Hepimiz özenle yazılmış birer mektuplarız desem ne dersiniz?

Yaratılışımızda, tüm hücrelerimizde bir düzen ve bir akış mevcut. Yaşamsal sistemimiz kusursuz bir şekilde ince ince işlenmiş.

2013 yılında ‘Beyin, Yapı ve Fonksiyon’ isimli çalışma kapsamında fareler, farklı zamanlarda gürültü ve sessizliğe maruz bırakıldı ve beyinlerinde yaratacağı farklı etkiler gözlemlendi. Ulaşılan sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı; çünkü günde iki saat düzenli olarak sessizliğe maruz bırakılan farelerin beyinlerinin hipokampüs isimli bölümünde yeni hücrelerin oluşmaya başlandığı görüldü. Hipokampüs, beynimizin hafıza, duygu ve öğrenmeden sorumlu bölümüdür. Deneyi yürüten isimlerden olan Imke Kriste, bu örnekte, oluşan hücrelerin gerçekten de işlev gösteren nöronlar olduğunu belirtiyor. Öyle görünüyor ki sessizlik, beynimizde fonksiyonel ve tüm beyinle uyumlu nöronların üretilmesini sağlıyor.

Görülüyor ki insanın şifası yine kendinde. Sessizliğin ipinde sallanırken hayat, gürültülerin arasından uzaklaşıp onu tutmak yine bize düşüyor. Kendimizi dış dünyadan izole etmek; hem fizyolojik hem psikolojik sağlığımıza olumlu katkılar sağlıyor. Bir anlığına durun ve dinleyin sessizliğinizi, tüm benliğinizle. Bazen o sessizlikler ne sırları ortaya çıkarıyor bir bilseniz.

Yama üzerine yama yapılan, daha tam olarak ne hissedildiği bilinmeden, üzeri örtülen duygular… Bazen bir olayı, kendimizi bile dinlemeden bir daha dokunulmamak üzere rafa kaldırırız. Bazı duygular dinlenmeli, düşünceler istişare edilmeli. Kendiyle hesaplaşmalı insan. Çünkü sessizliğin vereceği çok cevabı var. İnsanın da kendine söyleyecek iki çift sözü olmasın mı?

 Biz tüm zamanımızı telaş celladına teslim ederken vücudumuz aslında sessizlikten de yana. İdame ettiğimiz bu yaşamı anlamlandırma gayesi içindeysek eğer, kulağımızı ilk önce kendi özümüzün lisanına vereceğiz. Dut yaprağı misali kendimize iyi gelmek için, işe yine kendimizden başlamalıyız; çünkü insan yine kendiyle yenilenebilir ancak.

 Sessizlik senin parçan, değişmeyen hakiki gerçeğin. Öfken seni ele geçirdiğinde yatıştıran güç, kendini bulduğun o derin kuyu, işin içinden çıkamadığın anlarda seni sana anlatan dilsiz rehber.

Hadi! Bu yazıyı okumayı bitirir bitirmez al kahveni yanına, çekil odanın en güzel tarafına. Sessizliğine bir kahve ısmarla! Ne dersin?