Balığın ağlayacağını öngörüp
Masasına içki koyan toplum!
Anasının ağlayacağ,ı öngörüsüzlüğü içerisinde
" EVET " oylarını zarfa koydu, durdu sandığa.
Oysa esir düştüğünde.
Parmağındaki yüzükte sakladığı siyanürü içip
Yaşamına son veren insanları yazar tarih.
Tarih boyunca hiç bu kadar
Kendisini, makus talihine hapsetmemişti toplum.
Göksel yıldız, kahve, el fallarında, beyhude
Arar olduk, umudu!
Umut pembe gözlük olmuş. Ancak
Takınca toz pembe görüyorsun Dünya’yı!
“ GÜN YÜZÜ MÜ GÖRDÜ TOPLUM?”
1950 de Menderes.
60’ lar da barajlar kralı,
70' ler de koalisyoncular,
80 de arı.
2000 ler, zaten malum.
Güzel günler göremeden gitti
Bizden öncekiler.
Sıra bize geldi. Bu işler para ile değil “ OY” ile!
1997 yılında Okuduğu;
"Minareler süngü, kubbeler miğfer,
Camiler kışlamız, müminler asker,
Bu ilahi ordu dinimi bekler,
Allahu Ekber, Allahu Ekber." şiiri ile girdi hayatımıza.
Girmeden önce de, 4 ay hapse yattı...
O zamanlarda
Farklı şeyler söylüyordu.
"Her devrin firavun ve nemrutları olduğunu
Bunun karşısına çıkacak,
Musa ve İbrahimlerin engelleri aşarak
Pislik dolu yolları temizleyeceğini belirtiyordu!
Öyle ya,
"TEMİZLİK İMAMDAN GELİYORDU!"
2002 den 2018 kadar tam 16 sene
Temizlenmedik devlet kurumumuz kalmadı!
Askeriye, dezenfekte edildi.
Özgürlük, bağımsızlık, vicdan hürriyeti
Gibi insan sağlığına zararlı,
Bulaşıcı hastalıklara sağlık seferberliği ilan edildi!
Kısa sürede, yok edildi.
2013 de " ANDIMIZIN "okullarda söylenmesi
Militarist söylemdir diye yasaklandı.
TC. İBARESİ KALKTI.
"Ne istediler de vermedik " dediği kişi
KALKIŞMAYA, KALKIŞINCA, .
Enişte, durumu Ankara'ya telgrafla bildirdi.
"HARDAL KIŞLASINDAN TANKLAR ÇIKTI,
STOP...
BOĞAZ KÖPRÜSÜNE DOĞRU SEYREDİYORLAR,
STOP.."
" BESLE KARGAYI, OYSUN GÖZÜNÜ"
Bir kez daha geçerlilik kazandı.
Fetö dedikleri karga değil, Akbaba çıktı!
Her zaman sihirbazın şapkasından
Kuş, tavşan çıkmaz. Sürpriz olarak
Sansar, tilki, kurt gibi sinsi yırtıcılarda çıkar!
Besleye, besleye solucan oldu ANAKONDA!
Ön göremediğimiz geleceğimizden,
Daha neler çıkacak, Allah bilir?
Bizim bildiğimiz insanların,
MAĞDUR OLARAK GİRDİĞİ YERLERDEN,
MAĞRUR OLARAK ÇIKTIĞI.
Cuma namazını ifa etmek için
At sırtında camiye giden padişah,
Cami avlu kapısından, boynunu eğip geçerken
iki yana sıralanmış yeniçeriler;
“BÖBÜRLENME PADİŞAHIM. SENDEN BÜYÜK,
ALLAH VAR” diye, hep bir ağızdan bağırırlardı.
Yeniçeriler
MAĞRURLUĞUN öngörüsünü tecrübe etmişlerdi.
Ne yazık ki,
Ülkeyi yönetenlerin mayasında mağdurluk ve mağrurluk
Eşit miktarda var.
MAĞRURLUKTAN, başları sıkışanlar,
MAĞDURLUK EDEBİYATINA sığınıyor!