Yaşadığımız zamanlar her şeyin çok hızlı yaşandığı ve tüketildiği bir hal aldı. Üretim kadar tüketimin arttığı hatta tüketimin öne geçtiği günlerdeyiz. Zihnimiz sürekli işlerken geçmiş ve geleceği planlıyor, düşünceler her an bizimle. Dış uyaranların etkisiyle de şekilleniyor bilinçaltımız. Altta ne varsa üste çıkıyor, ruh halimizi ve davranışlarımızı etkiliyor. Zihin ne düşünüyorsa beden onun şekline bürünüyor. Her hücren sen neysen ona dönüşüyor. Mutluysan beden duruşun dik, hareketli, yüzde gülümseme, kızgınsın kasların gergin, belki bacakta tekrarlayan hareketler, üzgünsen daha kapanık beden. Öfke, huzur, depresyon, başarı, sevgi, özgüven yani bütün duygular bedeni etkiliyor. Beden bu kadar etkileniyorsa organlar nasıl etkileniyorlar tahmin edebilirsiniz. Hatta her duygunun hangi organı etkilediğini söyleyip yazanlar var. Gam, keder akciğerleri etkilermiş. Kızgınlık karaciğeri, öfke safra kesesini, korkular böbrekleri, kabullenemediklerimiz bağırsaklarımızı ve midemizi etkiliyormuş.

Dünya genelinde yaşanan panik, korku, kaygı gibi duygular artık bizim ülkemizde de kendini belirgin olarak gösterir oldu. Şehitler, virüs, işsizlik, göçmenler, pahalılık en son çekirge sürüsü derken hızlı bir olumsuzluk sardı dört bir yanımızı. Artık korkuyu, kaygıyı, umutsuzluğu bırakıp bir şeyler yapma zamanı. Gerekli uyarıları dinleyip bazı önlemler alarak normal hayatımıza devam etmediğimiz sürece bu panik hali yayılacak. İnsan en kolay adapte olabilen  canlı. Zekamız, aklımız, sezgilerimiz, deneyimlerimiz, iletişim becerilerimiz gibi özellikler adaptasyon da çok etkili. O yüzden problemin farkına varıp çözüme odaklanmalı ve hayatımıza devam etmeliyiz. Olumsuz duygular bizim vücut frekansımızı yani titreşimimizi düşürür. Moralli olmamız enerjimizi yükseltir. Hastalıklar kendisiyle aynı titreşime sahip kişileri etkiler. O yüzden moralimizi yüksek tutmalı, enerjimizi korumalı, sağlıklı beslenmeli, hijyene önem vermeli, önlemlere uymalıyız.

Bütün bunları yaşamamızın muhakkak ki sebepleri var. İnsanlar, hayvanlar ve doğayla uğraşmanın bedellerini ödüyoruz. Sevgisizlik, bencillik, açgözlülük dünyayı bu hallere taşıdı. Artık kendimize gelip birbirimizi sevmeyi, doğaya saygı duymayı, beraber yaşamayı öğrenmemiz gerek. Karanlık attıysa aydınlık yakındır.

Sağlıkla kalın, hoşça kalın.