Sevgili dostlar, iki haftalık aradan sonra yasemin kokularıyla, deniz enerjisi getirdim size. Kaldığımız yerden yeni enerji ve yeni müjdelerle merhaba...
Hoşgeldin Sonbaharın ilk ve en güzel tadı Eylül. Bana hüzün ve sevinci bir arada yaşatan Eylül. Eylül kadınıyım ben, çok seviyorum Eylül'ü. İnsanın içini ferahlatan esintilerini. Denizin durgunluğunu, sessiz, ılık havasını.Yaprakların sararıp solmasını seyretmek yaşamın devamını hatırlatıyor bana…Baharda yeni yapraklar filizlenecek çünkü,yeni hayatlar yeşerecek…
Eskiden beri sonbaharı çok severdim.Belki de Eylül'de doğduğum için.Ta ki hayatımın 18. Yılına kadar… 18 yaşında rahmetli annemi Ekim'de kaybedince, ilk Ekim ayından soğudum. Eylül ayı girdiğinde Ekim gelecek annemi kaybediş yıllarımı yaşayacağım diye tasalanırdım.Rahmetli annemi kaybedeli 25 yıl geçti…
Bugün rahmetli babamı sonsuz yolculuğuna uğurlayışımızın 5.yılı. 25 yıl önce annemi benden alan amansız hastalık 1 Eylül gecesi babamıda aldı.
Sevgili babam yakalandığı karaciğer kanserine yenik düştü…O'nun yaşadığı acıları son buldu,bizim içimiz acıyor…
Bir yanım hep eksik ,boğazım düğüm düğüm…
Ölüm öyle büyük bir boşluk ve ACI ki… İlk anlar kabus mu görüyorum diyorsun… Günler geçiyor artık uyanmak istiyorum kabus bitsin derken,özlem başlıyor…
Sonsuz bir özlem… Geriye kalan sadece anılar… Öyle ACI bir gerçek ki özlediğinde gidip ellerini öpemeyeceksin… Sarılıp konuşamayacaksın… Ellerinin yerine mezarındaki topraklarını okşayacaksın… Ve bundan sonra hayattaki en büyük gerçek olan yaradanına sığınıp başında dua okuyacaksın…
Baba her insan için çınar ağacıdır. Benim çınarım gölgesinde bazen üşüttü beni… Yapraklarını döktü, etrafımı sarıp korudu… Bazen dökülen yaprakların arasından süzülen güneş içimi aydınlattı. Ben hep çınar ağacımın gölgesinde olacağımı sanıyordum, istediğimde gidip göreceğim konuşacağım O nasılsa hep orda beni bekler derken ; dağ gibi çınarım yıkıldı …
Sevgili dostlar, ACI nedir, sizce ? Saatler öncesinde canlı olan nefes alan birini toprağın altına gömebilmek mi ? Babaya veda edebilmek mi ? Kendin baba acını yaşarken, çocuklarının dede acılarına direnebilmek mi ? Babanın yaşıtları gelip taziye dileklerinde bulunurken ayakta durmaya direnebilmek mi ?
İçin yanarken, yüreğin acıyorken, O'nu toprağın altında bırakıp başın dik dönebilmek mi? Nedir sahi ACI ? Hayatın ölüm gibi bir gerçeği varken, yaşadığımız diğer acıların ne kadar boş olduğunun farkına varabilmek mi ?
Aslında bir film kadar kısa olan hayatımızın musalla taşındaki 15 dakikalık saltanatını görmek mi ? Hayata dair yaşadığımız , isteklerimiz , hırslarımız, bencilliklerimiz, kaprislerimiz, para, mal, mülk sevdamızın hepsini hayatta bırakıp sonsuzluğa gideceğimiz gerçeğinin farkına varıp ona göre davranabilmek mi ?
***
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
Kafka'nın dediği gibi; ‘'Ölümün olduğu bu dünyada hiç bir şey çokda ciddi değildir aslında''
Kahraman atalarımızdan aldığımız güçle, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş uygarlık yolunda kararlı bir şekilde ilerlemek ve ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak için birlik ve beraberlik içerisinde var gücümüzle çalışmak atalarımıza layık olmak zorundayız.
Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Yaptığım araştırmalara göre; Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 1 Eylül tarihinde kutlanan "Dünya Barış Günü" 2. Dünya Savaşı'nın başlama tarihi ve BM buna yönelik olarak aldığı bir kararla ilişkili. Takvimler 1 Eylül 1939'u gösterirken Naziler Polonya'yı işgal etti ve bu işgal 2. Dünya Savaşı'nın da başlangıcı oldu.
İnsanlık tarihinin en kanlı savaşlarından biri olan bu savaşı unutmaması için BM aldığı bir kararla bu yıkımın unutulmaması amacıyla dünyanın dört bir yanında 1 Eylül'ü "Dünya Barış Günü" olarak kutlanmasını istemiş.Fakat daha sonra, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)'nin ve Varşova Paktı'nın dağılması üzerine, Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya'yı işgal ederek 2. Dünya Savaşı'nı başlattığı tarih olan 1 Eylül tarihi,
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 30 Kasım 1981 tarihindeki 57. birleşiminde, "Genel Kurul"un açılış günü olan her Eylül'ün üçüncü salı gününün "Uluslararası Barış Günü" ilan edilmesiyle değişmiştir. Daha sonra da, Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih veA/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül "Dünya Barış Günü" olarak ilan edilmiştir.
"Dünya Barış Günü" ile tüm dünyada, tüm ülkelerin ve tüm insanların düşmanlıklarını ve savaşı 24 saat süreyle durdurmaları ve küresel ateşkesin ilan edildiği bir gün olması amaçlanmaktadır. Tüm dünyada bu gün yerel saatle 12'de bir dakikalık saygı duruşu yapılmaktadır.
Birleşmiş Milletler Merkezi'ndeki "Barış Çanı" çalınmaktadır. Savaşlardaki insani kıyımın anısına Japonya tarafından yaptırılan bu çan, dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretilmiş ve "Çan"ın üzerine "Çok Yaşa Mutlak Barış" yazısı kazınmıştır.
Gelecek çocukların, onlar için, hepimiz için Ülkemde ve tüm Dünyada Barış.Kaç savaştan yorgun ruhlar,kişisel savaşlarada barış ne olur ruhlarımız dinlensin...
Yeni haftamız sağlık,barış ve huzur dolu geçsin.
Sevgi ile kalın...