En zengininden en fakirine, en güçlüsünden en çelimsizine kadar her bir insanın canını, elinden alma yetisi olan koronavirüs; dünyayı, bir aslanın pençeleri altında kalan ceylan gibi sağa sola savurup duruyor. Dünya da garibim, ne ses edebiliyor ne kurtulabiliyor.

Bilim adamları koronavirüsü işaret ederek, “3. Dünya Savaşı çıksa daha iyiydi” diyor.

Çok gelişmiş Avrupa, teyakkuz halinde. Amerika, cidden Dünya Savaşı çıksa almayacağı darbeyi koronavirüsten aldı.

worldometers.info adlı internet sitesinde verilen canlı verilere göre; Amerika’da 225 bin 241, Hindistan’da 115 bin 236, Brezilya’da 154 bin 226, Meksika’da 86 bin 338, İngiltere’de 43 bin 726 insan hayatını kaybetti. Dünyada toplam 40 milyon 688 bin 899 vaka görülürken, can kaybı ise 1 milyon 123 bin 517 oldu.

Şu ülkelerin isimlerindeki azamete bir bakın. Kimisi ekonomisiyle, kimisi ordusuyla, kimisi ise politik kuvvetiyle sapasağlam duruyor. Ancak, gelin görün ki boyunlarını aşağıya indirmiş durumdalar. Bu bize doğanın herhangi bir insan –her anlamda- inşasından daha kudretli olduğunu göstermiyor mu?

30 milyon kişi hastalıktan paçayı kurtardı. Kurtardı kurtarmasına da, 9 milyon aktif hasta, tam şu anda yeryüzünde dolaşıyor. Gözünüzde küçülteyim demeyin. Dile kolay. Bu sayı birçok ülkenin nüfusundan bile fazla!

Arkasında en kuvvetli rüzgârlar, önünde en gür ormanlar olan yenice bir yangın misali ilerleyen koronavirüs, ne o ormanda yaşayan hayvanları ne de o ağaçların meyvelerini, sağda sağlamda bırakacak gibi görünmüyor.

Madem bu kadar tehlikeli bir yoldayız. Madem bu kadar ipin ucunda canımız. Daha neyi bekliyoruz harekete geçmek için? Bugün gelen bir habere göre Kasım ayının ilk haftasına kadar vaka/hasta, ölüm sayıları incelenecek ve buna göre de kış aylarına hazırlık babında yeni tedbirler alınacak imiş. Peki, bizler; laboratuvardaki bir cam fanusun içerisinde, geleceği meçhul deney fareleri miyiz?

‘Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre’, bugüne kadar Türkiye’de tamı tamına 9 bin 371 vatandaş koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Neredeyse 10 bin can. Hem de kendi canımız ha. Ölümler o kadar meşrulaştı o kadar normalleşti ki televizyon başında uyuklayan bizler için sıradan sayılardan bir farkı kalmadı.

Türkiye’de bugüne kadar hayatını kaybeden insanların ailelerine de sayı gibi geliyor mudur bu ölümler? Onlar da duyarsız mıdır bizim kadar? Hiç sanmıyorum. Ya da hastalar için her gün açıklanan tablodaki verilerden biri olmak nasıl hissettiriyordur? Size nasıl hissettirirdi?