Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Bülent Koşmaz Hizmet Binası Kongre Merkezi'nde yapılan toplantıya Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Ticaret, Sanayi ve Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Laura Zampetti, Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kemal Çelebi, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Halil Memiş, Şehzadeler Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu, Şehzaderler Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Önal, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Erbil, Meclis Başkanı Hayati Dolman,Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyeleri, Meclis Üyeleri, Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap, Manisa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Hasan Geriter protokol üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, çevre ilçelerde yer alan oda ve borsa başkanları ile davetliler katıldı.

'AB İÇİN SÜREKLİ BEKLETİLİYORUZ'
Manisa Ticaret ve Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Erbil, Türkiye'nin 52 yıldır AB kapılarında bekletildiğini belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti Avrupa Birliği'ne, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu'na ilk başvurusunu Ankara Anlaşması ile 1963 yılında yapmıştı. Yıl 2015. Aradan tamı tamına 52 sene geçti. 1963 yılında işe giren baba emekli oldu sonra oğlu işe girdi o da emekli oldu. Sıra torunda. Yani iki nesil bu süreçte emekli oldu biz hala bekliyoruz. Aradan geçen bunca zaman zarfında gerek demokratik yaşamı, gerek toplumsal düzeyi, gerek ekonomik kriterleri bizden çok daha altlarda olan bir çok ülke AB üyesi oldu ama biz hala bekliyoruz. Önümüze sürekli engeller çıkartılıyor" diye konuştu. Türkiye'nin AB'ye katılmasının AB ülkelerinin gücünü arttıracağını dile getiren MTOS Başkanı Erbil, 52 yıllık sürece bakıldığında üyeliğin önündeki en büyük engelin siyasi kriterler olduğuna dikkat çekti. AB üyesi parlamentolarda Türk milletvekilleri ile bazı ülkelerde Türk bakanlar olduğunu hatırlatan Erbil, "Bizde de sizlerin yatırımcıları var. Paralarınızı bize emanet ediyorsunuz. Yani entegrasyon sorunumuz hiç yok. Kutuplaşmaya giden bir dünya siyasetinde, Türkiye'nin üye olduğu bir Avrupa Birliği, dünya barışının, küresel güvenliğin ve medeniyetlerin buluşmasının teminatı olur. Bizim üyeliğimiz ile medeniyetler Avrupa Birliği çatısında adeta kucaklaşmış olacak" dedi.

AB SÜRECİNDE BAZI TARTIŞMALAR OLDU
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Ticaret, Sanayi ve Ekonomi'den Sorumlu Başkan Yardımcısı Laura Zampeti, AB'nin Türkiye'nin farkında olduğunu belirterek, Türkiye'nin birçok sektörde geliştiğini ve AB'nin en büyük 6'ncı ülkesi olduğunu söyledi. Türkiye ve AB arasında bazı problemlerinin olduğunu bildiğini dile getiren Laura Zampeti, yaşanan problemlerin bakanlar seviyesinde görüşüldüğünü söyledi.

Zampeti, "Bir yıl önce masanın üzerinde bırakılan bir problem dosyası vardı. Bu dosyada yer alan gelişme süreci ile ilgili olarak AB Birliği olarak problemlerin izlenme süreciydi. Bu tartışmalar Türkiye'den gelen ve AB'den gelen bakanlar seviyesinde yapıldı. Var olan görüşme mekanizmaları gözden geçirildi ve aynı zamanda bu mekanizmalarla beraber Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda bu süreci hızla hale getirebilmesinin yolları arandı. Bu görüşmeler içerisinde her iki tarafın da makro ekonomik gelişme ve üretim konuları görüşüldü. Bu toplantılar bakanlar seviyesinde yapılmıştı. 2001 yılında çıkan krizi Türkiye çok rahat bir şekilde atlattı. Şu anda AB'nin bir kriz yaşama olasılığı görünmekte. Bundan da kolay çıkma ihtimali bulunmakta. AB ve Türkiye içinde bu problemlerin atlatmanın en güzel yolu yaşanan tecrübeleri paylaşma yolu olacaktır. Gümrük Birliği konusunda önümüzdeki süreçte ikinci bir adım atılacak. Gümrük Birliği hem Türkiye hem de AB için bir kazanç kapısıdır. Ancak daha fazlası da gerçekleştirilebilir" diye konuştu.

İSLAMOFOBİ'YE DİKKAT ÇEKTİ
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Çelebi konuşmasında, Türkiye ile AB arasındaki sürece dikkat çekerek, Türkiye-AB ilişkilerini güç, uzun ve engebeli bir süreçten geçtiğini hatırlattı. AB ülkelerinde şuanda bir İslamofobi başlatıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Çelebi, "İslam karşıtı ve Müslüman karşıtı bir AB'ye girmek istemiyoruz. Bizim anlayışımız budur. Bu benim şahsi fikrimdir. Elbette AB'ye üye olma süreci ısrarla devam edecektir. Bu bir devlet politikasıdır. Benim şahsi kanaatim, AB vazgeçilmez değildir. Türkiye AB'ye mahkum değildir. Türkiye büyük ekonomik yürüyüşünü AB olmadan da gerçekleştirebilir" dedi.

AB'nin ülkede algılanma şeklinin herkes tarafından ifade edildiğini belirten Vali Erdoğan Bektaş ise AB'ye üye olma sürecinin neden bu kadar uzun sürdüğünün kafaları karıştırdığını söyledi. Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin uzatılmasının kimseyi mutlu etmediğini söyleyen Vali Bektaş, "Avrupa ile yüzyılları aşan bir sürecimiz var. Biz önümüze, işimize bakıyoruz. Artık çok sorunlu bir coğrafyada yaşıyoruz. Başka varyasyonlar var. Burada da çok ciddi emekler verilmiş, yol alınmış, karşılıklı ilişkiler geliştirilmiş. Umarım bunlar çöpe atılmaz" diye konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından 'Avrupa Günleri Toplantıları' kapsamındaki ilk oturumun seminer programına geçildi.


Editör: TE Bilişim