Yeni dizi Baht Oyunu’nun başrolünde yer alacak olan Manisalı oyuncu Aytaç Şaşmaz ve rol arkadaşı Cemre Baysel, Hürriyet’e röportaj verdi. Aytaç Şaşmaz, “Manisa'da simit, köfte, su satmışlığım bile vardır. Kendi paramı kazanmayı biliyordum.” ifadelerinde bulundu.

İŞTE O RÖPORTAJ

Birbirinizi daha önce tanımıyordunuz? İlk karşılaştığınızda ne hissettiniz?

Cemre Baysel: İlk başrolümüz, enerjilerimizin tutması ve birbirimizi sevmemiz çok önemliydi. İşe başlayacağım kişiyle ya enerjimiz tutmazsa diye korkuyordum. Ben enerji ve motivasyonla çalışan biriyim.

ENERJİMİZ EKİBİ ETKİLİYOR

Sonuç ne oldu?

Cemre Baysel: 40 yıldır tanışıyor gibiyiz. Ben içimden geldiği gibi davranan bir insanım. Aytaç da öyle. Egomuz yok, olduğumuz gibiyiz.

'Baht Oyunu' bu hafta başlıyor. İlk başrolleriniz. Gerginlik var mı?

Aytaç Şaşmaz: Bence biz bir gemiyiz. Hocamız Serdar Gözelekli kaptan koltuğunda ve bütün ekibimiz geminin güvertesinde. Bu deniz çok dalgalı, bizim bütün sorunlara göğüs gerip yıkılmamamız lazım. Bir bütün oldukça bir gerginlik hissedeceğimi düşünmüyorum.

Cemre Baysel: Büyük sorumluluk. Her konuda çok dengede kalmak gerekiyor. Bizim enerjimizle ekibimizin enerjisi yükseliyor ya da düşüyor. O yüzden her zaman yüksek enerji.

Diziniz ne anlatıyor?

Cemre Baysel: Benim canlandırdığım Ada karakterinin ailesinden gelen batıl inançları var. 'İlk aşık olduğun adamla evlenemezsen sonsuza kadar mutsuz olursun'a inanıyorlar. Bu yüzden birini sevmekten hep kaçmış. Ama sonunda birine tutuluyor. Aşık olduğu çocukla da, onu içinde bulunduğu bir durumdan kurtarmak için evleniyor ve üç yıl evli kalmaları gerekiyor. Ada üç yılın sonunda, bunun kağıt üzerinde kalmayacağına, gerçek ve mutlu bir evlilik olacağına inanıyor. İlk aşkını kaybetmemeye çalışırken bakıyor ki aşk hiç bilmediği bir yerdeymiş ve Bora'yla (Aytaç Şaşmaz) karşılaşıyor.

Aytaç Şaşmaz: Bora aşktan canı yanmış bir adam. İşini hayatının merkezine koymuş. Aşkın gerçek olduğuna inanmıyor. Kurduğu sosyal içerik platformunda aşk ve ilişkiler üzerine yazılar yazıyor. Sonrasında Ada'yla yolları kesişiyor. Aşktan canı yanmış bir adamla aşkın peşinden koşturan bir kızın birleşiminden çok acayip bir kaos doğuyor.

Ada karakteri gibi sizin de batıl inançlarınız var mı?

Cemre Baysel: Nazara inanıyorum. Kötü enerjinin insanı etkilediğine inanıyorum. O yüzden sembolik olarak nazar boncuğu kullanırım.

Aytaç Şaşmaz ve Cemre Baysel'in başrolünde olduğu 'Baht Oyunu' salı saat 20.00'de Kanal D'de.

Aytaç Şaşmaz: Ben de nazara inanırım. Bir de küle basmam, bunun uğursuzluk getireceğini düşünürüm.

Siz aşka inanıyor musunuz?

Aytaç Şaşmaz: Aşkın herkeste başka bir biçimde, başka bir tarifte var olduğuna inanıyorum.

Cemre Baysel: Ben de aşka inanıyorum ama daha çok sevgiye ve merhamete inanıyorum diyebilirim.

Hiç aşık olmadın mı yani?

Cemre Baysel: Hiç aşık olmadım. Bunları babam da, ağabeyim de okuyacak, o nedenle daha fazla uzatmasak (gülüyor).

Baban dizilerde öpüşme, yakınlaşma sahnesi olduğunda ne diyor?

Cemre Baysel: Önceki işimde böyle bir sahnem vardı (gülüyor). Ben o zaman şehir dışındaydım. Annemle konuşup babam ve ağabeyimi dördüncü bölüm için hazırlaması gerektiğini söylemiştim. Dördüncü bölümde yayımlanacak olan sahne, o akşam izlediğimiz bölümün sonuna alınmıştı...

E, ne oldu?

Cemre Baysel: Ağabeyim ve babam televizyonu kapatıp odalarına gitmişler. Bir daha da bu konuda konuşulmadı (gülüyor). Şu an için öyle bir sahnemiz de yok zaten!

Her gün bir dizi başlıyor. Neden sizin işinizi izleyelim?

Aytaç Şaşmaz: Bir şeyi mutlu, huzurlu ve o an oradaysan güzel yaparsın. Aklın başka yerdeyse, ayakların geri geri gidiyorsa o iş olması gerektiği gibi olmaz. Biz sete koşarak gidiyoruz. Setin içinde gerçekten çok mutluyuz. İçimizdeki bu güzel enerji eminim ki seyirciye de yansıyacaktır.

AYTAÇ ŞAŞMAZ:  SİMİT, KÖFTE, SU SATMIŞLIĞIM VAR

Senin hikayen nasıl başlıyor Aytaç?

Annem ev hanımı. Babam ayakkabıcı ve şehirlerarası iç hatlarda şofördü. Manisa'daydım. Lise 1'de okulun saygılı haylazlarındandım. Ama derslerim kötü bile olsa hocalarımın kanaat notları hep çok yüksek olurdu, sağ olsunlar 'çok saygılı' derlerdi.

Peki ne oldu lisede?

Bir gün edebiyat hocası geldi (Tülay İnce). "Okulda yakışıklı arıyorduk, seni gösterdiler. Tiyatroya geliyorsun" dedi. Ben o ara gitar dersleri alıyor, şarkıcı olmak istiyordum. Tiyatro kolundakilerin olduğu sınıfa bir girdim, herkesin yüzü düştü.

Neden?

Bu ezber yapmaz, provalara gelmez diye düşünmüşler. "Öyle mi" dedim kendi kendime. O sene festivale katıldık, sonraki sene festivalde birinci olduk. Orada başlayan tiyatro oyunculuğu lise boyunca devam etti. Sonra İstanbul'a gitmeye niyetlendim. Fakat ailem istemedi.

ŞÖHRETİ YOK SAYIYORUM

Ne yaptın?

Ben kimseyi dinlemem ve kafamın dikine giderim. Kimse bana inanmıyordu ama ben kendime inanıyordum.

Üniversite ne oldu?

Haliç Üniversitesi'ni yüzde 50 bursla kazandım. Ama o para bende yoktu. Manisa'da simit, köfte, su satmışlığım bile vardır. Kendi paramı kazanmayı biliyordum. İstanbul'da da çalıştım, garsonluk yaptım.

Nasıl keşfedildin?

Beşiktaş'ta bir kafede hem baristalık, hem garsonluk yapıyordum. O sırada ajansa kaydolmuştum. 17 yaşımda bir reklam teklifi geldi. Çok minik paraydı ama kendimi zengin gibi hissediyordum. Garsonluğa devam ettim. 'Kötü Çocuk' filmine dahil oldum, oradaki yönetmenim Yağız Alp Akaydın 'Söz' dizisine adım atmama vesile oldu.

Beş yıl sonra kendini nerede görüyorsun?

'Superman'i canlandırmak istiyorum. Belki Türkiye'de yapılır, belki de yurtdışında kendimi gösteririm.

Şöhretin yıpratıcı taraflarından korunmak için neler yapıyorsunuz?

"Yok sayıyorum. Yalan bir dünya. İşin olur, milyonlar izler; işin yoksa yoksun. Bu yüzden orta çizgide yürümelisin ki kendi hayatında olabilesin."

KAYNAK: HÜRRİYET

Editör: TE Bilişim