Hoş geldin Bahar, her doğan güneş, gelen bahar, güzel Ülkemizin her köşesine huzur, birlik, bütünlük, iyilik ve barış getirsin. Bahar demek, yeni başlangıçlar demek, canlanan toprak, yeşillenen dallar ruhumuza tazelik baharın coşkusunu getirsin.
***

Dün gece çocukluğum geldi aklıma, hayatım film şeridi gibi canlandı gözümün önünde. Siyah- beyaz her anım ayrı güzel, ayrı özel.
Her geçen yılı, her günü, hayalini kurduğum, yapamadığım ya da yaptığım her hatamı kabullendim dün gece…

     Sevgili dostlar, size yazılarımda bahsettiğim Elver Hanım  rahmetli ananem bana tüm değerlerimi öğreten muhteşem kadın. Suyun öte yanının verdiği güzellik, akıl, beceriklilik ne varsa üzerine almış getirmiş bize. Çocukluğum onun anlattığı hikayeler ve kendi edindiği bilgelik dolu sözleriyle geçti. Bir gün okuldan çıkmıştım, mutfakta hem börek açıyor hem de kendi kendine söyleniyordu. Hiç tahammülüm yok artık bu hayata diye… Çocuk aklımla anlayamamış sormuştum, ne demek ‘’tahammül’’ diye. Ananem; Çok sabırlı bir insanım neler gördüm geçirdim de, üç günlük dünyada şu insanların bir birlerini çekememelerine tahammülüm yok, Allah bile zamanla terbiye eder insanı…zamanı gelince büyüdükçe anlayacaksın kızım demişti.

Yıllar geçince anlıyorum şimdi seni Nurlarda yat.

Yaşıyor’’muş’’ gibi yapıp hiç yaşamamış olmaya hayatı ucundan, kenarından tutup sahip çıkmamaya, tahammülüm yok ‘’mış’’ gibi yaşamaya.

Seviyor’’muş’’gibi yapıp sevmeyenlere, sevemeyenlere…

Yüreğinde sevgi kırıntısı olmadan sahte sevgi gösterisi yapanlara, yüreği buzdolabı kadar soğuk yüzünde tebessüm eksik olan sahte gülümsemelere tahammülüm yok.

Artık her şeyin sahtesi var. Yaşamakta ‘’Mış’’ gibi artık ya, işte en çok ta ona tahammülüm yok. Dibine kadar yaşamalı insan hayatı. Bize verilen zamanı belli bir hayat var. Hakkını vererek ve doğru kişilerle tüketerek yaşamalı hayatı.

Üç günlük dünya, ne fazla düşünmeye, ne fazla üzülmeye, ne fazla kritik etmeye değmiyor. Bu yüzden salın dertleri, hayattan beklentileri, yaşayın hayatı olduğu gibi, ‘’mış’’ gibi değil.  Akışına bırakın zamanı, anların tadını çıkarmaya bakın.

Bazı şeyler var bu hayatta, parayla, pulla, makam, mevkiyle elde edilemeyen…

Sevgi, şefkat, sağlık, huzur, mutluluk var. Sevgi olmayan bir kalbi açıp içine sevgi koyamazsın, para huzur getirmez, sağlığın yoksa nereye gidersen git gene bulamazsın.

Hayatın içindeki güzellikleri bulabilmek çokta zor değil.

İhtiyacımız olan tek şey, etrafa farklı bir gözle bakabilmek. Ve başımıza gelen, yaşanan her şeyi kabullenebilmek.      

         Hatalarımı kabullendiğimde anladım, her hatanın ardında kocaman başarılar olduğunu… 
        Kabullenmek gerek hayatta her şeyi. Hayatın getirdiklerini, vermediklerini, aldıklarını kabul etmek. Acıları yaşamanın, sıkıntılara göğüs germenin, yokluğa dayanabilmenin en büyük kabullenme olduğunu anladım dün gece. 
           Yüzündeki her çizgiyi, her sabah ayrı seven, her çizgi benim en güzel yaşanmışlıklarım diyen, her gün bahçesinde sardunyaları sulayan, radyosu hep çalan, iş yaparken şarkılar mırıldanan Elver Hanımla yaşayınca kabullendim ruhun yaşının olmadığını. 
Asıl yaşlılığın, içindeki iyi niyeti, kalbindeki samimiyeti ve umudu kaybedince geleceğini anladım. Hepimiz yaş alıyor, yaşlanıyoruz. Yaşlanmanın bilgeliği arttırdığını, hayatın anlamını daha iyi anladığımız yıllar olduğunu kabullendim. 95 yaşında kaybettiğimizde bile bize umudunuzu tüketmeyin diyerek aramızdan ayrılan ananem Elver Hanımı yaşayınca kabullendim yaşlılığın yaşla olmadığını…
      18- 24 Mart Yaşlılar Haftasına özel bu yazım.

Özel günlere büyük anlamlar yüklemek istemeyen biriyim ama bugün Hayata Dair öğreneceğimiz çok önemli bir gün.
Hastalanmadan sağlığın, yaşlanmadan gençliğin kıymetini biliyor muyuz? Her sabah pişmanlık duyduğumuz keşkelerimiz olmadan, satın alamadığımız mutluluklar ve yaşayamadığımız anları düşünerek her gün, her an şükredelim.
Gençken elimiz ayağımız tutuyorken sevdiklerimiz sağken yaşayamadığınız anları yaşamaya, satın alamadığımız elimizde olan mutlulukları yaşamaya çalışalım. Çünkü hayat beklemez. Varlığında kıymetini bilemediğimiz sevdiklerimiz bir anda yok olurlar ve yokluklarında yaşayamadığımız keşkeler kalır geriye…
         Maddeden çok mana'daki derinlik, anlardaki küçük mutluluklar tat katar hayata. Hayat denilen sahnede bir nefes huzursa eğer istediğimiz, birbirimizi tüketmeden yaşamalıyız, tüketmemeliyiz sevgimizi…
Varlığında kıymetini bilemediğimiz yaşlılarımızın, yokluklarında pişmanlığın keşkesini yaşamamak adına birlikte vakit geçirmeliyiz.
Hayat anlarda yaşanır. Bir kitap gibi okumalıyız onları, yaşanmışlıklarını, tecrübelerini… Gerçekler öğretir hayatı. 
Çünkü insan yaşayarak öğrenir hayatta.
Yıllar o kadar hızla geçiyor ki dünün çocukları bugünün büyükleri olduk, yarın yaşlanıp bizler kapılara bakacağız.
Sağken, yanı başınızdayken, bir telefon kadar yakınken, hafızası sizi tanımasına yetiyorken koşun sevdiklerinize, siz koşmazsanız hayat kendi hızıyla alacak elinizden. Varlığında söyleyin sevdiğinizi.
     Hayat; söylenmemiş sözleri ertelemek için çok kısadır. Yaşlılar haftasını kutluyor ve tüm yaşlılarımızın daha iyi koşullarda yaşamalarını diliyorum.

Sevgi ile kalın…