Yaşam süreçlerimiz her zaman planlandığı şekilde devam etmemektedir. Doğada ve dünya yaşamındaki doğal afetlerle eşdeğerdir. Doğal şartlar her zaman normal şekilde ilerleyecek hissi verirken bu hissi yaşanan doğal afetler(deprem, yangın, tsunami, çığ, v.s) bozmaktadır. İnsanlar için de bu durum, deneyimlenen kötü yaşantılarla(ölüm, ayrılık, kaza, v.s) geçerlidir.

travma..

Psikolojide bu durumlar travma olarak adlandırılmaktadır. Bizi duygusal yönden sarsan ve derinden etkileyen durumlar olarak da nitelendirebiliriz. Travmanın boyutu olmamakla birlikte (küçük-büyük) kişide yaratmış olduğu etkiler travmanın boyutunu belirlemektedir.

Küçük yaşlarda yaşanılan travmalar daha derin ve daha etkili yaşanılmaktadır. Küçük yaşlar bireyler için daha savunmasız ve yaşam becerilerinin henüz gelişmediği dönemler olması bu durumu ortaya çıkarmaktadır. Özellikle 0-6 yaş döneminde deneyimlenen kötü yaşantılar kişinin gelecek hayatına doğrudan etki etmektedir.

Yetişkinlik dönemlerinde kişinin baş etme becerileri daha gelişmiş olmasına rağmen küçük yaşlarda deneyimlenen travmatik yaşantılar becerilerin etkin kullanılmasını da olumsuz etkileyebilmektedir.

Travmaların ayırt edici özelliklerinden biri de travmatik yaşantılara benzer durumlarda, kişide geçmiş yaşantısındaki etkileri/duyguları tekrar yaşattırmasıdır. Yaşanan travmatik olayla bağlantılı olarak ortaya çıkan düşünceler de yinelenmektedir.

ölüm, kayıp…

Örneğin; bir kayıp yaşayan kimse için ölüm gerçeği ile yüzleşmek kişide farklı duygu durumları ortaya çıkarır. Ölüm sonucunda ‘’var olan yaşantısının bir öneminin olmayışı, ölümden kurtulmak için evde kalması gerektiği, her an ölebilme ihtimali ile yaşama durumu’’ gibi düşünceler kişinin travmatik yaşantı sonucunda kazandığı düşünce ve tutumlar olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu duygu ve tutumlar kişinin sosyal yaşamını devam ettirmesi(sağlıklı) konusunda olumsuz etkiye sahip olmaktadır.

ilişkiler…

Bir başka örnek; geçmiş yaşantısında romantik ilişkilerinde kötü bir deneyim yaşayan kişilerde de sık sık karşımıza çıkmaktadır. Geçmişte kişiye yetersiz ve değersiz hissettirerek sonlandırılan ilişki, gelecek ilişki deneyimleri için kişiyi olumsuz etkileyecektir. Bir önceki ilişkisi sonrasında ‘’ben yetersizim çünkü sevgilim beni terk etti, ben sevilmeye layık değilim, ben değer görülmeyen ve sevilmeyen bir insanım’’ gibi düşünceler kişiyi gelecek ilişkisinde de aynı duygu durum içine girecek olma korkusuyla baş başa bırakır. İlişki yaşayamama durumunu ortaya çıkarır. Bir başka açıdan kişi, başka bir ilişkiye başladığında, ilişki içerisinde yaşadığı travmatik yaşantının kendini yinelemesi üzerine yine aynı şeyleri yaşıyor/yaşayacak duygusuna kapılmaktadır. Bu durumlar travmatik yaşantının devam ettiğinin ve kişinin sosyal yaşamını olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir.

anne-baba ayrılığı-boşanma…

Anne-baba boşanma ve ayrılıkları da kişiler için zorlu travmatik yaşantılara örnektir. Doğumda itibaren öğrenilen doğrulardan biri de anne-babanın birlikteliğidir. Ancak yaşanan ayrılma kişide/çocukta ciddi bir travmaya sebep olmaktadır. Bu ayrılma zaman zaman ebeveynler tarafından doğru ve sağlıklı şekilde yönetilememektedir. Bu süreçlerde çocuklarda oluşan değersizlik, yetersizlik, suçluluk, yalnızlık olguları kişiyi gelecek yaşamında da etkilemektedir. Bir durum/olay veya kişi karşısında kişinin kendini yetersiz, değersiz, suçlu ve yalnız hissetmesi olarak gelecek yaşamda karşımıza çıkmaktadır.

travma tedavisi…

Travma tedavilerinde yaygın olarak kullanılan yöntem EMDR yöntemidir. Emdr yöntemi diğer ismiyle Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme yöntemi yaşanılan travmatik yaşantının kişide oluşturduğu duygu ve düşüncelerin işlenmesi ve travmatik etkinin düşürülmesi konusunda en sık kullanılan ve en etkili yöntemlerdendir.

Kişinin olumsuz düşünce yapılarını, duygu yapılarını işlemlerken kişinin bedensel duyumlarını da duyarsızlaştırmayı sağlamaktadır. Travmalarda veya deneyimlenen yaşantılarda beden de kayıt tutmaktadır.

unutmayalım ki…

Travmalar en küçük bir söylemden veya davranıştan ortaya çıkabilmektedir. Kişilerin hayatında olumlu/olumsuz yaşantılar yer almaktadır. Olumlu yaşantılar kişiyi hayata bağlarken olumsuz yaşantılar tersi etki gösterebilir. Ancak bu yaşantıların etkilerini azaltmak ve duyarsızlaşmak mümkündür. Sosyal yaşamınıza zarar verici yaşantı etkilerinden kurtulabilirsiniz.

‘’Travmatik bir olay yaşayabiliriz, ancak travmatik bir olayla yaşamak zorunda değiliz.’’

Sevgilerimle,