‘'Mutluluk insanın kendi elinde kızım'' derdi babam. Zor şartlarda yaşıyor olabilirsin, sıkıntılı, yorgunsundur ve seni canından bezdirmiş kişiler olabilir, omuzların sorumluluklarını taşıyamaz hale geldiğinde; işte o anlarda senden daha zor şartlarda yaşayanları düşün.
Aklına benim sözlerim gelsin. Sen doğru bildiklerini yap, yaşa, yanlışlar zamanı gelince doğrulur ya da kaybolur,
Ağustos böceklerinin kış gelince ölmesi gibi, bu hep böyledir, böyle devam eder.
Hayata direnmek, doğru, ilkeli olmak öğretildi bana.
Hayata tutunmak hepimizin görevi, yaşam mücadelesi.
Öğrenciyken ders çalışmak, büyüyünce erken saatte kalkıp işe gitmek, hep direniyoruz işte bir şekilde…
Sağlıklıyken ufacık şeylere, hastayken de sağlıklı günlere direniyoruz. Başkalarının hayalleri olan şeyleri kafamıza takıp sıkıntılara direniyoruz bazen…
Bazen yaşam çok zor olsa da; yaşamak için sebeplerin vardır.
Yorgun, uykusuz, mutsuz da olsak hayata direniyoruz, işte hepimiz bir şekilde…
Yorgunken bir bardak çaya, uykusuzken sıcak bir yatağa, mutsuzken samimi bir gülümsemeye ulaşmak adına hayata direniyoruz.
Sabahları erkenden uyanmak, ekmek parası için yollarda kan ter içinde koşturmak, akşam yemek yetiştirmek, çocuklara ders çalıştırmak için hayata direniyoruz.