Manisa 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada hakim, CHP’li Gülşah Durbay’a hükmün 5 yıl geriye bırakılması şartıyla 11 ay 20 gün hapis cezası verdi. Duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP PM Üyesi Gizem Özcan, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban, ilçe başkanları, gençlik kolları ve partililer yakından takip etti. Duruşmanın ardından CHP Manisa İl binasında düzenlenen basın toplantısında mahkemenin kararı eleştirildi.

“SUSTURULMAK İÇİN YARGILANDIM VE CEZA ALDIM”

Partinin il binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan CHP Manisa İl Gençlik Kolları eski başkanı Gülşah Durbay, 5 yıl önce basın toplantısında söylediği cümlede bir makam belirtilmediğini ve bir hakaret içeriğinin bulunmadığını belirterek, verilen karar ile kendisinin susturulmak istendiğini belirtti.

Verilen kararı Türkiye’de gençleri ve kadınları susturmak için gösterilen bir çaba olarak yorumlayan CHP’li Gülşah Durbay şöyle konuştu : “Söylediğim cümlede ne bir isim ne de herhangi bir makam vardı. Bir suç kastı veya hakaret içeriği bulunmuyordu. Fakat susturma çabaları olarak yargılandım ve ceza aldım. Bu davanın bir hakaret davası veya söylediğim sözler üzerinden değil, aslında gençlerin ve kadınların siyasetten uzaklaştırılması, susturulma çabası olarak görüyorum. Aldığım cezada bunun bir kanıtı oldu. Niyet okuyuculuğuyla, hakaret içermeyen bir cümle sebebiyle 11 ay 20 günlük bir ceza aldım. Hükmün 5 geriye bırakılmasına karar verildi. 5 yıl boyunca herhangi bir kasti olarak bir ceza işlemediğim sürece sorun olmayacak. Sonuçta hukuki olduğunu düşünmediğim bir davada yargılanarak sadece sesimi kesmeye çalıştılar. Ama aynı cümle nedeniylede 2016 yılında savcılık soruşturma açmıştı. Verdiğim ifadeler doğrultusunda da takipsizlik kararı çıkmıştı. Ama iktidar bugünlerde sopasını daha da kalınlaştırmaya çalıştığı için tahammülsüzlükler arttı. Şimdi de aynı cümleden susturulmak için hem yargılandım, hem ceza aldım.”

“KADINLAR VE GENÇLER ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DİZ ÇÖKTÜRECEK”

Basın toplantısında konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ise, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayet davalarının kısa zamanda karara bağlanmadığını, ancak Cumhurbaşkanına hakaret davalarının kısa sürede karara bağlandığını altını çizerek, “Nedense kadına yönelik şiddet ve cinayet davalarında biz yıllarca mahkemeler önünde sürünüyoruz. Duruşmalar sürekli erteleniyor. Her nasılsa o şiddet gösteren kimsenin tutuklanmadığını, Çocuk istismarcılarının uzun süre tutuklanmadığını görürken, bu tür Cumhurbaşkanına hakaret davalarında ilk duruşmada hızlı bir şekilde karar veriliyor. Karşımızda şöyle bir iktidar var. Karşımızdaki yargıya talimat verecek, milletvekillerine talimat verecek, bütün yetkileri kendinde toplayacak, ülkeyi kararnamelerle yönetecek, gençleri işsiz bırakacak ve bütün bunları yaparken de karşısındaki gençler ile kadınlar o kişiye karşı susacak. Yok öyle bir şey. Türkiye’de gençler Gülşah Durbay’ın yargılanıp ceza aldığı cümlesindeki ‘Gençler Gezide nasıl diz çöktürdü’ cümlesinde gençler nasıl diz çöktürdüyse önümüzdeki seçimlerde de gençler ve kadınlar ona diz çöktürecekler. Türkiye’de her yetkini tek bir elde toplandığı bu sistemi gençler ve kadınlar değiştirecekler. Bu davalar kadınların ve gençlerin seslerini kesemeyecek ve örgütlenmelerinin önüne geçemeyecek” diye konuştu.

“TÜRKİYE ADIM ADIM OTORİTERLEŞMEYE GİDİYOR”

Davayı yakından takip eden CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ise, Durbay davasından verilen kararın Türkiye’nin adım adım otoriterleşmeye gittiğinin göstergesi olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanına hakaret davalarına son günlerde sıklıkla karşılaşıyoruz. Ahmet Necdet Sezer döneminde 148 defa Cumhurbaşkanına hakaret davası açılmış. Abdullah Gül döneminde yaklaşık 850 dava açılmış. Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde 63 bin Cumhurbaşkanına hakaret davası açılmış. Bu rakamda 2020 yılının Ekim ayının rakamı. Şimdi yaşadığımız güne bakarsak bu sayı 65 binleri buluyor. Açılan davaların 10 bin tanesinde ise mahkumiyet kararı verilmiş. Gülşah’ın beyan etmiş olduğu cümleler anayasanın kendisine vermiş olduğu bir haktır. Fikrini beyan etmiştir. Fakat buna rağmen mahkeme ceza verdi. Bu karar Türkiye’nin adım adım otoriterleşmeye gittiğinin en açık göstergesindir.” ifadelerini kullandı.

CHP’li Bakırlıoğlu konuşmasının ikinci kısmında, “Cumhurbaşkanı tarafsız değildir. Recep Tayyip Erdoğan bir siyasi partinin genel başkanıdır. Siyasi bir kimliktir. Siyasi olan bir Cumhurbaşkanının da her türlü siyasi eleştiriye açık olması gerekmektedir. Cumhurbaşkanın iki tane şapkası var. Bir Cumhurbaşkanı şapkası var. O şapkayı taktığı anda kimse ona siyasi bir eleştiride bulunamıyor. Daha sonra o şapkayı çıkartıp AK Parti’nin genel başkanlığı şapkasını taktığı anda da herkese hakaret etme hakkına sahip oluyor. Böyle bir garabet sistemde yaşıyoruz. Şu bir gerçektir ki bundan önce olduğu gibi bundan sonrada CHP’nin neferleri susmayacaktır, susturulamayacaktır.”dedi.

“BU DAVA FİKİRLERİN YARGILANDIĞI BİR DAVADIR”

CHP PM üyesi Gizem Özcan basın toplantısında yaptığı konuşmada, Durbay’ın davasının şahıs davası değil Türkiye’de düşünce ve fikir özgürlüğünün yargılandığını bir dava olduğunun altını çizerek, “Gülşah Durbay’ın davasında düşüncelerin yargılandığı, ifadelerinden ötürü kişilerin yargılandığını bir davaya daha tanıklık ettik. Bu dava tamamiyle fikirlerin yargılandığı bir davadır. Bununla beraber tüm gençlerin ve kadınların düşüncelerine ked vurulmak istenmektedir. Baskılama yöntemlerini silsile şeklinde gerçekleştirerek gençlerin fikirlerine müdahale edilmeye çalışılmaktadır. Bu durum gerçekten Türk hukuk sistemi içinde çok endişe verici bir durumdur. Gerçekten Türk hukukun bu tarz davalarla meşgul edilmemesi gerekmektedir. Türkiye’nin çok daha ciddi problemleri vardır. Bugün genç işsizliği çok önemli noktaya ulaşmıştır. Gençler gelecek problemi yaşamaktadır. Nasıl bir geleceğe sahip olabilecekleri konusunda çok ciddi kaygıları vardır. Tüm bunlar geri planda bırakılmış fikirlerin yargılandığı, düşünceleri yüzünden insanların hapis ceza aldığı bir hukuk devleti sistemi içerisinde biz çaba vermeye çalışıyoruz. Bunların önüne geçmek içinde önümüzdeki seçimlerde gençler ve kadınlar sandıkta gereken cevabı verecektir.” dedi.

CHP’Lİ BALABAN : BİZ BUNLARA ALIŞIĞIZ

CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban ise, AK Parti’nin CHP’yi her zaman potansiyel bir tehdit olarak gördüğüne dikkat çekerek, “Bizler bunlara alışığız. Her CHP’li AK Parti’nin gözünde yaptığı açıklamalarla hemen potansiyel tehdit olarak görülüyor. Ama ne bu baskılar ve cezalar hiçbirimizi bugüne kadar yıldırmadı. Gülşah Durbay başkanımızı da yıldırmadan büyük bir aile olarak yolumuza devam edeceğiz. İlk demokratik seçimlerde de AK Parti’nin bu tek adam rejimine hem birlikte son vereceğiz.” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim