Merkez Efendi Devlet Hastanesinde görevli üroloji doktoru ve aynı zamanda tarih araştırmacısı Fahrettin Er, Manisa'da bulunan 3 ilginç taş hakkında önemli bilgiler verdi. Osmanlı medeniyetinin insan odaklı bir medeniyet olduğunu vurgulayan Er, gazetemize yapmış olduğu açıklamalar ile tarih bilgimizi tazeledi. Sadaka taşı, Yitik taşı ve Hamal taşının tarihini anlatan Er ile yaptığımız söyleşiyi siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.

Haber: EREN EKİNCİ
MANİSA'da görevli Doktor ve aynı zamanda Araştırmacı Yazar Fahrettin Er, Osmanlı döneminde yaygın olarak kullanılan Sadaka taşı, Yitik taşı ve Hamal taşının tarihi hakkında önemli bilgiler verdi. İlk olarak Sadaka taşının hikayesini anlatan Er, bu taşların günümüzde anlamlarının unutulduğunu dile getirdi.
SADAKA TAŞI
Sadaka taşlarının, Osmanlı döneminde her mahallede bulunan mermerden veya işlenmiş taştan yapıldığını kaydeden Er, "Hali vakti yerinde olanlar bu taş üzerine kimse görmeden para bırakırlar ve ihtiyaç sahipleri de buradan yeteri kadar para alırlarmış. Anlatılanlara göre o taşın üzerinde sürekli olarak belirli bir miktar para dururmuş. Bu hadise, o dönemde insanlığın hangi seviyede olduğunu göstermesi açısından gerçekten güzel bir örnek teşkil ediyor. Muradiye Camisi önünde bulunan çeşmenin yanında dik olarak oturtulmuş taşa Sadaka taşı adı verilmektedir. Osmanlı döneminde sadaka bırakmak isteyenler buraya bırakıyor. İhtiyaç sahipleri de buradan ihtiyaçları kadar olan parayı alıyordu. Sadaka, akşam ezanından sonra, sabah ezanından önce buraya konur. Karanlıkta koyulurdu. Dolayısıyla sadakayı kimin koyduğu ve kimin aldığı asla bilinmezdi. Kişilerin rencide olmaması için eski topraklar böyle bir uygulama geliştirmişler. Öte yandan mahalle camilerinde bulunan sadaka taşlarına o mahallenin halkı gitmezdi. Bu mahallenin yardıma muhtaç vatandaşı diğer camiye, diğer mahallenin yardıma muhtaç vatandaşı ise, bu mahalleye gelerek sadakasını alırdı. Osmanlı döneminde şehrin her tarafında görebileceğiniz bu yapıları günümüzde görmek ise çok nadirdir" dedi.
YİTİK TAŞI
Osmanlı döneminde ahlak ve dayanışmanın ne kadar geliştiğini anlatmak için Yitik taşının öneminden bahseden Er, " Sadak taşının yanında bulunan ise ?Yitik Taşıdır. Sahibi belli olmayan ve civarda bulunan eşyalar bu taşın üzerine konurdu. Bir eşya kaybeden de önce gelip yitik taşlarını kontrol eder, eşyasını bulmaya çalışırdı. Bu da bizim medeniyetimizin ne kadar ahlaklı olduğunu ve dayanışmaya önem verdiğini gözler önüne sermektedir" diye konuştu.
HAMAL TAŞI
Hamal taşının ne olduğunu anlamak için 25 yıl uğraştığını ifade eden Er, Mimar Sinan'ın projesini çizdiği Manisa Sultan Hamamı'nda bulunan bir taşın ilgisini çok çektiğini ve yıllarca bu taşın ne anlama geldiğini bulmak için araştırma yaptığını söyledi. Taşın, hamal taşı olduğunu öğrendikten sonra Osmanlı medeniyetine duyduğu hayranlığın bir kat daha arttığını belirten Er, "Bu hamam Mimar Sinan'ın bizzat tasarladığı bir yapıdır. Şu bölgedeki çıkıntı olarak duran taşı görmüşsünüzdür. Bu yapıyı incelerken, burada bir mimari hata olduğunu düşünmüştüm. Belki siz de buradan geçerken öyle düşündünüz. Ama işin aslı öyle değil. Diyelim ki sırtında yük olan bir vatandaş buradan geçiyor ve dinlenmek istiyor. Yere çömelip de sepeti koymak, onu tekrar kaldırmak çok zor. Belini incitebilir. Bizim medeniyetimiz insan odaklı bir medeniyettir. Bu sebeple hamalların ya da yük taşıyanların sırtlarındaki ağırlıkları koymaları ve dinlenebilmeleri için böyle bir çare bulmuşlar. Bu hamal taşları her dinlenme mesafesinde 1 tane olmak üzere yerleştirilmiştir. Medeniyetimiz, yoldan geçen bir hamalın yorulabileceğini düşünerek, onun iyiliği için böyle bir mimariye imza atıyor. Ticari hayatın yoğun olduğu ve Osmanlı'da cazip ticaret yollarında bu hamal taşları oldukça fazladır. Manisa'da bir tane kalmış. O da bu gösterdiğimdir. Bu taşlar, Osmanlı medeniyetinin ulaştığı zirvenin ipuçlarıdır. Sırtındaki yük dolu küfe ile bir çeşmenin önünden geçerken su içmek için yere eğilip küfeyi bırakmasın, beli incinmesin diye yükseklikleri ortalama 130 ile 150 santim arasında değişen ve çeşme kenarlarında bulunan bu taşlar da tıpkı sadaka taşları gibi yanlarından geçen insanların anlamsız bakışları arasında kendilerini fark edecek nesli beklemektedir" ifadelerini kullandı.
Editör: TE Bilişim