yapmaya devam edecek, Türkiye’de toplumsal barışın köküne dinamit koymaya çalışacak olsa da, biliyoruz ki halkımız tüm bu zulme karşı onlara en güzel cevabı, demokratik bir şekilde sandıkta verecektir.

Buradayız, Mumcuların, Aksoyların, Kışlalıların izinde, Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolunda, laik, demokratik, tam bağımsız bir Türkiye idealiyle mücadelemizi sürdürüyoruz ve sürdürmeye de devam edeceğiz

Editör: TE Bilişim