31 Mart tarihi,
Türk siyasi ve sosyal tarihine
İki kez iz bırakmıştır.
İlki
Rumi Takvime göre, 31 Mart 1325’te yaşanmış
Tarihimize 31 mart vakası olarak geçmiştir.
Miladi takvimde, asıl tarih 13 Nisan 1909 dur.
Diğeri
31.Mart.2019 İstanbul BŞ. Belediye Başkanlığı seçimidir.
1909 da yaşanan olay,
" Din elden gidiyor" diye başlatılan gerici bir eylemdir.
Başlaması da, sonlanması da kanlı olmuş, kanlı bitmiştir!
1909 da,
Taş köprüler üzerinde başlayan isyanlar
15 TEMMUZ 2016 da,
Boğaz köprüsü üzerinde, darbe girişimine sahne olmuştur.
Tarih boyunca İstanbul, gerici - ilerici
Siyasi akımların çatışma SAHASIDIR!
1453 den beri İstanbul üzerinden süren kavganın adı,
Batı dünyasının kuyruk acısındandır!
Doğunun mistik ve dini değerlerini
Sürekli kaşıyarak öç alma;
Türk’lere aman diletme istenci kaynaklıdır.
Bir ilkokul mezunu imamı, Türk Devletinin başı yapma
Planının nedeni de budur.
Gerek dış, gerek iç
Dünya’da ve Türkiye’de taht kavgaları,
İstanbul üzerinden yapılmaktadır. Ezoterik öğretileri ve işaretleri
İçerisin de barındıran bu kadim şehir.
Türkiye Cumhuriyeti ayakta kaldıkça
Saltanat kavgalarına sahne olacaktır.
Çünkü,
Biliyorlar ki, bilinçaltlarında
1453 de İstanbul’u yöneten Dünya’yı.
Günümüzde İstanbul’u yöneten Türkiye’yi yönetir.
2002 den beri Türkiye’yi yöneten İktidar.
31 mart 2019 da Ekrem İmamoğlu ile oynadığı maçı,
13 bin sayı ile kaybetmiş,
Sonucu hazmedemeyerek, maçın tekrardan oynanması için
YSK ya başvurmuş
YSK; 23 haziran 2019 tarihinde maçı bir kez daha oynatmış,
Oynattığına bin pişman olarak bu defa
800.000 bin oy farkı yemiştir!
Fark,13 binden, 800 bine ,neden nasıl çıkmıştır?
Cevap son derece basittir.
Türk halkı, sabırlıdır. Özgürlüğüne düşkündür.
Mazlumun yanındadır. İktidar partisinin yanlışı dayatması,
Bardağı taşıran son damla olmuştur.
Bıçak kemiğe dayanınca,
Halk sandıkları uçurmuş,
İstanbul’u, “ ÖZĞÜRLÜĞE KAÇIRMIŞTIR”.
Türk siyasi tarihinde 23.Haziran seçimden öte bir şeydir.
Bu sosyal olgunun tarifi yoktur.
Salt Şair Mehmet Akif İstiklal marşımız şiirinde.
Anlatmıştır
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.”
İstanbul’da ÖZGÜRLÜĞE KAÇIŞ BÖYLE BAŞLAMIŞTIR.