Azerbaycan, yaklaşık 30 yıldır Ermenilerin işgali altında olan Dağlık Karabağ’ı geri almak için harekete geçti. Bir anda dünyanın en önemli olayı haline gelen bu operasyonlar, Ermeni lobileri başta olmak üzere Fransa gibi ülkeler tarafından tepkiyle karşılanırken, Türkiye ise tavrını net bir şekilde Azerbaycan’dan yana koydu. AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Murat Baybatur da “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk dakikadan itibaren Azerbaycanlı kardeşlerimizin sonuna kadar yanında olduğunu dünyaya beyan etmiştir. Kardeşlerimiz bugün itibariyle Türkiye’nin de desteğiyle çok başarılı bir operasyon yürütmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 84 milyon vatandaşıyla beraber Azerbaycan’ın yanındadır.” dedi.

AK Parti MKYK Üyesi ve Manisa Milletvekili Murat Baybatur, www.manisakulishaber.com yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Baybatur, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki operasyonlara, sosyal medya düzenlemesine ve idamla ilgili konuşulanlara çok konuşulacak yanıtlar verdi.

TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ AZERBAYCAN’IN ARKASINDA

İlk olarak Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan gerginliğe değinen Baybatur, “Ermenistan bundan 30 yıl önce, Dağlık Karabağ bölgesi diye ifade ettiğimiz Azerbaycan topraklarına ait olan kısmı işgal etmiş durumda. Rusya’nın da desteğiyle Ermeniler Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 230’sini işgal etti. Bu durum kabul edilemez. Burası Azerbaycan’ın öz toprağıdır ve burayı işgal edenler de çetecilerdir. Azerbaycan kendi gücünü topladı. Bugün itibariyle Azerbaycan’dan hiçbir saldırı olmamasına rağmen sivil yerleşim yerlerine saldırılarda bulundu. Fütursuzca, pervasızca saldırdılar. Azerbaycan hükümeti birkaç kez uyarmasına rağmen değişen bir şey olmayınca kendi operasyonlarını başlattı.

Burada hem uluslararası hukuk açısından da Ermenistan Azerbaycan toprağında işgalcidir. Bu çok net anlaşılmalı. Azerbaycan kendi topraklarından bu işgalcileri defetmek üzere operasyonlara başlamıştır ve bunda da yüzde 100 haklıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk dakikadan itibaren Azerbaycanlı kardeşlerimizin sonuna kadar yanında olduğunu dünyaya beyan etmiştir. Azerbaycan, Türkiye’den SİHA, silah satın almıştır. Birçok ülkenin olduğu gibi Azerbaycan ordusundan kurmaylar da ülkemizde eğitim almıştır. Bu kardeşlerimiz bugün itibariyle Türkiye’nin de desteğiyle çok başarılı bir operasyon yürütmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Azerbaycan topraklarına TSK’ya ait unsurları yoktur.  Azerbaycan ordusu, kendi kurmay heyetiyle oradaki topraklarını kurtarmak üzere operasyonları yürütüyor. Azerbaycan eğer derse ki ‘Benim gücüm yetmedi, Türkiye bize yardım etsin’, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti 84 milyon vatandaşıyla beraber Azerbaycan’ın yanındadır.” şeklinde konuştu. 

“NE AZERBAYCAN’IN NE DE BİZİM CİHATÇILARLA İŞİMİZ YOK”

Dünya gündemine de düşen, cihatçıların Azerbaycan ordusuna destek verdiği iddialarını da kesin bir dille yalanlayan Baybatur, “CHP’nin dış politikadan sorumlu danışmanının, cihatçıların da Azerbaycan topraklarına gittiğini iddia etmesi üzerine Reuters Haber Ajansı’ndan tutun da Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a kadar, Ermeni lobileri de dahil olmak üzere bu meseleyi kabarttılar. Bir kişinin kendince hükümeti cihatçılarla işbirliği içerisinde göstermeye çalışması böylesi bir söylentiye sebep olmuştur. Eğer böyle bir şey varsa belgeleriyle ortaya konması gerekir. Tam aksine, telsiz kayıtlarında da ortaya çıktığı üzere, PKK’lıların Ermenistan’a destek verdikleri ortaya çıktı. Biz isteriz ki bu konuyu da gündeme getirsinler. Bizim cihatçılarla işimiz yok, kendi işimizi kendimiz yaparız. Azerbaycan’daki kardeşlerimiz de aynı şekilde kendi söküklerini kendileri dikiyorlar. Kimse konuyu farklı yerlere çekmeye çalışmasın.” ifadelerini kullandı.

“NE FACEBOOK, NE YOTUBE, NE TWİTTER NE DE İNSTAGRAM’IN KAPATILMASINDAN YANA DEĞİLİZ”

Sosyal medya mecralarının kapatılması söylentilerine de açıklık getiren Baybatur, “Sosyal medya alanlarını kullanan bir insan olarak konuşuyorum. Sosyal medya mecraları o kadar kötü bir durumda ki iftira boyutunda, yalan haber boyutunda ne ararsanız mevcut. Bunları yapanların çoğu da ‘fake’ diye tabir edilen sahte hesaplar. Türkiye’de öyle bir durum oluşmuş ki, birisi bir yalan atıyor, birçok insan buna inanıyor. Deyim yerindeyse bir deli bir kuyuya taş atıyor, 40 akıllı çıkarmaya çalışıyor.

Dünyadaki birçok ülkede sosyal medya mecralarının temsilcileri var. Buna benzer iftira, milli güvenliği tehdit eden yazılar, kişisel hakaretler olduğu zaman gerekli yaptırımlar uygulanıyor. Biz bunun aynısının Türkiye’de olmasını istiyoruz. Ne facebook’un, ne yotube’nin, ne twitter’in ne de instagram’ın kapatılmasından yana değiliz. Fikrini açıklamak, eleştirmek başka bir şey, iftira hakaret başka bir şey. Bunun bir yaptırımı olması lazım. Denetlesinler, şikayetler gelirse gerekli tedbirleri alsınlar. Ama bunu bir özgürlük alanı olarak veriyoruz diyorsanız orada duracaksınız. Özgürlüğün bir sınırı vardır. Başkasının sınırına geçene kadardır özgürlüğün sınırı. Eğer birilerine iftira hakaret boyutuna varan ifadeler kullanırsanız biz de bunun hukuk yoluyla tedbir alınmasını ve durdurulmasını isteme hakkına sahibiz. Biz sadece buralara çeki düzen verilmesini talep ediyoruz.

Bu nedenle de bu mecraların yetkililerinin burada ofis açmasını ve denetim mekanizmasını hayata geçirmesini istiyoruz. Eğer açmayacaklarsa da sonuçlarına katlanırlar. Kapatmaksa kapatmak ama son çare bu olursa da yapacak bir şey yok. Önümüzdeki günlerde sosyal medya alanlarının yetkililerinin bu konuyu tekrar gözden geçireceğini ve bir uzlaşı olacağını düşünüyorum. Şahsi kanaatim bu.” diye konuştu.  

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YAPISI DEĞİŞECEK Mİ?

İlk olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirilen Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesiyle alakalı konuya da değinen Baybatur, “Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla alakalı şu an için Meclis gündeminde bir çalışma yok. Konu Sayın Devlet Bahçeli tarafından ifade edilmiş. Bununla da alakalı altının doldurulması gerektiği kanaatindeyim. Sayın Bahçeli muhtemelen kendi hukukçuları aracılığıyla çalışma yaptırıyordur diye düşünüyorum. Böyle bir değişiklik yapılacaksa Meclis’e gelir, üzerinde tartışılır ve neticesinde genel kurula gelir karar verilir.” dedi.

“İDAMIN GELMESİNİ BEN DE İSTİYORUM”

Son olarak da idam tartışmalarını yorumlayan Baybatur, şöyle dedi:

“İdamla ilgili olarak da malum olduğu üzere ülkede birçok acı olaylar yaşanıyor. Çocuk istismarı, kadına şiddet gibi çirkin, alçakça olaylar yaşanıyor. Kelimelere dökmekte bile zorlanıyorum. Bu konularla alakalı verilen cezalarda toplumun vicdanı rahatlamıyor. Bir yandan da cezanın caydırıcılığı önemli. Cezalar da caydırmıyor. 30 yıl 40 yıl içerde yatmasına rağmen vazgeçmiyorlar.

Açık ve net söylüyorum, bazı konularda idamın gelmesini ben de istiyorum. Cani bir ruhla insanları öldürüyorlar, 15-20 kişiyi öldürüyorlar, bunların cezası daha sert olmalı. İdam konusu da komisyona gelmedi. Ama önümüzdeki günlerde geleceğini düşüyorum. Çoğunluk sağlanamazsa referanduma da gidebilir, çoğunluk sağlandığı takdirde Meclis’te de çözülebilir. Şu an çok erken. Bu konu ciddi ciddi konuşulan bir konu. En azından AK Parti grubu içinde idamın gelmesini isteyen çok fazla milletvekili var.”

Editör: TE Bilişim