AK PARTİ'DE VEFA ARANIYOR !
AK Parti'yi ayakta tutan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığını tercih etmesi parti içerisinde Ankara'dan başlayarak Anadolu'ya yayılan bir dalgalanmaya neden oldu. Bu dalgadan elbette bıçak sırtında duran Manisa AK Parti Teşkilatı da nasibini almaya başladı.
Nasıl mı başladı?

Herşeye rağmen ‘Muradım'dır diyen Manisa'nın hala ağabeyi olan Bülent Arınç'ın Manisa İl Teşkilatı'na dargın olduğu konuşulmaya başlandı. Hatta dargın olduğu kişilerle karşılaşmamak için davetli olduğu Ömer Özkara'nın düğününe bile katılmadığı, Manisa programı yapmamaya özen gösterdiği iddia edildi.

Dargınlığın sebebine gelecek olursak; geçiş döneminde teşkilat olarak Arınç'ın ismi sorulduğunda tek bir ismin bile "Gönlümüzün başbakan adayı Sayın Arınç'tır!" dememesi Sayın Arınç'ı bir hayli üzmüş.
Bunun yanı sıra, Murat Baybatur'un bir basın toplantısı esnasında üstü kapalı olarak söylediği iddia edilen "Arınç dahil hiç kimse AK Parti'nin vazgeçilmezlerinden değildir!" sözü de bir şekilde Ankara'ya kadar ulaşmış, kırgınlıkta son noktayı koymuş.
Yeni kabinede Başbakan Yardımcılığı korunmasına rağmen bir önceki sorumlulukları alınan Bülent Arınç, yakın çevresine Hüseyin Tanrıverdi'nin yerel seçim öncesinde teşkilat üzerindeki baskısını hatırlatarak "Ben bunların mı arkasında durdum!" diye sitem bile etmiş.

Ağabeylerinin sırt çevirdiği genç başkanın gönlünden milletvekilliği geçerken nasıl bir duruş sergileyeceği ve bu rüzgâra nasıl dayanacağı da merak uyandıran bir başka konu oldu.
Sayın Bülent Arınç'ı hayal kırıklığına uğratan bir diğer isim ise Manisa'daki MHP'nin yükselişini kesmek için AK Parti'nin eski ülkücü kadrosuna ‘paralel' bir şekilde monte edilen Sayın Selçuk Özdağ olmuş.
Selçuk Özdağ'ın da Başbakanlık sürecinde milletvekilleriyle yapılan gizli toplantılarda Arınç'ın ismini bile telaffuz etmemesi ve son zamanlardaki zamansız çıkışları Arınç'ın "Manisa'daki önemli hatalarımdan biri de Selçuk'tur!.." itirafına neden olmuş.
Bu hafta AK Parti'den bu kadar ancak kulislerde konuşulanlar elbette bu kadar değil. Haftaya ‘Bu şarkı burada bitmez' diyen küskün başkan aday adaylarını yazarak AK Parti'de il başkan adaylığı için adı geçenleri yazmaya başlayacağız.

MHP'DE GERGİN BEKLEYİŞ
Gelelim Manisa'da yıllar sonra küllerinden doğan ama prangalar ve sırtındaki yüklerden dolayı bir türlü uçamayan MHP'ye.
Bilindiği üzere 2009 yerel seçimlerinde AK Parti'nin adaylık sürecindeki ağır hareketi en iyi şekilde değerlendiren ve havayı koklayarak çatı aday çıkaran MHP oylarını arttırarak Cengiz Ergün ile Manisa'da ilk kez iktidara geldi.

Geldi de ne oldu?

Yerelde iktidar olan MHP, genel seçimlerde bekleneni bir türlü alamadı. Son genel seçimlerde ithal aday ile saygıdan ve töreden sandığa giden ve ancak iki milletvekili çıkarabilen MHP tabanı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de kahrolarak sandığa gitti. Ancak taban içten içe kaynamaya da başladı.

Yaklaşan milletvekilli seçimi öncesinde müzmin aday adaylarının yanı sıra milletvekilliği devam edenlerin de yeri sorgulanmaya başlandı. Herkesin halim selim bir daire müdürü olarak tanıdığı bir dönemin Manisa ardından Balıkesir defterdarı olan Burdur'lu Erkan Akçay sorgulanan ilk isimlerden biri oldu.
Gazi Üniversitesi'ndeki sıra arkadaşlığını Manisa 2. sıra milletvekilliği ile taçlandıran Akçay ile MHP Manisa tabanının yıldızı, hiçbir il ve ilçe kongresinde taraf olmaması nedeniyle bir türlü barışamadı.
MHP tabanı, Akçay'ın memleketi Burdur ya da son görev yeri Balıkesir yerine 2011'de ikinci kez Manisa'dan aday olmasını sorgulamaya devam ederken en son Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde yaşanan ayağa kalkma olayını tartışmaya başladı.

Lidere itaat ekolünü benimseyen partililer, Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ayağa kalkmasına rağmen Akçay'ın kişisel tutum sergileyip ayağa kalkmamasını ve bunu basına malzeme olmasını yadırgadı. Taban, lidere itaat etmek yerine bağımsız tavır sergileyen MHP'li vekilin Manisa'dan aday olmasının partiye Manisa'da güç kaybettirdiği konusunda hem fikir gibi gözüküyor.

CHP'DE ‘ÖZEL' DURUM
CHP 18. olağan kongresini 5-6 Eylül tarihinde geleneklerine uymayan küçük bir salonda gerçekleştirdi.

Bilindiği gibi Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu aldığı imzadan az, Muharrem İnce ise aldığı imzadan çok oy alarak genel kurulu noktaladı.

Ertesi gün (cumartesi) Parti Meclisi seçimleri tam bir keşmekeşlik içinde gurupların savaşına sahne oldu, Kılıçdaroğlu'nun sağ kolu tabir edilen Erdoğan Toprak yediği çizikler sonucu Parti Meclisi'ne giremedi. Aynı şekilde CHP'ye geçişi olaylı olan Mehmet
Bekaroğlu'da seçilemedi ama kadın (cinsiyet) kontenjanı olarak uygulanan tüzük gereği PM'ye girdi ve genel başkan yardımcısı oldu.

Kılıçdaroğlu'nun bundan önceki Kurultaylarda delegenin hemen hemen tamamının desteği ile seçildiği göz önüne alındığında tabiri caiz ise karizması bu kurultayda çizildi. Tabii bizi ilgilendiren kısmı Manisa Milletvekili Özgür Özel'in PM girme serüveni.

Parti tabanı mevcut milletvekillerinin ve il başkanını Parti Meclisi için mücadele verdiğini konuşmaya başladı. Manisa Milletvekilleri Hasan Ören ve Sakine Öz seçilemeyeceklerini bildikleri için Parti Meclisi'ne aday olmadıklarını konuşurken, CHP İl Başkanı Cahit Kaplan'ın da PM'ye aday olmayı düşünmesine rağmen Kılıçdaroğlu ve il başkanlarından yeterli desteği görmeyince adaylıktan vazgeçtiği iddia edildi.

Parti Meclisi'ne seçilmesi olay olan Özel ile ilgili ortaya atılan iddia ise oldukça dikkat çekti. İddiaya göre Kılıçdaroğlu her ne kadar Özel'i anahtar listeye almamasına rağmen Özel'e ve Aykut Erdoğdu'ya gizli destek verdi, bu desteği de Gürsel Tekin ve Alaaddin Yüksel vasıtasıyla delegeleri yönlendirerek yaptı.

Özel'in bu gerçeği bilmesine rağmen liste delen kahraman edasıyla dolaşması CHP'nin Manisa tabanında şaşkınlıkla karşılandığı iddia edildi.

2009 ve 2014 seçimlerinde yenilgi alan Özel, Soma faciasıyla yeniden ön plana çıktı, Özel'in bireysel hırsı aklının önüne geçen tipte...

Şimdi Kılıçdaroğlu için önemi büyük olduğu halde PM'ye seçilemeyen ve yedek 1.sırada kalan Ali Özcan'ı PM'ye taşıması için PM'den 1 kişinin istifa etmesini bekliyor. Bu senaryoda da Özel'in adı geçiyor ama; Özel kendi siyasi çıkarlarını garanti altına almadan hareket etmez. Tüzük gereği ve Manisa örgütünün ön seçim eğilimi belli.

Özgür Özel için iki seçenek değerlendiriliyor:

1-PM'den istifa edip ekim ayında Parlamento açıldığında Parti Grup Başkanvekilliği'ne aday olmak, kırmızı plakaya kavuşmak ve kırmızı plakayla Manisa'yı karış karış dolaşıp ön seçime girmek. Ancak ön seçimin garantisi olmadığı için bu seçeneğe sıcak bakmayacağı düşünülüyor.

2-Kılıçdaroğlu ile pazarlık sonucu yine kontenjandan 1.sıra aday olmak.

3-Bu hesaplar tutmazsa ilçe başkanlarına vaatlerle ön seçime girmek. Ön seçim seçeneğini düşündüğünde Gürsel Tekin'in de yardımıyla Manisa CHP İl örgütünü görevden almak, kendi yandaşı bir yönetimi atamak ve bu yönetimle kongre ve ön seçime hazırlanmak isteyecektir. Ancak parti kamuoyunda Özgür Özel karşıtı olan azımsanmayacak bir kitle var.

CHP Genel Merkezi cumhurbaşkanlığı seçiminin başarısızlığının ardından Kurultay'da istenen desteğin de alınamamış olması örgütler üzerinde bir tasfiye sürecinin başlayacağı görülüyor. Ancak şu an bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorlar. Ya kongre sürecini başlatıp 40 ile yakın il örgütünü görev alıp yeni atama kadrolarla genel seçime gidecekler ya da genel seçim tarihi yaklaştığında mart-nisan ayı gibi il örgütlerini görevden alacaklar. Başka da bir seçenek görünmüyor. Çünkü CHP tüzüğüne göre, görevden almalarda 45 gün içinde olağanüstü kongre yapmak zorundasınız ve olağanüstü kongreler genelde görevden alınanların başarısıyla sonuçlanıyor.

CHP Manisa'da, önümüzdeki aylardan itibaren sular daha da ısınacak gibi duruyor.