Oyunun bir ihtiyaç olduğunu ancak bağımlılığın yaşam kalitesini bozduğunu söyleyen Deveci, oyun bağımlılığı olan kişilerde depresyon, aksiyete, bipolar bozuklukların çok sık görülmesinin yanı sıra obezite, sara nöbeti riski ve iskelet yapısında bozukluklara yönelik hastalıklara da neden olabileceğini ifade etti.

Dünya Sağlık Örgütü'nün, '2018 yılında yenilenecek Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması (The International Classification of Diseases) Teşhis Kılavuzu'nda, bilgisayar oyunu bağımlılığı, 'akıl hastalığı' başlığı altında yer alacağı belirtildi. MCBÜ Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Artuner Deveci, teknolojik bağımlılıklarının içinde yer alan oyun bağımlılığının bir tanı olarak kabul edilmesinin oldukça önemli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Deveci, birçok yeni davranışsal bağımlılıkların oluştuğunu ve bu bağımlılıkların tanı olarak da geçerli olmaya başladığını belirterek, "Teknoloji bağımlılığı içinde yer alan internet bağımlılığı, oyun bağımlılığı, akıllı cep telefonu bağımlılığı gibi son zamanlarda ciddi şekilde tanı sınıflandırmalarımızı zorlamaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü'nün yeni sınıflandırmasında özellikle oyun bağımlılığı olarak girileceği tarzında bir görüş var. Bir de 'DSM' dediğimiz Amerikan Psikiyatri Birliği'nin tanı sınıflandırmasında da şu an oyun bağımlılığı ek tanı olarak sınıflandırmaya girdi" dedi.

'OYUN BAĞIMLILIĞI YAŞAM KALİTESİNİ BOZUYOR'

Bilgisayar oyunu bağımlılığının uzun yıllardan beri ciddi şekilde sorun oluşturan önemli bir konu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Deveci, "Atari gibi oyunlarla başlayan, internetin yaygınlaşmasıyla ciddi şekilde artış gösteren, çok farklı oyun tipleriyle kendisini gösteren ve bir şekilde kişileri diğer bağımlılıklarda olduğu gibi her anlamda zorlayan önemli bir tanı olarak kendini göstermeye başladı. Oyun bağımlılığı da diğer bağımlılıklar gibi insanların yaşam kalitesini ciddi şekilde bozan, kişilerin ciddi şekilde zamanlarını alan, yaşam alanlarından alıkoyan önemli bir bozukluktur. Bu nedenle de bir hastalık olarak kabul edilmesi gerekiyor. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü'nün tanı konulması açısında en önemli kriterleri yaşam kalitesinin bozulması ve işlevselliğin bozulması" diye konuştu.

Kişinin oyunu, zamanını ve yerini kontrol edebilmesi halinde oynamanın bağımlılık olarak sayılmayacağını söyleyen Prof. Dr. Deveci, "Oyun artık kişiyi yönetmeye başlamışsa, kontrolü kişinin elinden almışsa o zaman 'oyun bağımlılığı' diyebiliyoruz. Özellikle gençlerde kimlik anlamında sorunlar her zaman yaşanır. Oyunlar da bir kahraman kimliği için imkan veriyor. Tabii ki yalancı bir şey bu. Sonuçta kişi kendi olmaktan çıkıp, o kimlikte kendini gösteriyor. Kişi kendi kimliğinden, kendi kişiliğinden, kendi yapısından uzaklaşıp, gerçekle alakası olmayan bir kimliğe bürünüyor. Bu durum o kişiye ayrı bir hava veriyor. O açıdan baktığımızda oyun bağımlılığı, bir şekilde kişinin kendi yapısından, kişiliğinden uzaklaşmasına neden oluyor" dedi.

"OYUN BAĞIMLILIĞI TÜM YAŞ GRUPLARINDA GÖRÜLEBİLİR"

Prof. Dr. Deveci, oyun bağımlılığının çoğunlukla gençlerde görüldüğünü, ancak ileri yaşlarda da rastlandığını ifade etti. Deveci, "Sadece gençlerin bir hastalığı olarak değil, bütün yaş gruplarında da görülebilen bir durum aslında. Günümüzde çok daha erken yaşlarda başlıyor. Baktığımızda çoğu aile 'yemek yesin', 'sorun çıkartmasın' diyerek bir şekilde çok erken yaşlardan itibaren akıllı cep telefonlarını, ipadleri çocuğuna vererek bir şekilde aslında o durumun çekirdeğini oluşturuyor" diye konuştu.

KONTROL EDEBİLMEK ÇOK ÖNEMLİ

Oyunun da bir ihtiyaç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Deveci, fazlasının zarar olduğuna dikkat çekerek, şöyle dedi:

"Oyunu kararında bırakabilmek çok önemli. Kararında bırakabildiği zaman o kişiye iyi gelebilecek olan bir şeydir. Kişiler haz veren şeylere yönelir ama hayatta bunun dengesi vardır. Yani bizim yaşam alanlarımız var, işimiz var, ailemiz, sevdiklerimiz var, sosyal alanlarımız var. Dolayısıyla bu denge içinde oyunun da teknolojinin de ya da diğer davranışların da kararında olması çok önemli. Kişiler bunları kararında yönetebiliyorsa problem yok. Ama bir şey fazlalaşırsa, o kişiye zarar verir. Oyun da bunlardan biri. Mutlaka oyunu kullanacağız ama kararında bırakmak gerekiyor. Oyun sadece belirli oyuncaklarla, nesnelerle oynanmıyor. Teknoloji çağındayız ve bu çağda da bir takım oyun araçları da gelişiyor. Dolayısıyla çocuk da genç de bunları kullanacak. Tabii bunu sınırlandırabilmek, kontrol edebilmek çok önemli. Özellikle oyun konusunda da teknoloji konusunda da zamanı çok iyi yönetmek gerekiyor. Bu konuda en büyük desteği sağlayacak olan ebeveynlerin çok dikkatli olması gerekiyor. Bir şekilde oyun bağımlılığını ve diğer teknoloji bağımlılık durumlarının gelişmesini engellemesi gerekiyor."

TIBBİ SORUNLARA YOL AÇIYOR

Prof. Dr. Deveci, oyun bağımlılığının birçok tıbbi soruna da yol açabileceğine dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sürekli oyun oynamak için bilgisayarın karşısında kalma sonucunda iskelet sistemiyle ilgili ciddi problemler yaşanması; bel ağrısı, omuz ağrısı, baş ağrısı gibi. Sürekli karşısındaki o ışıkla temas halinde olması nedeniyle epileptik nöbetler, sara nöbetleri açısından risk taşıması. Sürekli oturduğu için kilo almaya çok fazla yatkın olması. Obezite gibi sorunların arkasından kalp hastalıkları, diyabet gibi başka önemli hastalıkların ortaya çıkmasına yol açması açısından çok önemli. Oyun bağımlılığına eşlik eden en önemli şeylerden biri psikiyatrik tanılar, psikiyatrik bozukluklardır. Oyun bağımlılığı olan kişilerde depresyon, anksiyete bozuklukları başta olmak üzere bipolar bozukluk çok sık görülen vakalardan" dedi.

Editör: TE Bilişim