İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özellikleri akıl sahibi olmalarıdır. Dolayısıyla aklını kullanarak düşünme gibi bir olguyu gerçekleştirirler.  Merhamet, şefkat, cömertlik, vicdan,  adalet, sabır, sevgi... gibi ayırıcı özellikleri de akıl ve düşünmeyle ortaya çıkanlardır. Bir insan akıl sahibi olsun, düşünsün, diğer duygular öyle ya da böyle gelir nasılsa. Tabii ki burada önemli olan bu duyguları nasıl geliştirdiği ve yansıttığı esas önemli olandır. Aklını kullanmak ve düşünmek her insanda ortak özellik olurken, diğer geliştirdiği duygular insanı insan olarak ortaya çıkarmaktadır. Yani karakterimizi. Hani deriz ya, çok karakterli bir insan ya da karaktersizmiş diye.

Aslında çok genel bir tanım olarak ve kendi kriterlerimize göre yaparız bu tanımlamayı. Bizim doğrularımıza uyuyorsa 'çok karakterli' deriz. Uymuyorsa eğer o kişiden karaktersizi yoktur. Bir noktada ben de bu şekilde yaparım değerlendirmemi ama bir farkla. Benim için öncelikli olan kişinin yaptığı davranış sadece kendiyle mi alakalıdır yoksa etrafındaki insanları doğrudan etkiliyor mudur, ona bakarım. Kendineyse faydası ya da zararı onun tercihi der geçerim. Ama etrafındaki insanları ya da beni etkiliyorsa o zaman karakteriyle ilgili bir çıkarımda bulunurum yadırgamadan, yargılamadan. Olması gereken de budur aslında.

Ama genelimiz, bize etkisi olsun ya da olmasın insanların karakterleri konusunda fikir beyan etmekten geri kalmıyoruz maalesef. Karakteriyle ilgili konuşurken hayatını deyim yerindeyse hallaç pamuğu gibi atıyoruz. Amacını aşıp, hayatını sorgulamaya, yargılamaya kadar gidiyoruz. En çok takıldığım ve yapmamaya dikkat ettiğim hassas bir konudur bu, herkesin hayatı kendinedir, benim için.

Kimse kimsenin hayatından sorumlu değildir. Yaşadığı mutlulukları mutsuzlukları, sevinçleri üzüntüleri, başarıları başarısızlıkları ve zorlukları en iyi bilen kişinin kendisidir. Bizler tüm bunları bilmeden düşünen bir varlık olarak aklımızı boşa harcayıp hemen yargılamayı yaparız. Yadırgamak ve yargılamak kimsenin haddine değildir. Empati kurup, herkesin farklılıklarını kabul etmek, anlayışla karşılayıp saygı duymak en yerinde olanıdır. Zihninizi güzel düşüncelerle meşgul etmek yerine öküzün altında buzağı aramak niye ki?

Ben aslında birtakım yaşadıklarımdan sonra şu sonuca varmıştım, İnsanların aslında yaşamak istediklerini sizler yaşıyorsanız sıkıntı burada başlıyor, yaşayamadıklarını yaşayan insanlar hedefleri haline geliyor, mesele bu kadar basit. Onun için diyorum ya, herkeste akıl var ama onu kullanmak önemli olan diye.

Bu söylemlerim sadece özel hayatla ilgili değil tabii ki de. Kişilerin iş hayatıyla, arkadaş çevresiyle, ailesiyle ilgili olumlu olumsuz her türlü gelişmede yadırgama ve yargılama yapmaktan alıkoyamıyoruz maalesef kendimizi.

İster sosyal medya elalemi, isterse gerçek hayatınızda vücut bulmuş insanlar olsunlar. Siz, siz olun kendi hayatınızı kendinizce yaşayın. Unutmayın, Bu sizin hayatınız kimseyi ilgilendirmez. Sizin için neyin iyi olduğunu sizden kimse daha iyi bilemez. Herkesin doğrusu kendinedir. Sonuçlarından kişi kendisi etkilenir başkası değil. İnsanlar günden güne değişebilir. Başkaları için değil kendiniz için yaşamak aslolan. Kendinizi memnun edin, bırakın başkaları memnun olmasın. Sonuçta ne ektiyseniz onu biçecek olan da sizsiniz.

Giyiminden gezmene neyi nasıl yapıyorsan içinden geldiği gibi öyle yap. Hayatını başkaları ne der diye yaşamak yerine, kendini bir şekilde hayatın akışına bırak başkalarının yargılarına değil. Çünkü, tek bir can hakkın var yaşayacak.

Renginiz ve ahenginizle yaşayacağınız bir hayat sürmeniz dileğiyle, sevgiyle kalın.