Kişilik oluşumu süresi insanın en hassas zamanıdır. Çünkü temel nasıl olursa yukarı çıkıldıkça denge, düzen, sağlamlık, dayanıklılık ve daha birçok özellik kendini ona göre şekillendirir.

Anne karnında başladığını düşünsek de bazı özellikler genetik gelir. Sonra anne ile çocuğun ilişkisi kişilik için çok önemli. Annenin destekleyici olması ya da olmaması çocuğun hayatla olan anlaşması aslında. Sonra baba, çocuğa bakan kişiler, yaşadığı ortam, izledikleri bir döneme kadar etkiliyor hep oluşan kişiliğini.  Zaman geçtikçe ortaya iyice çıkıyor oluşan şekil. Olaylar karşısındaki tutumu, kendi ile olan iletişimi, başkalarına karşı yaklaşımı oluşan şekle göre tepki vermesini sağlıyor. Bazılarında dolaşıyor her şey birbirine karışıyor ortalık. Bazılarının çözümler var, karışıklığı açmaya gelmiş sanki bu dünyaya diye bakıyoruz onlara. Bir süre sonra iş çıkmaz bir hal alınca, nefesler daralınca, zihinler dolup taşınca, beden de rahatsızlıklar ortaya çıkınca artık imdat çığlıkları başlıyor. Değişmek istiyoruz! Ama bu o kadar kolay olmuyor. Derinlere attığımız, bizi biz yaptığını sandığımız, tutunduğumuz birçok duygu ile yüzleşmek düşündüğümüzden daha zor olabiliyor. Yollar aramaya başlıyoruz. Bir o yöne çekiliyoruz, başka bir şey duyup başka yöne. Şanslı isek buluyoruz kısa sürede. Bazen yıllar alabiliyor yolculuk.

Seçtiğimiz yolun doğruluğunu keyfini çıkarıp derslerimizi alabiliyorsak anlıyoruz. Acı çekerek, dersler almadan ilerleyerek gittiğimiz yol daha çok incitip yeni uçurumlar açabiliyor derinlerde. Ve ne kadar çok karşılaşırsak aynı ve benzer olaylarla artık anlamamız gerek sınavlarımızdan biri olduğunu, kabullenmemiz ya da değiştirmemiz gerektiğini bir şeyleri. O an bize en doğru ne geliyorsa onu yapıyoruz. Çünkü başka bir şey bilmiyoruz. Tıpkı annemizin, babamızın, öğretmenlerimizin yaptığı gibi. İlerde bir gün bakıyoruz ki şimdi olsaydı farklı yapardım diye kendimizi yargılıyoruz. Unutarak daha ileride de başka çözümler bulabileceğimizi bunun sürekli değişeceğini. Çünkü koşullar değişiyor, zaman geçiyor, öğreniyoruz ama gene de kendimizi yargılamaktan vazgeçmiyoruz.

Kabullenmek, derinlere inmek, yüzleşmek, içgüdülerini hatırlamak, kalbini ve zihnini dengelemek için seçtiğim yol yoga. Yoga mat denen bir materyalin üzerinde yapılıyor stüdyolarda. Mat için çile yeri deniyor. Üzerine yerleştiğinde kendini bırakırsan tamamen yogaya, zihnin bedeninde yoga  yaptığında başlıyorsun derinlere inmeye. Kendini dinlemeyi unutmuş olan sen bir gün yoga yaparken duyduğunda içindeki sese inanamıyorsun. İşte kişiliğinle ilgili seni rahatsız edenleri ya kabul etmeye başlıyor ya da değişimin kendisi oluyorsun. Sabırla, vazgeçmeden, dirençlere kulak asmadan, odaklanarak gittiğin yolu izleyerek ve ders alarak ilerlersen yoganın kişiliği nasıl etkilediğini yaşıyorsun.

Eğer bir gün çığlık atarsan kulağına küpe olsun; yoga seni bekliyor olabilir.

Sağlıkla kalın. Hoşça kalın. İyi bayramlar.