Bugünlerde çok kişiden duyuyorum; 'Sevdiğim havalar geldi' sözünü. Bir ay geçsin, '' Hadi artık yaz gelsin' demeye de başlarız, o ayrı. Biz insanoğlu böyleyiz işte. 2019 yılının son günü 2020 geldi diye seviniyorduk, yıl içinde virüsüdür, depremidir, selidir öyle akıl almaz günler yaşadık ki, şimdi de 2020 bir an önce bitsin diye bakıyoruz, 2021 yılının bize ne getireceğini bilmeden.

'Yaşadıklarımızın nankörüyüz' derdim başka bir zaman olsa ama, 2020 bize öyle şeyler yaşattı ki diyemiyorum bile. Ama yaşadıklarımızın elbette ki bir sebebi vardı. Bu bizim için aslında bir sınavdı. Bakalım bu sınavı kimler geçip geçmedi, önümüzdeki zaman diliminde göreceğiz. Kaybetmeyi kazanmayı, öfkeyi sevgiyi, açgözlülüğü şükretmeyi, tahammülsüzlüğü sabretmeyi neyi ne kadar öğrendik, nerelerden ders aldık, vicdanımıza neyi ne kadar sığdırdıysak bu zorlu süreçte, elbette ki onun da ödülü veya ödetmesi olacaktır diyorum.

Bizleri biraz da olsa evlere kapatmayı başarabilen birşey varsa o da soğuk kasvetli kış günleri oluyor. Bu arada hakkını yemeyelim, bir de virüs nedeniyle gelen yasaklar tabii ki de. O yasakların da gelmesine çok uzun bir süre kalmadığına inanıyorum son günlerde artan vaka sayılarını gördükçe. Gerçi kısım kısım biraz da olsa başladı ve kademeli yasaklar geldi. Önce saat 22.00'de müzik kısıtlaması geldi kafe, bar, restoran, vs gibi işletmelere, şimdi de saat 22.00'ye kadar hizmet verebiliyorlar paket servis harici. Kuaförler de aynı şekilde saat 22.00'de işyerlerini kapatıyorlar. Aylarca eve kapanan 65 yaş üstüne de 10.00-16.00 saatleri harici sokağa çıkma yasağı geldi. Allah'tan belirli saatlerde çıkabilecekler, yoksa pencereden dışarı bakıp gezenlere söylene söylene isyan edeceklerdi yine.

Herkes 'Saat 22.00 neden? Bu virüs saatle mi bulaşıyor?' olayına takıladursun, o kadar alışmışız ki yasaklarla yaşamaya, sıradaki yasak ne olacak merakla bekleyenler var. Neredeyse iddiaya bile girecekler. Zaten tüm sınıflar açılarak tam eğitim-öğretime başlanmamışken, okulların bu bir haftalık tatil sonrası açılmayacağını iddia edenlerin sayısı oldukça fazla. Önümüzdeki haftasonu sokağa çıkma yasağı gelecek diyenlerin de sayısı az değil. Futbol maçlarına iddia oynamak isteyenler ise bir adım geride duruyor, halı saha kapatma kararını bekliyorlar çünkü.

Yani okulları, halı sahaları, kafeleri kapatıp, maçları oynatmayıp, 65 yaş üstünü evlere hapsedince bu virüs bitecek sanki. Çalışmak zorunda olan insanların toplu taşıma araçlarına binerek binlerce işçinin fabrikalarda çalışması, mecburen dışarı çıkmak zorunda olanların birçok insanla temas etmesi virüsü nasıl bitirecek ki?

Belli bazı sınıfları okullarda toplayıp, 6,7,10 ve 11. sınıfları evde oturtmak neyin mantığı? Kaldı ki burada 7 ve 11. sınıflar önümüzdeki yıl sınava girecek olan grup oluyor. Ha bu arada, bu gruplar da geçen hafta sınav haftası olduğu için okullarına gittiler.

Yazılacak daha çok şey var aslında. Hakikaten düşündüğünüzde çok kafa karıştırıcı bir durum. Satranç hamleleriyle mücadele ediyoruz bu virüsle. Kim şah, kim vezir, kim piyon hepsi birbirine karışmış bir halde. Ama tek ümidim şah-mat diyeceğimiz ve bu zorlu mücadeleyi en az kayıpla atlatıp bizim kazandığımız günlerin çok uzak olmaması. Bir müddet daha zorlu günlerden geçeceğimiz ve 2021 yılının ortalarında, nefes alacağımız günlerin geleceği söyleniyor. O güne kadar sabırlı ve sağlıklı kalmanız dileğiyle, sevgiler.