1950 Yılında Adnan Menderes

" Her mahallede bir milyoner yaratacağız”

Vaadi ile iktidara geldi.

Gömlek yakaların ters, yüz edildiği

Pantolonların yama tutmadığı dönemde.

Milletin Mahallesinde,

Milyoner görme istenci ve sevinci

Ne kadar gerçekçi söylemdi? bilinmez

Ancak gönlü zengin toplum olduğumuz kesin.

Ayağımızda ayakkabımız.

Sırtımızda paltomuz.

Evde aşımız.

Yaşamda işimiz olmasın.

Lakin

Mahallemizde zengin olsun.

Kabul eyleriz!

Kendisinden başkasını zenginleştirmek,

Hoşuna gitti toplumun. Fikri, zikri güzeldi, hoştu!

Mahallesinin tozlu, topraklı yollarında

Kadillaklı zengin komşusu geçecekti artık.

Açlıktan ölse, gam yemezdi!

Zavallı Ali efendi,

Komşuda pişer bize de düşer diye düşündü

Komşu da pişti. lakin düşmedi.

Sümüğünü çekti. Bir yerleri şişti!

Birilerine komşu olma istenci, çok garip insanımızın.

Hatta trajikomik,

Yaşarken maddiyatı güçlü insanlara,

Komşu olmak isterken.

Öteki dünyada peygamberlere kapı komşusu olma yönünde!

Dünyada paranın.

Ahirette imanın geçerli akçe olduğunu bellemiş,

Belletilmiş.

Yeter ki, komşun zengin olsun.

Sen aç yat.

Zengini seven toplumuz

1950 de her mahallede zengin yaratacağız dediğinde Adnan

Menderes,

Sanki mahallenin zengini kendisi olacakmış sanrılarına kapıldı.

Davul, zurna ile iktidar yaptı Menderesi.

İktidarlar;" Aç tavuğun kendini buğday ambarında

Gördüğünü bilirler"

Bildikleri içinde millete buğday yerine, vaat verirler"

Her mahallede zengin yaratmasalar da

Gel zaman, git zaman, zenginler kulübü yarattılar!

Artık zengin daha zengin. Fakir daha fakir.

1983 li yıllardan başlayarak

Başbakan Turgut Özal "orta direk"

Deyişini ortaya attı. Direkler gitti, bitti.

Kandırılan sağmalıklar ortada kaldı.

Günümüzde neymiş efendim?

Zengini, iş adamı,Profesörü, Valisi, Kaymakamı,

Belediye başkanı, Patronu, Rektörü, Akademisyeni,

Doktoru, ilim, bilim adamı,

Fakirlerle bir ses duyumu uzakta oturacakmış!

Köşklerde yatıp,

Yatlarda, uçaklarda gezip temennide bulunmak, ironik.

Akademisyenler, Hukukçular, Bürokratlar,

Zenginler, patronlar ve onlar gibiler

Ses’e karşı özel yalıtımlı, sitelerinde!

Adamın iş yeri İzmir de ama

İki helikopter pervanesi mesafede,

İstanbul da boğazda oturuyor!

Millet! Ekonomik enkazı altında kalmış.

Sen bağır! Sesimi duyan var mı? diye,

Zengin ile fakir arasında ikamet alanları birbirinden.

Mariana çukuru kadar derin

Çin seddi kadar uzak!

İnsanlar zenginleştikçe sağırlaştı!

Salt.

Su, kadın, para sesi duyarlılar. Sabahlara kadar

Açız!  Diye inim inim inleyen

Tiz, kulak tırmalayıcı, uyku kaçırıcı

Sesler yükselen mahallede, hangi zengin İKAMET eder?