Krallıklar, imparatorluklar, ulus-devletler ve aklınıza gelebilecek her türlü yönetim şekli meşruiyetini vergiye dayar. Vergi, toplumların sürekliliği için vazgeçilmez bir unsurdur.

Egemen güç, toprak üzerinde iddia ettiği hakkı tanımladıktan sonra ilk adımı vergi ile atar.  

Dünya tarihinin vergiler üzerinden döndüğünü ortaya koymak bile haksız bir söylem olmaz.

Vergi, devleti ayakta tutan temel direktir. Burada hepimiz hemfikiriz.

Ancak bugün bazı çağdaş toplumların bu konuda duyarsızlaşmaya başladığını ve hatta ödediği vergilerden dahi haberleri olmadığını görüyoruz.

Yakın bir arkadaşım bu tarz bir duyarsızlaşmayı şu fıkra ile eleştirmişti:

Hazinede para kalmadığını fark eden bir vezir, padişahın huzuruna çıkmış. Padişaha hazinede para kalmadığını ve yeni vergilere ihtiyaç olduğunu söylemiş.

Padişah, gür sakallarını beş parmağıyla ovarak, “Ne vergisi koyalım?” diye sormuş.

Sivri zekalı vezir bekletmeden cevabı vermiş, “Liman girişine nöbetçi koyalım, girenden bir gümüş akçe alsınlar.”

Padişah biraz düşündükten sonra olur vermiş.

Zaman geçmiş.

Tebaanın tepkisini merak eden padişah, veziri huzuruna çağırıp “Halktan tepki var mı?” diye sormuş.

Vezir ikiletmeden, “Hiç tepki yoktur sultanım.” demiş. Padişah halkın az da olsa bir tepki vermemesine içerleyerek, “Çıkanlardan da bir gümüş akçe alın o zaman.” deyivermiş.

Aradan bir süre geçtikten sonra padişah yine veziri huzuruna çağırtmış.

Halkın vereceği tepkiyi merak eden padişah sormuş: “Şikayet var mıdır?”

Padişahın kızacağından korkan vezir, “Hiç yoktur sultanım!” diye tıslamış. Halkın tepkisizliğine köpüren padişah bir hışımla, “O zaman limanın ortasına da bir adam koyun geleni geçeni vergiye(!) tabii tutsun.” demiş.

Aradan geçen bir sürenin ardından padişah artık halkın vereceği tepkiyi kendi gözleriyle görmek için aralarına inmiş.

Ahali toplanmış.

Padişah sormuş, “Vergilerden şikayet eden var mıdır?”

Ses çıkmayınca padişah tekrar biraz da sinirli, “Var mı şikayet?” diye sormuş.

Sonunda aradan cılız bir ses duyulmuş.

Padişah umutla gözünü ona dikerken yoksul bir vatandaş öne çıkarak cevaplamış: “Padişahım, gece çok kalabalık oluyor. Geç kalıyoruz. Limanın ortasına bir adam daha koysanız?”