Hayat bizim bakışımızda gizli, hayatın içindeki güzellikleri bulmak çokta zor değil aslında…

Mutluluk hayata bakışınızda, ufak şeylerle mutlu olabilmek ve şükür edebilmekte…

‘’Mutluluk insanın kendi elinde kızım’’ derdi babam. Zor şartlarda yaşıyor olabilirsin, sıkıntılı, yorgunsundur ve seni canından bezdirmiş kişiler olabilir, omuzların sorumluluklarını taşıyamaz hale geldiğinde; işte o anlarda senden daha zor şartlarda yaşayanları düşün.

Aklına benim sözlerim gelsin. Sen doğru bildiklerini yap, yaşa, yanlışlar zamanı gelince doğrulur ya da kaybolur ve nihayet Hak yerini bulur !

Ağustos böceklerinin kış gelince ölmesi gibi, bu hep böyledir, böyle devam eder.

Hayata direnmek, doğru, ilkeli olmak öğretildi bana.                         

Hayata  tutunmak  hepimizin  görevi, yaşam mücadelesi.

Öğrenciyken ders çalışmak, büyüyünce erken saatte kalkıp işe gitmek, hep direniyoruz işte bir şekilde…

Sağlıklıyken ufacık şeylere, hastayken de sağlıklı günlere direniyoruz. Başkalarının hayalleri olan şeyleri kafamıza takıp sıkıntılara direniyoruz bazen…

Bazen yaşam çok zor olsa da; yaşamak için sebeplerin vardır.

Annelik, babalık gibi hayatın içinde taşıdığımız sıfatlar ve sorumluluklar gibi…

Çok özel anne babalar var. Engelli ve bazı özel hastalıkları yaşayan çocukların anne babaları. Onlar çok özel kişiler. Hayata karşı verdikleri mücadeleyi takdirle izliyorum.

Çoğu zaman onların bu güçlü duruşunu kendime örnek alıyorum.

Hepimizin eksikleri var ve bu eksiklerimizle tamamlanıyoruz.

Manisa’da 1 yıl önce Manisa Organik Yaşam ve Çölyak Derneğini kuran sevgili Halim ve Özlem Şivecan’ın derneklerinin 1. Yıldönümü kutlamalarına katıldım. Kızları Duru’ya 3 yaşında Çölyak teşhisi konmasıyla başlamış Çölyakla mücadeleleri. O güne kadar onlarında haberi yokmuş bu hastalıktan. İkiside girişimci ruhları ve kendileri gibi olan ailelere destek olmak amacıyla kurdukları derneklerinde 1. Yılı doldurdular. 

Gluten ve Çölyak çoğumuzun farkında olmadığı konular. Oysa ki Çölyak bir hastalık ve hepimiz farkında olmak ve toplumda farkındalık oluşturmak zorundayız. İnsanın en çok yemek istediği zamanlar çocukluk çağı ve bu yaşta Çölyak hastasıysanız normal bir kafede yemek yiyemezsiniz.

Bir çok hastalık gibi bu hastalığı yaşayan aileler kendilerini yalnız hissetmemeli. Hastalığın tedavi süreci ve beslenmesi zaten çok masraflı. Aileler hem maddi hem manevi olarak zorlanıyor.

Zira Türkiye’de yaşayan çölyaklılar için en büyük sorun, toplum içindeki yaşantı(larının) kendilerine getirdiği sıkıntılardır. Bu sıkıntıları aşamıyor olmak onlar için temel bir sorundur.

Çölyak, glutensiz ürün tüketme zorunluluğu olan insanların yaşadığı bir ince bağırsak rahatsızlığıdır.Tedavisi şimdilik mümkün olmayan çölyak, onlar için aynı zamanda   zorunlu  bir  yaşam biçimidir.

Çünkü,çölyak teşhis edilinceye kadar ki süreçte hastalık, teşhis edildikten sonra ki süreçte ise bir yaşam biçimine dönüşüyor. Tedavisi olmayan bu hastalığın tek çaresi, çölyak diyetine uyum sağlayıp, ömür boyu glutensiz yaşamaktır.

 

İşte bu evrede onları anlamamız çok önemli bir husustur.

Çölyak hastalığı tanıtılmalı ve herkes gluten konusunda bilgilenmeli. Toplumda Çölyakla ilgili farkındalık oluşturabilirsek kendi adıma çok mutlu olacağım.

Hayat boyunca hepimizin eksikleri var birbirimizin eksiklerini tamamlıyoruz. Tamamlanarak bütün oluyor, birbirimizi mutlu ederek mutlu oluyoruz aslında…

Sevgi ile kalın…